Vegan pazarda rekabet büyüyor!
Bir tarafta giderek yükselen sürdürülebilirlik bilinci, diğer taraftaysa artan sağlıklı yaşam farkındalığı vegan beslenme modelinin bilinirliğini ve benimsenmesini son iki yıldır fazlasıyla artırdı. Öyle ki V-Label ve FMCG Gurus’un 14 Avrupa ülkesinde gerçekleştirdiği yeni pazar araştırması dünya çapındaki veganların sayısının 79 milyona ulaştığını, vegan yaşam felsefesi ve pratiklerine yönelik ilginin de dünya çapında katlanarak arttığını gözler önüne seriyor. Peki Türkiye ve Avrupa’da değişen beslenme alışkanlıkları ekseninde tüketiciler hangi motivasyonlarla ne tür ürünlere yöneliyor? Vegan ürün alışverişinde en çok hangi kriterlere dikkat ediliyor ve dahası pazar kendi içerisinde ne gibi fırsatlar barındırıyor? İşte yanıtlar…
Vegan yaşam felsefesi ve pratiklerine yönelik ilgi dünya çapında katlanarak artıyor. Bu merakın 2014’ten 2020’ye kadar Hollanda’da yüzde 645’e, Yunanistan’da yüzde 590’a, Türkiye’de yüzde 395’e yükseldiği biliniyor.
Ayrıca bu artışla paralel olarak vegan ürün pazarının büyüklüğünün 2025’e kadar 22 milyar dolar olacağı tahmininde bulunuluyor.
Her 1000 kişiden 30’u vegan
2022 araştırmasına göre; Ege, Karadeniz, Marmara ve İç Anadolu ağırlıklı olmak üzere yedi bölgede yürütülen araştırmanın Türkiye ayağında, çoğunluğu 25-34 yaş aralığında olan katılımcıların yüzde 21’i son 12 ay içinde, yüzde 39’u ise çok daha uzun süre önce hayvansal et tüketmeyi tamamen bıraktığını belirtiyor. “Düzenli et tükettiğini” söyleyenlerin yüzde 38’i de hayvan kaynaklı eti tamamen bırakmak istediğini belirtiyor.
Tüketicilerin yüzde 18’i, hayvan kaynaklı süt ve süt ürünlerini hiç tüketmediğini beyan ederken, yüzde 45’i de hayvan kaynaklı süt ve süt ürünlerine alternatif olarak üretilen piyasadaki bitki bazlı içecek ve gıdaları satın aldığını beyan ediyor.
Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 28’inin beslenme biçimini fleksitaryen olarak tanımladığı, yüzde 20’sinin vejetaryen, yüzde 3’ünün vegan ve yüzde 1’inin de pesketaryen (*) olarak ifade ettiği görülüyor.
Türkiye’de hayvan ve hayvansal tüketiminden kaçınma eğiliminde başlıca motivasyonlar ise sırasıyla çevresel kaygılar, sağlık, güvenilirlik ve hayvan hakları olarak verilere yansıyor.
Tüketicilerin üçte ikisi hayvansal eti bırakmayı düşünüyor
Her ülkede 1000’er kişilik örneklemle tamamlanan araştırma, Avrupa’da her geçen gün daha fazla tüketicinin, hayvan kaynaklı gıda tüketmekten kaçınarak bitkisel beslenmeye yöneldiğini, beslenme düzenlerine sebze, meyve, bakliyat, tahıl, kabuklu yemiş ve tohumlardan oluşan bitki bazlı ürünleri giderek daha fazla dahil ettiğini ortaya koyuyor.
Avrupa ülkelerindeki tüketicilerin hayvan kaynaklı etten uzaklaşmaya başladığını gösteren verilerden biri, düzenli olarak hayvansal et tükettiğini belirtenlerin neredeyse üçte ikisinin, önümüzdeki 12 ay içinde hayvansal et tüketiminden uzaklaşmaya çalıştığını veya bunu düşündüğünü söylemesi. Nitekim, Avrupa’daki tüketicilerin yüzde 33’ü bitki bazlı et ürünlerini, yüzde 47’si de bitkisel süt ve süt ürünlerini beslenmelerine dahil ettiklerini söylüyor.
5 kişiden 1’i hayvan kaynaklı süt ürünleri tüketmiyor
- Tüketicilerin yüzde 18’i hayvan kaynaklı süt ve süt ürünleri tüketmiyor. Bu kişilerin motivasyonları; yüzde 70’lik bir oranla “çevresel (ekolojik) kaygılar”, yüzde 61 ile hayvan kaynaklı süt ve süt ürünlerinin “yüksek şeker oranına sahip olması” ve yüzde 56 ile hayvan kaynaklı sütün “sağlıklı olmaması” olarak verilere yansıyor. Hayvan haklarına yönelik endişe ise bu motivasyonlar arasında kendisine yüzde 47’lik bir pay alıyor.
- Tüketicilerin yüzde 45’i hayvan kaynaklı süt ve süt ürünlerine alternatif olarak üretilen bitki bazlı içecek ve gıdaları beslenmesine dahil ediyor. Bu kişiler ağırlıklı olarak vegan süt, vegan ezme/sürmelik ürünler, vegan besleyici içecekler ve vegan peynir satın alıyor. Bitki bazlı süt ve süt ürünlerini tüketme sebepleri ise, yüzde 78’lik bir oranla “çevre için daha iyi olması”. Tat ve sağlık motivasyonları ise ikinci ve üçüncü sırada yer alıyor. En çok soya, badem ve pirinç tadındaki ürünlerin içindekiler listesinde yer alması bekleniyor.
- Bitkisel süt ve süt ürünü satın aldığını söyleyenler, yüzde 84’lük bir oranla ürünün tadına dikkat ederken yüzde 79’u ürünün sağlık ile ilgili beyanına ve faydalarına, yüzde 74’ü sürdürülebilirlik beyanına, yüzde 65’i içerik ve besleyicilik etiketine ve yüzde 64’ü de fiyatına önem veriyor.
Bitki bazlı etler mutfakta yer kapıyor
- Tüketicilerin yüzde 43’ü bitki bazlı eti beslenmesine dahil ediyor. Temel motivasyonları ise; yüzde 82 ile bitki bazlı etlerin “çevre için daha iyi olması” ve yüzde 74 ile “daha sağlıklı ve güvenilir” olması. Hayvan haklarına yönelik endişelerse yüzde 66 oranında.
- En çok dana, tavuk, hindi ve balık yerine geçecek alternatifleri cazip bulunuyor.
- Mevcut bitki bazlı et ürünlerini yetersiz bulanlar ise, yüzde 63’lük bir oran ile en çok ürün ve marka çeşitliliği olmamasından yakınıyor.
- Türkiye’de protein, en çok merak edilen ve dikkat edilen besin değerleri arasında olmasına rağmen son 24 saatte ne kadar protein aldığını bilenlerin oranı yalnızca yüzde 23 ile sınırlı.
Fırsat alarmı!
Araştırma, yenilikçi ürün geliştirmek isteyen markalar için pazar potansiyelinin büyük olduğunu gösteriyor. Ancak bitki bazlı protein içeren ürünler pek çok açıdan avantajlı ve faydalı olsa da, tüketicilerin baskın duygu ve düşüncesi henüz bu yönde değil. Halihazırda hayvan kaynaklı et yerine geçen ürünleri satın alan Avrupa’daki tüketicilerin dörtte biri bu ürünlerden yeteri kadar memnun olmadığını söylüyor. Tüketicilerin yüzde 50’sinden fazlası ise lezzet, fiyat ve görünüm açısından bitki bazlı proteinin daha az cazip olduğunu belirtiyor.
Bunun başlıca iki sebebi var: Tüketiciler yüzde 69 ile ürün yelpazesinde eksiklik olduğunu veya yeterli marka bulunmadığını, yüzde 59 ile tavuk, balık, vb. yerine geçecek farklı bitkisel ürün türlerinin bulunmadığını belirtiyor.
“Vegan pazardaki rekabet büyüyor”
2022 araştırmasını ve son yıllarda elde edilen verileri değerlendiren V-Label Türkiye temsilcisi Ebru Arıman: “Her geçen yıl katlanarak artan bitki temelli ürün çeşitliliği ve tüketici beklentilerindeki hızlı yükseliş, büyüyen pazardaki rekabete paralel olarak inovasyonu ve beraberinde ürün kalitesindeki artışı tetiklerken, hem fiyat/kalite dengesi hem de pazar büyüklüğü açısından iyi bir gelişim gösteriyor” diyor.
Vegan yaşam felsefesine dair artan etik farkındalığın ve vegan tüketicilerin sayısındaki artışın, bitkisel ürünleri de zincirleme bir etkiyle artırdığını belirten Arıman, “Bununla birlikte, tüm bu öngörülere zıt yönde geliştirilen yerel politikalarla, geçtiğimiz yıl ülkemizde vegan peynir üretimi ve satışına getirilen benzersiz yasaklarla hem üreticilerin hem de tüketicilerin yaşadığı mağduriyete yönelik Tarım ve Orman Bakanlığı’nın biran önce bu yanlıştan dönerek ilgili yasağı kaldırması, kapsamlı bir vegan gıda yönetmeliği çıkararak dünya çapındaki gelişmelerle küresel rekabetin gerisinde kalmaması ve hak ihlallerine son vermesi gerekir” diye ekliyor.