ChatGPT profesyonel bir danışman olabilir mi?
Bildiğiniz üzere; Open AI geçenlerde ChatGPT-3 (Generative Pre-trained Transformer 3) sohbet robotunu duyurdu. ChatGPT; kullanıcıların doğal dil kullanarak sanal bir asistanla etkileşime girmesini sağlayan yapay zeka destekli bir sohbet robotu. İnsan benzeri metinler üretmek için otoregresif bir dil modeli ve derin öğrenme teknolojisini kullanan ChatGPT yapay zeka eğitmenleri tarafından eğitilmiş. ChatGBT soruları yanıtlayan, hatalarını kabul eden, yanlışa meydan okuyan, uygunsuz isteklerinizi reddeden, kendini geliştirebilen bir yapak zeka. Ayrıca bir önceki konuşmadaki yorumları hatırlayabiliyor ve bunları kullanıcıya aktarıyor. Bugün dünyanın her yerinde kusurlarını bulmak için sorulan sorular ChatGBP-3’ün “halka açık demo” sürümü sonrası daha da akıllı hale gelmesini sağlayacak. Tavsiyelerde bulunan, makale yazan, denklem çözen bu heyecan verici teknoloji belki ilerde profesyonel bir danışman olarak karşımıza çıkacak. Ne dersiniz?
Makineler zaten şu an görebiliyor, okuyabiliyor, dinleyebiliyor, konuşabiliyor ve yazabiliyor… Dünyanın en başarılı şirketleri, işlerini dönüştürmek verimliliği ve kârlılığı artırmak için yapay zeka destekli robotlardan yararlanıyor. Online olarak yaptığımız eylemlerin bütünü yani dijital ayak izimiz “verilerimiz” son derece önemli bir hale geliyor. Bu durum bir yandan kişiselleştirilmişlik hissi yaratırken, bir yandan da şirketlerin, bizleri birer meta olarak görmesi anlamına da geliyor.
Robot kullanımı, rekabette yeni nesil başarı kriterleri arasında, tıpkı insan kaynağı gibi belirgin bir fark yarattığı için yükselen değer haline geliyor. Artık daha iyi bir gelecek için insanların ve robotların birlikte çalışması gereken yeni dünya düzenindeyiz.
Bütün bu algoritmaları, global prosedürleri ne yazık ki tek başımıza çözümleme olanağına sahip değiliz. Bu noktada da “dijital çalışanlar” devreye girecek ve planlasak da planlamasak da bu “işbirlikçi teknolojiler” ile çalışmak zorunda kalacağız. Bu nedenle çevik olmak son derece önemli. İnsan ve makine etkileşimine çabuk uyum sağlayanlarınsa pazarda güçleneceklerinden kuşkumuz yok…
Yetenek ve yetkinlik çağı…
2018’in başlarında Davos’ta yapılan görüşmelerde yapay zeka, robotların insanların işlerini elinden alacağı endişesiyle sahneye çıktı. Bazı işlerin yok olmayacağını söylemek safça bir yaklaşım olur, ancak hala ön cephede bu süreci insanlar yönetecek iş ve iş yapış şekillerimiz değişecek.
Gelir işten ayrışacak, çalışılanın saat ya da yapılacak iş bazında günlük hatta saatlik ücret ödemesi alacağı bir çalışma modeline geçilecek. Bu gerek otomasyondan gerekse ekonomik koşullardan kaynaklı olacak. Herkes kendi yetenek ve yetkinliğine göre para kazanacak.
Robotlar ağır ve tehlikeli işleri, tekrar eden monoton işleri üstlenecek. Bu da insanlar için iş ve özel hayat dengesinin olduğu bir çalışma düzeni anlamına geliyor.
Yeni dönemde hayatımızın odağında iş değil, işimizin odağında hayatımızın olduğu bir yaklaşım ön plana çıkacak. Ayrıca sanat ve zanaatla ilgili işler önem kazanacak.
Şunun altını özellikle çizmek isterim; Şirketlerin misyonu; maliyeti düşürmek, üretimi artırmaktır. Burada asıl amaç “insanlarla makinelerin yerini değiştirmek değil, insanları makinelerle destekleyerek iş sürecini iyileştirmek olmalıdır”…