Kız Kulesi, iletişim kazasından daha çok hasar almış olabilir mi?
İstanbul’u Kız Kulesinin silüeti olmadan düşünmek mümkün mü? Yıkıldı söylencesi sosyal medyada tt olup dolaşıyorken, restorasyon yapılıyor açıklamalarına neden bir türlü itibar edilmedi? Alışık olduğumuz kulenin külahlı görüntüsü değişirse Kız Kulesi bizim kule olmaktan çıkar mı? Yeni halinin nasıl olacağını bilmiyoruz çünkü önceki pek çok restorasyon çalışmasında olduğu gibi hepimizin hafızasında müstesna yerini almış olan İstanbul’un incisi katledilecek mi? Sorular, sorular peki ama neden? Kız Kulesi’nin bırakın İstanbulluları tüm Türkiye’nin ortak hafızası olduğunu unutarak aksiyon alınması, “Biz yaptık oldu!” hatırlatması mı yaptı? Açıklamalara rağmen durmayan tepkileri uzmanlara sorduk ve ne yapılsa doğru olurdu diye sorduk!
İstanbul’un simgelerinden Kız Kulesi’nin, restorasyon çalışmaları esnasında bir kısmının yıkıldığı ve bu durumun kamuoyundan saklandığı iddialarıyla tartışmalara neden oldu. Sosyal medyada başlayan tartışmalar sürerken restorasyon bitiminde kulenin nasıl görüneceğine dair görsellerin paylaşılması tepkilerin giderek artmasına neden olunca Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, çalışmanın başında işin ehli bir ekip olduğunu belirterek Kız Kulesi’nin yıkıldığı iddiasını yalanladı. Ancak günün sonunda ortaya çıkan tablo “Tepkilerin arkasında iletişim kazası yatıyor olabilir mi?” sorusuna kapı araladı.
Yüzlerce yıllık geçmişiyle Kız Kulesi, İstanbul tarihinin en eski şahitlerinden… Yıllar içerisinde ister istemez hasar gören ya da yenilenme ihtiyacı duyan Kule defalarca restorasyona alındı. Son olarak geçtiğimiz yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı, kulenin ahşap iskeletinin yenilenmesi için bir restorasyon çalışması başlatmıştı. Çalışmaların başladığı tarihten beri ziyarete kapalı olan Kız Kulesi’nin restorasyon çalışmaları sırasında yıkıldığı ve bu durumun vatandaşlardan saklandığı iddiaları kamuoyunun gündemine oturdu. Tartışmaların alevlenmesi üzerine kulenin geçmişte de benzer şekilde restore edildiği bilgilerinin dolaşmaya başlaması ve ilgili kurumların iddiaları yalanlayan açıklamalarda bulunması kafa karışıklığına neden oldu… Buradan yola çıkan iletişim uzmanları durumu Marketing Türkiye için değerlendirdi:
Toplum, mevcut değerler konusunda daha hassas
- Bence bir iletişim kazasından ziyade bilgiye erişim ve bilginin sansasyon yaratacak şekilde yayılımı söz konusu. Yani daha fazla ve detaylı bilgi verilseydi, yapılacaklar tek tek anlatılsaydı yine de böyle bir yapının yıkılıp yeniden yapılması kitlelerin anlayabileceği bir durum değil. Uzmanlar nasıl yapılması gerektiğine karar vermiş neticede.
- Mesele şu ki, daha önce birçok iş bilmez tarafından tarihi yapılar restorasyon adı altında heba edildiği için insanlar korkuyor. Kültür ve Turizm bakanlığına güvenen mi var? Kuruma güven yok yani, hükümet bu tarz konularda ne kadar zevksiz olduğunu defalarca ispatladığı için… Şu an işin başında ehil kişiler olduğu ifade ediliyor, bu güven sağlayacaktır. Fazla büyümez diye düşünüyorum. Toplum genel bir bozulma hali içinde olduğu için (mülteciler, hastalık, yolsuzluk ve benzeri) mevcut değerlerine çok daha fazla sahip çıkmaya başladı.
Süreç planlı ve şeffaf yürütülmeli
- Kız Kulesi, İstanbul’un en değerli kültürel varlıklarından biri. Bu nedenle restorasyonu planlı ve şeffaf yürütülmeli. Toplumun geniş kesimlerinin, bu konudaki uzman kişilerin görüşü alınarak çok katılımlı, ortak akıl oluşturularak yürütülmesi gereken bir süreç.
- Ancak görebildiğim kadarıyla toplumsal tepkinin sosyal medya üzerinden ilerlemesi sonucu toplumu bilgilendirme yönünde adım atılıyor. Halbuki çok önceden şeffaf bir süreç izlenilmeliydi. Tepki üzerine yapılan iletişim, inandırıcı olmuyor. Sadece tepkinin dalga boyunu düşürmeye hizmet edebiliyor. Ya da onu da başaramıyor. “İletişim kazası” tanımlaması, planlanamayan ani gelişen bir reaksiyon için kullanılabilir. Burada bilinçli olarak yapılmayan bir iletişim ve onun doğurduğu tepki var. Ne olur sanki şeffaf iletişim yapılsa?
Sosyal medyayı iyi takip etmek gerekiyor…
- Yapılan ilk paylaşım hızla yayıldı ve herkes bir anda Kız Kulesi’nin yok olduğu fikrine kapılarak paylaşımlar çığ gibi büyüdü. Kız Kulesi’nin tadilatta olduğunu biliyoruz, aslında çok güzel bir çalışma yürütülüyor. 1940’larda benzeri bir çalışma yapılmış. Ancak çalışmanın iletişim sürecini de iyi yürütmek gerekiyor. Bizle bir kurumun, markanın olası kriz durumları, senaryoları için proaktif kriz yönetimi planları hazırlıyoruz. Kriz takımlarını, sözcülerini önceden belirliyor, sosyal medyayı dinliyor, takip ediyoruz.
- Bir krizin farklı evreleri var. Bu evreleri analiz etmek gerekiyor:
İzleme evresi: Tehdit oluşturulabilecek konu ya da sorunların tespit edilmesi.
Hazırlık/korunma evresi: Tespit edilen tehditlerin her biri için planlar oluşturulması.
Kontrol altına alma evresi: Krizin genişlemesinin ve etkilerinin kontrol altına alınması.
İyileşme evresi: Rutine geri dönmek, normalleşmek için çaba gösterilmesi.
Öğrenme evresi: Deneyim değerlendirmesi yaparak geleceğe dönük kriz planlamalarının gözden geçirilmesi.
Kriz iletişiminde dikkat edilmesi gereken konular şunlar:
• Kamuoyu mutlaka bilgilendirilmeli.
• Bilgilendirme yapılırken olunabildiğince açık ve doğru açıklamalar yapılmalı.
• Şeffaflık ve güvenilirlik ilkesinden uzaklaşılmamalı.
• Krizin boyutu ya da ortaya atılan bir söylenti ufak da olsa, yanlış da olsa göz ardı edilmemeli, sessiz kalınmamalıdır ve kamuoyuna bilgilendirme yapılmalı
Kriz durumunda yapılacaklar ise şöyle sıralayabiliriz:
• Olayı tüm yönleriyle anlayın.
• Sakin ve soğukkanlı olun, panik yapmayın
• Kriz takımına ulaşın, elinizdeki bilgileri eksiksiz paylaşın
Ancak Kız Kulesi özelinde göz önünde bulundurulması gereken bir diğer nokta şu: kriz söz konusu olduğunda bir markayı ve bir devlet kurumunu bir tutmak doğru olmaz.
Devlet kurumların yürüttüğü iletişim süreçlerinde uygulanan prosedür ya da onay süreci, dinamikler farklı olabilir. Diğer taraftan Kültür ve Turizm Bakanlığı, süreci sürekli olarak kamuoyuyla paylaştıklarını yineledi, vatandaş olarak da sosyal medyayı iyi dinlemek ve gözlemlemekte fayda var.