Tükenmişlik sendromu “düşünce kalitesi”ni bozuyor
Lenovo, ABD, İngiltere, Almanya ve Japonya’dan 5.700’ü aşkın kişinin katıldığı bir anket çalışması gerçekleştirerek, ThinkPad 30. yıldönümü şerefine ilk “Think’ Raporu” çalışmasının sonuçlarını yayınladı. Rapor, geçtiğimiz iki yılda yaşanan toplumsal değişimlerden kaynaklanan tükenmişlik, stres ve zihinsel yorgunluğun günde iki saatlik üretkenlik kaybına yol açtığını ortaya koyuyor.
Ankete katılanların büyük bir bölümü, son birkaç yılda yaşanan COVID-19 pandemisi, ekonomik aksaklıklar gibi olayların dikkat bozukluğu, çoklu görevlerin sayısında artışı ve yorgunluğu artırıp şiddetlendirerek düşünce kalitelerini daha da bozduğunu düşünüyor. Araştırmanın öne çıkan diğer bulgularını ise şöyle:
- Tüm katılımcıların yalnızca yüzde 34’ü düşünme zamanlarının “tümünü” veya “çoğunu” net, derin ve üretken düşünmeyle geçirdiğini söylüyor.
- Dünya genelindeki bilişim teknolojileri (BT) karar vericilerinin yüzde 75’i, meslektaşlarının net ve üretken bir düşünme etkinliğinde bulunma konusunda “önemli ölçüde” veya “belirli düzeyde” zorlandığını söylüyor.
- Ankete katılanların yüzde 64’ü, uygulamaya veya “hayatta kalmaya” yönelik düşünmenin yaşamlarında önemli bir yer tuttuğunu, hızlı düşünme ve aynı anda birden fazla iş yapmanın kendileri için “son derece” veya “çok” önemli olduğunu ve bu nedenle, ilerlemeyi etkileyebilecek yenilikçi ve eyleme geçirilebilir bir biçimde düşünemediklerini ifade ediyor.
- Buna paralel olarak, yanıt verenlerin çoğu durumun iyiye gitmediğini düşünüyor ve gelecek birkaç yılda yaşamlarının daha kolay veya daha stressiz olmayacağını öngörüyor.
Eleştirel düşünce son derece önemli
- Dünyanın her yerinden geniş katılımcı kitleleri bugün daha iyi düşünmeye ulaşmak için mücadele ettiklerini söylerken, katılımcılar düşünmenin iyileştirilmesine olumlu bakıyor ve daha kaliteli düşünmeyi mümkün kılmanın faydalarını kabul ediyor.
- Katılımcıların yüzde 65’i açık, derin ve üretken düşünmenin daha iyi kararlar almalarına yardımcı olacağını düşünüyor.
- ABD’de ankete katılanların yüzde 79’u, eleştirel düşünmenin “son derece” veya “çok” önemli olduğunu düşünüyor.
Üretkenlik saatleri değişkenlik gösteriyor
- İnsanlar düşünme etkinliğini iyileştirmenin gücünün farkında olsalar da üretken düşünme süreleri bölgelere göre büyük farklılıklar gösteriyor ve geleneksel “sabah 9 – akşam 5” iş günü ile her zaman uyuşmuyor.
- Ankete katılan Amerikalıların yüzde 37’si ve İngiltere’deki katılımcıların yüzde 24’ü gecenin geç saatlerini veya sabahın erken saatlerini tercih ediyor.
- Japon katılımcıların yüzde 25’i sabah ile öğle arasında kalan zaman dilimini tercih ediyor. Diğer taraftan, Almanların yüzde 35’i akşam saatlerinde daha berrak bir zihinle düşünüyor.
- Ankete katılanlar genel olarak, daha iyi düşünmek için bir numaralı gereksinimin sessiz bir ortam olduğunu düşünüyor. ABD, İngiltere ve Almanya’daki katılımcılar, daha derin düşünmek için gürültü önleyici teknolojilere büyük önem atfediyor.
Sınırlar koymak faydalı olabilir
- Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre iletişim ve iş birliği teknolojilerindeki gelişmeler, daha iyi düşünmeyi teşvik etmede en yararlı özellikler olarak değerlendiriliyor. Bunun yanında, bazı sınırlar koymak gibi önlemlerle teknolojiyi amaca yönelik kullanmayı öğrenmek, daha iyi düşünme alışkanlıkları geliştirmemize yardımcı olabiliyor.
- Ankete katılan kurumsal kullanıcılarının yüzde 66’sı, teknolojinin net, derin ve üretken düşünmeye nasıl yardımcı olabileceği konusunda bilgi edinmek istiyor. Bunun yanında, genel popülasyona kıyasla, teknolojiyle ilişkilerini yeniden değerlendirmeye daha istekliler. Örneğin birçok kişi, görevlerin basitleştirilmesinin bireylere daha iyi düşünme konusunda yardımcı olabileceğini söylüyor.
- Almanya’daki katılımcıların yüzde 40’ı, teknolojiyi amaçları doğrultusunda nasıl daha verimli kullanacaklarını öğrenmek istediğini ifade ediyor.
- ABD’deki katılımcıların yüzde 39’u, enstrüman çalma veya spor gibi etkinliklere zaman ayırarak teknoloji kullanımlarını sınırlamak istiyor.
- Ankete katılan BT karar vericilerinin büyük çoğunluğu, iş arkadaşlarının erişebildiği teknolojiler ve bu teknolojilerin çalışanlar ve kuruluşlar için net düşünmeyi teşvik etmesi konusunda iyimser.
İnsanlığın kurtuluşu daha iyi düşünmekte
- Genel olarak, ankete katılan kişiler daha iyi düşünmenin uzun süreli etki yaratabileceğini düşünüyor. Ankete katılanların çoğunluğu, daha iyi düşünmenin insani yönümüzü toplu olarak geliştireceği ve bizi, gelecek nesiller için insanlığın ve toplumun karşı karşıya olduğu sorunları çözmeye daha fazla yaklaştıracağı konusunda hemfikir.
- ABD’deki katılımcıların yüzde 62’si, İngiltere’deki katılımcıların yüzde 54’ü ve Almanya’daki katılımcıların yüzde 52’si, daha net, derin ve üretken bir biçimde düşünmemiz durumunda toplumumuzun daha nazik olacağını ifade ediyor.
Güncel Haberler