“Bankalaşan markalar” dönemi başladı
Teknolojik devrim, geleneksel bankacılığın değişmesine ve çağa ayak uydurmasına vesile oldu şüphesiz… Ancak bankalar, dijital yetkinliklerini geliştirirken yeni teknolojiler farklı sektördeki markaların da birer banka gibi hareket etmesine, kendi finansal araçlarını geliştirerek tüketicinin karşısına çıkmasına olanak sağladı. Kimi artık kredi verir oldu kimi ise dijital cüzdanlarla yeni bir rekabet alanı yarattı. Peki “Bankalaşan Markalar” olarak adlandırdığımız bu yeni dönem tüketicilere ne vadediyor? Bankacılık sektörü bu gelişmeden nasıl etkilenecek? Bankalar bu yeni rekabete nasıl karşılık verecek?
Dijital dönüşümle birlikte yıkılanın yerine yenisinin inşa edildiği radikal senaryoların baş karakterlerinden biri de bankacılık sektörü… Kökleri yüzyıllar öncesine uzanan bankacılık sektörünün oyuncuları dijital dönüşüme liderlik ederken finans sektöründe olmayan ancak yeni dönemde finansal hizmetler vermeye başlayan kuruluşların sayısındaki artış, rekabeti de başkalaştırıyor. Bağımsız girişimcilerin kurduğu FinTech şirketlerinin yanı sıra; telekom operatörlerinin, e-ticaret ve perakende oyuncularının FinTech girişimleri “Yarışta artık başkaları da var” dedirtiyor ve “bankalaşan markalar” kulvarda yerini alıyor.
Böylece finans hizmetlerinin tekel olmaktan çıktığı yeni bir dönemin de kapıları aralanıyor. Hızlı olanın müşterinin kalbini kazandığı bu yeni dönemde bankalar elbette yerinde saymıyor ve müşteri memnuniyeti için merkezine teknolojiyi alıyor. Hatta pek çok geleneksel banka, kendi içinde kurduğu FinTech birimiyle rekabeti iş birliğine çeviriyor… Peki, bankalaşan markaları konuştuğumuz bu yeni dönemde rekabet nasıl şekillenecek? Bankacılık sektörü bu yeni rekabet ortamında nasıl fark yaratacak? İşte yanıtlar…
Rakamlarla Türkiye’de FinTech ekosistemi
Rakamlarla Türkiye’de FinTech ekosistemi Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi “2021 Türkiye Fintek Ekosistemi Raporu”na göre Türkiye 82,8 milyon kredi kartı sahipliğiyle dünyada 7. sırada, kredi kartı işlem sayısı bakımından ise 9. sırada yer alıyor. Bu istatistiklerin yanı sıra Türkiye’de toplam 1,7 milyon POS cihazı, yüzde 48 mağaza içi temassız ödeme oranı, 52.100 ATM ve 70,3 milyon aktif bireysel dijital bankacılık müşterisi var. Aralık 2021 itibarıyla aktif FinTech sayısı 520, lisanslı ödeme kuruluşu ve e-para şirketi sayısı ise 56’ya yükseldi.
Türkiye’de FinTech alanındaki düzenlemeler 2010’lu yılların başlarına dayanıyor. 2012 yılında yeni nesil ödeme cihazlarının zorunlu hale gelmesiyle birlikte bu alanda birçok girişim kendini göstermeye başladı. 2013 yılında e-para ve ödeme kuruluşu lisanslarının verilmeye başlanması ile de bu alandaki girişimlerin sayısı hızla arttı. Yatırımlar incelendiğinde 64 milyon dolarlık yatırımla 2021 yılı tüm zamanların hem miktar hem adet olarak en çok FinTech yatırımının yapıldığı yıl olarak kayda geçti.
Deneyim fiyattan daha değerli hale gelecek
- FinTech’lerin pazardaki yerini almasıyla, geleneksel bankacılık dönüşüme uğradı. Bankalar ve FinTech’ler kendi dönüşümlerini yaratırken bir yandan da markalara yön vermeye başladı.
- Dijitalleşen markalar hem ödeme alt yapısı sağlayabilmek hem de pazaryerlerindeki satıcı firmaları finanse edebilmek için parayı yönetmeye ihtiyaç duyuyorlar. Bu da markaların “bankalaşacağı” anlamına geliyor. FinTechler ve diğer tüm finans kuruluşları büyük ölçüde kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler sunmaya başlayıp söz sahibi olacak. Öte yandan finansal sistemlerde bir kurumun güçlü bilançosuyla riski sahiplenmesine ihtiyaç duyuluyor ve bu konuda da bankalar oldukça kuvvetli. Dolayısıyla banka dijital servislerine duyulan ihtiyaç, önemli bir mesele olmaya devam edecek.
- FinTech’ler, değişen müşteri beklentilerini karşılayacak ürün ve hizmetler ortaya çıkmasına katkı sağlayarak finans sektörüne dinamizm ve değer katıyor. Yapı Kredi olarak biz de FinTech’leri önemli iş ortaklarımız olarak görüyoruz ve üçüncü partilerle ortaklık yapıyoruz. Geçtiğimiz yıl kurduğumuz Yapı Kredi FinTech şirketi de bu vizyonun bir ürünü ve Yapı Kredi FRWRD ile kurum içinde ve kurum dışında inovasyon kültürü oluşturmak için çalışıyoruz. Önümüzdeki dönemde müşteriler tek uygulama üzerinden varlıklarını yönetmek, en iyi deneyim sunan bankayı tercih etmek isteyecek.
Finansal hizmetlerin tabana yayılmasına katkı sağlayacak
- BDDK’nin 2022 yılı başında yayımladığı “Dijital Bankalar ve Servis Bankacılığı” yönetmeliğinin de Türkiye’deki FinTech ekosistemi için yeni bir dünyanın kapısını açacağını düşünüyoruz. Yönetmelik sayesinde FinTech girişimleriyle finansal kuruluşların, farklı lisanslar ve API’lerle kendi ekosistemlerini oluşturması ve FinTech’lerin de artık bankacılık hizmetleri verebilmesi sağlanıyor. Ayrıca, “Servis Bankacılığı” ve “Açık Bankacılık” altyapılarının, yeni FinTech girişimleriyle finansal kuruluşlar arasındaki bağı güçlendirerek bankaların birer platform haline gelmesine ve yeni iş birliği stratejileri geliştirmelerine fırsat sunacak regülasyondaki gelişmeler, finansal hizmetlerin de tabana yayılmasına katkıda bulunacak.
- Daha önce FinTech kurma girişimlerinde bulunan bir ekibimiz var. Dolayısıyla FinTech’lerin büyüme yolculukları boyunca yaşadığı problemleri ve fırsat alanlarını iyi biliyoruz. Servis bankacılığı modeliyle: Türkiye’de de bu sorunlara çözüm bulmak kolaylaşacak ve FinTech’lerin önü açılacak. Bu doğrultuda Türkiye’nin ilk servis bankacılığı platformu Apilion’u Aktif Bank’ın lisansları ve güçlü teknolojik alt yapısı üzerinde yükselen gerçek bir FinTech inşa etme ve büyütme platformu olarak hayata geçirdik.
Bankalar için tehdit değil fırsat
- Gelişen teknolojiyle finans kuruluşu olmayan şirketler farklılaşan müşteri ihtiyaçlarına yönelik hızlı, hayatı kolaylaştıran ve kişiye özel çözümler geliştirerek hizmet vermeye veya aracılık etmeye başladılar. Ayrıca açık bankacılık, servis bankacılığı gibi yenilikçi regülasyonlar finans işlemlerinin her yerden yönetilebilmesine olanak sağladı.
- Mobil bankacılığın yaygınlaşması, bankaların köşe taşları değişen bu düzene de uyum sağlayacaklarını gösteriyor. Günümüzde nonfinancial ve FinTech şirketlerinin regülasyonlarda hareket alanlarının daha özgür olması ve teknoloji kullanımındaki hız avantajları onları kullanıcı tarafından tercih edilir hale getiriyor. Bankaların da regülasyonlara uyum tarafında deneyimli ve güçlü bir yapıları olduğunu söyleyebiliriz. Bu durumu bankalar açısından tehditten ziyade gelişim fırsatı olarak değerlendirebiliriz.
- Değişik iş modellerinin gelişmesiyle yeni iş birlikleri hayata geçiyor. Türkiye’de rekabet arttıkça, dünyaya açılan finans ve FinTech şirketlerini artacaktır. Üyelerimizin finansal işlemlerini tek platformdan yönetmelerini sağlayarak hayatlarını kolaylaştıran Norma ile biz de Türkiye’de kendimizi kanıtladıktan sonra tecrübemizi yurtdışına taşıyacağız.
Rekabetin dozu arttı
- Son 10 senede finansal okur yazarlık konusu dünya genelinde öne çıkan ve yatırım yapılan bir konu oldu. Bu sayede büyük kitlelerin finansal sektöre dahil olması ve tüm finansal ihtiyaçlarını dijital kanallara kaydırması özendirildi. Bu çabaların bir sonucu olarak finansal hizmetlere yönelik büyük bir ihtiyaç ve talep oluştu. Sınırlı sayıda kullanıcıya limitli hizmetler veren bir finansal sektör için böylesine hızlı ve büyük çaplı bir gelişim kolay olmadı. Üstelik bu değişimi gözlemleyen diğer sektörlerin dev oyuncuları bunu bir fırsata çevirmek üzere atağa geçti.
- Bu süreçte finans sektöründen gelmeyen yeni oyuncuların ve FinTech girişimlerinin en iyi yaptığı iş müşteri odaklı, basit, kolay dijital deneyimler geliştirmeleri oldu. Yeni oyuncuların bu konulardaki başarısı rekabetin dozunu arttırdı. Artan bu rekabetin bankalar ve diğer geleneksel oyuncular için bir tehdit oluşturduğu söylenemez. Değişen şartlar nedeniyle geleneksel oyuncular ya kullanıcı odaklı, ekonomik, basit ve kolay çözümler üretecekler ya da bunları başaran oyunculara hizmet sağlayıcılar olarak geri plana çekilecekler.
Mesele global değişime ayak uydurabilmek
- Dönüşümün altında yatan temel neden; finansal hizmetlerde “müşteri deneyimini yöneten” ile “müşterinin fonunu yöneten” taraf ayrışabilir ve bu iki hizmet farklı kuruluşlar tarafından sunulabilir prensibi. Bu ayrımı mümkün ve erişilebilir kılansa finansal teknolojinin gelişmesi, başarılı FinTech’lerin sayısının artması ve finansal sisteme getirdiği yenilikler.
- Müşteri deneyimini öne çıkaran, düşük veya sıfır maliyetli hizmetlere olan ilgi, yatırımcıların sektörün potansiyelini görerek aktardıkları fonların büyüklüğü ve rekabet ortamının gelişmesi devletlerin de FinTech alanını desteklemeye yönelik adım atmalarıyla sonuçlanıyor.
- Bir kuruluşun FinTech veya banka olmasını başarısını etkileyen temel unsur olarak görmüyorum. Temelde karşılanması gereken müşterinin beklentisine göre yenilenmek ve bunu yönetebilmek.
- Günümüz FinTech dünyasında bankacılık sektöründeki rehavetin tam tersi bir dinamizm var. Bu nedenle öncelikle bankalar çok daha etkin ve çevik çalışmak zorunda. FinTech’lere düşen ise sürdürülebilir bir iş modeline sahip olmanın yollarını bulmak.