Mahkumlar çocuklardan daha çok açık havaya çıkıyor
Günseli Özen Ocakoğlu
İçinde Türkiye’nin de olduğu 10 ülkede 5-12 yaş arası çocuğun 12 binden fazla ebeveynin katıldığı OMO Global Çocuk ve Oyun Araştırma Edelman Berland tarafından yapılmış. Sonuçları itibarıyla oldukça düşündürücü olan araştırmada en çarpıcı sonuç, günümüz çocuklarının günde bir saatten daha az açıkhavada oynuyor olması.
Araştırmadan yola çıkarak 18 Nisan akşamı başlatılan yeni kampanya 2003 yılında “Kirlenmek Güzeldir” mesajıyla başlayan ana kampanyanın devamı. “Kirlenmek Güzeldir” artık bir kampanya değil markanın kendisi olmuş.
Araştırmada her ne kadar çocuklarımızın yüzde 61’i bir saatten daha az sokakta oynuyorsa da ebeveynlerin yüzde 96’sı oyun oynamanın çocuklarının çok yönlü olmalarını sağladığı fikrine katılıyor.
Yüzde 93’ü oyun oynama fırsatına sahip olmayan çocukların öğrenmede zorluk yaşayacağına inanıyor. Bir başka çarpıcı verisine göre ise çocukların yüzde 56’sı ortalama bir günde bir cezaevi mahkumu kadar az süre dışarıda vakit geçiriyor. Her 10 çocuktan 1’i dışarıda hiç oyun oynamazken bizim çocukların açıkhavada geçirdiği zaman dünya ortalamasından daha düşük. Türkiye’deki ebeveynlerin yüzde 81’i çocukların farklı yaş ve gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları faaliyetler hakkında daha fazla bilgi almak istiyor.
Peki sokağa çıkamayan çocuk ne yapıyor?
- Günümüzde çocuklar serbest zamanlarında açık havada oynamak için harcadıkları sürenin (yüzde 13) yüzde 50 fazlasını içeride, ekran başında oyun oynamak (yüzde 21) için harcıyor. (Global skor: yüzde 21 ekran başı, yüzde 14 açık havada oyun oynama)
- Ebeveynlerin yüzde 78’i yeterli kalitede öğrenme ve gelişim sağlamaları için çocuklarının zamanını dengelemede bazen zorluk yaşadığını belirtiyor. (Global skor: yüzde 80)
- Ebeveynlerin yüzde 95’i oyun oynamanın çocuğa okulda kazanamayacağı bazı yetkinlikleri kazandırdığına inanıyor. (Global skor: yüzde 98)
- Türkiye’de görüşülen ebeveynlerin yüzde 76’sı çocukları açık havada oynadığında ekip çalışmasını, yüzde 74’ü ise sosyal becerileri öğrendiğine ve çocuklarının işbirliği becerilerinin (yüzde 73), problem çözme becerilerinin (yüzde 61) geliştiğine inanıyor. (Global skor: Ekip çalışması için yüzde 73 ve sosyal beceriler için yüzde 74, işbirliği becerisi için yüzde 58 ve problem çözme becerisi için yüzde 63)
- Ebeveynlerin yüzde 57’si, çocuklarının kendi çocukluk dönemlerine kıyasla daha az oyun oynama fırsatına sahip olduğuna inanıyor (global kaynak: yüzde 64)
- Ebeveynlerin yüzde 79’u çocuklarını daha fazla dışarıda oyun oynamaya teşvik ediyor (Global skor: yüzde 84)
- Türkiye’de her 10 ebeveynden 9’u (yüzde 90) çocuklarının gerçek hayatta spor yapmak yerine sanal ortamda spor oyunları oynamayı tercih ettiğini belirtiyor (Global skor: yüzde 81)
- Türkiye’de her 2 ebeveynden 1’i (yüzde 50) çocukları ile açık havada oyun oynamak için zamanlarının olmadığını belirtiyor (global skor: yüzde 48)
- Türkiye’de her 10 ebeveynden 6’sı (yüzde 59) içeride ve dışarıda oyun oynama, ekran başında ve ekran dışında oyun oynama ve yaratıcı ve fiziksel oyun oynama konularında çocuklarının daha iyi bir oyun oynama dengesine sahip olmasını istiyor. (Global skor: 2’de 1, yüzde 51)
Helikopter Anneler aşırı kontrolcü
Çocuk ve Ergen Psikiyatrı Prof. Dr. Yankı Yazgan “Kirlenmek Güzeldir” Projesinin en başından beri içinde yer alıyor. Araştırma sonuçlarının ortaya koyduğu oyun oynama alışkanlıklarındaki dengesizlikte etkin olan üç temel engeline dikkat çeken Prof. Yazgan: “Dengesizliğe en fazla etkisi olan 3 öge ebeveynlerin aşırı kontrolcü yaklaşımı, çocukların ekranlara olan aşırı ilgisi ve çocukların gündelik programlarının giderek yoğunlaşması. Çocukların gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları oyun ve faaliyetler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynler, bilgi eksiklikleri nedeniyle risk almamak için kontrolcü davranıp ev ortamını çocuklar için daha güvenli bulabiliyor. Ev, onlar için dışarıda yaşanabilecek kazalara, soğuğa, sıcağa ve daha pek çok riske karşı bir kale. Ancak bu kale de yeterli uyaran olmadığı gibi çocukların karşılaşması gereken zorluklardan paylarına düşen dersleri alma şansı da yok. O yüzden ailelere çocuklarının oyunlarına ve aktivitelerine doğrudan müdahil olmadan ama elbette güvenliklerini gözeterek çocuklarına yaparak, yaşayıp anlamlandırarak, deneyimleyerek öğrenme fırsatı tanımalarını öneriyoruz.” diyor.
Kampanyanın açılış filmi oldukça etkileyici. Sokağa çıkamayan bir çocuğun gözüyle verilen mesaj anne ve babaları düşündürecek gibi gözüküyor. Bakalım OMO’nun reklam çalışması anne ve babaları ne kadar etkileyecek?