Kızılay’ın ticari bir aktivitede bulunmasına toplum vicdanı ne diyor?
Son bir aydır hayatımızın tam da merkezinde duruyor yaşadığımız büyük yıkım. Sürecin ilk gününden bugüne dek canla başla çalışanlar toplumun gönlüne altın harflerle kazınırken ne yazık ki büyük bir güven kaybı yaşayanlar da var. Bu durum Ipsos’un 20-23 Şubat ve 1-3 Mart tarihinde iki kez gerçekleştirdiği araştırmanın derlemesiyle hazırlanan rapora da yansıyor. Öyle ki dayanışmanın paydaşı olanların ikisi hariç tüm aktörlerinin takdir toplamaya devam ettiği gözlemleniyor. Öte yandan Ipsos, katılımcılara Kızılay’a bugünden sonra yeniden bağış yapmayı düşünür müsünüz sorusunu sorduğundaysa itibarın ne derece önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor…
Madenciler kahraman…
Toplumdaki bireylerin, grupların, kurum ve kuruluşların etkileşim ve iş birliği içerisinde olması özellikle can kayıplarının yaşandığı afet gibi zor dönemlerde öne çıkan en önemli sosyal ihtiyaçlardan biri oluyor.
Büyük afet sonrası birçok kuruluşun arama kurtarma çalışmalarındaki, desteklerindeki performansları benzer seviyede değerlendirilirken madenciler ülkemizin kahramanı olarak ilk sırada görünüyor. Dünya ülkelerinden gelen yardım ekipleri ikinci sırada en başarılı bulunan olurken, üçüncü sırada sivil toplum kuruluşu Ahbap yer alıyor. Özellikle Kızılay ve AFAD’a yönelik olumlu değerlendirmelerin oldukça gerilediği görülüyor.
Öte yandan diğer şehirlerden destek için gelen belediyeler 10 kişiden 7’si tarafından başarılı bulunurken, hükümet ve bakanlıkları başarılı bulanların oranı yalnızca yüzde 39’da kalıyor…
Kızılay’ın çadır satışı yaptığını duymayan kaldı mı?
Kızılay’ın “asrın felaketi”nde çadır satışı yapmış olması toplumun neredeyse tamamında infial yarattı. Pek çok ünlü isimden de hem ana akım medyada hem de sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyürken katılımcılara Kızılay’ın çadır satışı yaptığından haberdar olup olmadıkları sorulduğunda yalnızca yüzde 17’si duymadığını, yüzde 83’ü ise haberdar olduğunu belirtiyor.
Kızılay’ın çadır satışından haberdar olanların yüzde 67’si de olayın detaylarına kısmen de olsa hakim olduğunu belirtiyor…
Her iki kişiden biri Kızılay yönetiminin başarısız olduğunu düşünüyor
Türkiye’nin ilk yardım kuruluşlarından biri olan Kızılay, web sitesinde kendini; “tüzel kişiliğe sahip, özel hukuk hükümlerine tâbi, kâr amacı gütmeyen, yardım ve hizmetleri karşılıksız olan ve kamu yararına çalışan bir gönüllü sosyal hizmet kuruluşu” olarak tanımlamakta ve Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Topluluğunun temel ilkelerini paylaşmakta. Bunlar; insanlık, ayrım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik ilkeleridir. Kâr amacı gütmemek bu büyük güven duyulan kuruluşun en önemli kurumsal itibarının da temelini oluşturuyor.
Katılımcılara Kızılay’ın şirketleşmesini nasıl değerlendirdikleri sorulduğunda yüzde 72’sinin yanıtı “yanlış buluyorum” olarak verilere yansırken, katılımcıların yüzde 57’si de afet sürecinde Kızılay’ın sınıfta kaldığını belirtiyor…
Kızılay’a yeniden bağışta bulunmayı düşünüyor musunuz?
Ipsos verilerine göre; bugüne kadar her 10 kişiden 6’sı bir şekilde yardımda ya da bağışta bulunduğunu belirtirken, bundan sonra yardımda bulunurum diyenlerin oranı yarı yarıya azalmış durumda…
Bugüne dek Kızılay’a hiçbir bağışta bulunmadım diyenlerin oranı yüzde 36 iken, bugünden sonra Kızılay’a yardım etmeyi düşünürüm diyenlerin oranı yalnızca yüzde 34’te kalıyor…
Araştırmanın metodolojisi
Bu dosyada paylaşılan veri ve bulgular Ipsos tarafından gerçekleştirilen IPSOS ANTİKRİZ MONİTÖRÜ araştırmasından derlenmiştir.
- Araştırma 18 yaş üstü İBBS 1 düzeyinde Türkiye nüfusu temsil eden 1600 birey ile 20-23 Şubat ve 1-3 MART 2023 tarihleri arasında online anket yöntemiyle (CAWI) gerçekleştirilmiştir.
“Şapkayı önünüze koyup düşünme zamanı…”
“Toplumda hâkim olan duyguları araştırırken uzun zamandır olumlu ifadeler ile karşılaşamıyoruz. Son yıllarda gündemi belirleyen pandemi, enflasyon, savaş gibi gelişmelere baktığımızda bu tespit çok da tuhaf değil maalesef. 6 Şubat ve sonrasında gerçekleşen deprem felaketlerinin ardından yaptığımız araştırmalarda bu olumsuz duyguların çok daha yükseldiğini gördük. Yorgun, endişeli, üzgün, öfkeli hissedenler zaten çoktular, depremlerden sonra bu şekilde hissedenlerin oranı daha da arttı, 1.5 katına kadar çıktı.
Birçok olumsuz ifade içinde yaygınlığı ciddi anlamda gerileyen tek bir ifade dikkatimizi çekti; yalnızlık. Yalnız hissedenlerin oranı depremlerden sonraki hafta içinde üçte bir oranında gerilemişti. Ben bunu tek bir şeye bağladım, o günlerde tüm halk olarak hatta tüm dünya olarak gösterdiğimiz büyük ‘dayanışmaya’. Ülkenin her yanından, dünyanın her yanından insanlar deprem bölgesine destek eli uzatmak için büyük bir yarış içine girdiler. İnsanlığın böyle büyük bir felaket karşısında politik-tarihi ayrışmalardan sıyrılıp nasıl tek vücut olabildiğini gördük.
Bu olumlu tabloyu yaratan önde gelen unsurlar hangileridir diye baktığımızda madencileri, diğer ülkelerden gelen ekipleri, AHBAP başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarını ve belediyeleri gördük. 20-23 Şubat ve 1-3 Mart tarihlerinde iki kez tekrar ettiğimiz araştırmada ikisi hariç tüm aktörlerin takdir toplamaya devam ettiğini tespit ediyoruz, performans değerlendirmesi gerileyen iki kurum var AFAD ve Kızılay. AFAD gerilemeye rağmen hala olumlu pozisyonunu korurken, Kızılay’a dair değerlendirme olumludan olumsuza savrulmuş durumda. O günlerde gündeme gelen çadır satışı konusu toplum tarafından büyük bir dikkat ile takip edildi. Her on kişiden sekizi haberi duymuş, haberi duyanların üçte ikisi konuya kısmen veya detaylı şekilde hâkim olduğunu ifade ediyor.
Kızılay’a ilişkin bu değerlendirmeleri yapan insanların çoğu Kızılay’dan uzak insanlar değiller. Her üç kişiden ikisi bugüne kadar Kızılay’a bir biçimde bağışta bulunmuş, destek vermiş, mesela her on kişiden dördü geçmişte kan bağışı yapmış. Bu, Kızılay’ın toplum nazarında konumlandığı yeri bize anlatan çok önemli bir tablo.
Çadır satışı haberlerinden sonra gelinen noktada bu yaklaşım tam terse dönmüş halde. Her üç kişiden ikisi bugünden sonra artık Kızılay’a bağış yapmayı düşünmüyor. İlkokul yıllarında Kızılay bağış zarfları ile büyümüş, Kızılay kolu olmuş bir neslin üyesi olarak benim için de çok acı bir resim. Bazen şapkayı önünüze koyup düşünmeniz gerekir, işte bu da o anlardan biri. 155 yıllık köklü kuruluş Kızılay, Hilâl-i Ahmer, bundan sonra toplumun gözündeki yerini yeniden kazanabilmek için kurumsal olarak ne yapmalı, neleri değiştirmeli?“