Sürdürülebilirlik “anlamın” jenerik adı oldu
Hepimizin karne aldığı zamanlardayız… Şirketler bilançolarına bakıyor, departmanlar hedeflerine ulaşıp ulaşamadıklarını çoktan biliyor ve işin başarısından sorumlu yönetimler farklı bir muhasebe daha yapıyor.
Elbette akçeli işler tarafında herkesin, hepimizin kaygısı varsa da asıl hesaplaşma içerde!
Dipten gelen iç sesi şimdilerde daha yüksek duyuyorum.
İstisnasız hepimiz kırılma yaşadık, pek çok şeyi sorguladık.
Yapageldiklerimizi ama daha çok da yapamadıklarımızı, kendimizi…
Anlamı ise her işin başına koyduk, hatta anlamlı bulduklarımızı şirketimizin de anlamı yaptık. Sürdürülebilirlik hayatın her alanında anlamın jenerik adı oldu.
Kötücül bir yaklaşım olacak ama bazen hayatın zorunlu es vermesinin hayırlı olduğunu bile düşünüyorum. Hızla yokuş aşağı giden her şey bir süreliğine durunca zaman kazandık, hesaplarımızın sağlamasını yaptık.
İşte şimdi yıl sonu bir sonrakine geçmeden karnemizi görebileceğiz.
Almanak’22 sektörümüzün de objektif karnesi.
Yüzlerce üst düzey yöneticinin, şirketin, kurumun hem sektörümüzle ilgili hem de bir türlü durağan hale gelemeyen ekonomiye ilişkin görüşlerini okuyacaksınız.
Benim kendimde de çözemediğim işin ilginç bir yanı var; sanırım bu bizim toprakların insanlarına mahsus bir özellik. Ben buna, aynı, daha gürleşmesi için budanan ağaçlar gibiyiz diyorum. Budandıkça fışkıran umudumuz hiç bitmiyor. Bitmesin tabi ki!
Görüş aldıklarımızın hemen hepsi 2023’ün zor bir yıl olacağını hatta 2022’den daha zor olacağını söylüyor. Üstüne içinde bulunduğu sektör için de hayırlı şeyler söylemiyor. “Ya peki, sizin şirket ne olacak?” diye sorduğumuzda, herkese “batacak” derken “bizde işler rayında olacak” diyor. Peki, sahiden hepimiz aynı gemide değil miyiz?
Bu kadar sorgulama yeter, Almanak’22’nin ilerleyen sayfalarında uzman profesyonellerin kendi kaleminden 2023’ün öngörülerini zaten bulacaksınız diyorum.
Peki, biz ne yapalım? Gelin kendimize şu soruyu soralım: Kötü geliyor ama biz 2023’ü nasıl karşılayalım?
Meraklıyız, ekipçe araştırmaları severiz. Son 5 yılda 350’den fazla, hemen her alanda, konusunu bizim belirlediğimiz araştırmaları yaptırıp “Marketing Türkiye Araştırma Bankasına” yatırmışız.
Tarafınızdan uzgörü edinmek için okunmayı, kalem kalem incelenmeyi bekliyor. Benden kaynağın yerini söylemesi.
Araştırmalardan beklentimizi birikimlerimize yön veren girdiler olmasıyla sınırlı tutmalı, geleceğe giderken nabzı tutmaktan öte bir hikmeti olmadığının altını kalın çizgilerle çizmeliyiz. Bir hikmet varsa o da veriye anlam katan sizin içgörünüz olabilir.
Almanak’22’de de araştırmalar var. Biraz söz edeyim.
Mesela en çok izlenen görsel, yazılı, sesli ve dijital mecralar ve en başarılı yapımlar, yapımcılar, influencer’lar ve sevilme nedenleri. Görülüyor ki yarış oldukça kızgın.
Yine uzman profesyonellerden yılın en başarılı pazarlama stratejileri, yaratıcı işleri, yükselen trendleri, en çok tercih edilen dijital kanalları ve nasıl kullanılacağını bulabileceksiniz.
Satır arasından iki etkili öğretiyi çekiyorum: Başını akıllı telefonundan kaldırmayan yeni kuşaklar sosyal medyada ürün listesi değil, fikir arıyorlarmış ve giderek artan talebiyle TikTok reklam bütçesinin çoğunu almış götürüyormuş. Henüz TikTok’a girme konusunda çekingen davranan markalara fısıldayarak duyurulur.
Diğeri de söylemi itibarıyla dikkat çekici. Giderek baş edilemez hale gelen yalan haberlerin yılın çevrim içi salgını olduğunu söylemek mümkün. Salgın hastalıklarda pandemi kuralları epey sıkıydı lakin çıkmayı başardık. Konu online mecralar olunca düzenleyici, kanun koyucu karantinaya kapatırsa bizi çıkmak mümkün olmayabilir. Yıl başında uygulanmaya başlayacak “Sosyal Medya Yasasını” hatırlatmak isterim.
Yarına umutla baktığımız şahane bir yıl olsun.
Aydın ve aydınlık olsun ve hatta bol ve bereketli de olsun.