Kilit seçimde “anahtar” iletişim
Türkiye, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına adım atarken tarihinin belki de en önemli virajlarından birinde. Bir tarafta 20 yıllık iktidarına bir yeni dönem daha eklemek isteyen AK Parti ve onun ardında hizalanan siyasi partilerle oluşan Cumhur İttifakı, diğer tarafta ise “Birleşerek Kazanacağız” söylemiyle yan yana gelen 6’lı masa yani Millet İttifakı… Peki, Türkiye’nin yeni yüzyılına doğrudan şekil verecek seçim sürecini Türk halkı hangi mecralardan takip edecek? Söz konusu siyaset olduğunda hangi haber kanallarına, hangi gazetecilere daha çok güveniyoruz? Marketing Türkiye adına Sia Insight’ın gerçekleştirdiği “Siyasi İletişim” araştırması bu sorulara yanıt verirken iletişim sektörünün uzman isimleriyle de “Hangi taraf seçimi kazanmak için nasıl bir kampanya yürütmeli?” sorusuna yanıt aradık.
Marketing Türkiye için Sia Insight’ın gerçekleştirdiği “Siyasi İletişim” araştırmasında iletişimin en güçlü aracı olan medyayı topluma sorduğumuzda “güven”, “tarafsızlık” ve “özgürlük” kavramlarına onları unutacak kadar hasret kaldığımız görünüyor. Sonuçlar “mutsuzluk”, “korku” ve “öfke” hissi uyandıran bir medyadan siyaseti takip ettiğimizi gösteriyor. Kimileri seçim gündeminin; deprem felaketini, kaybettiğimiz canları ve sarmak zorunda olduğumuz yaraları gölgede bıraktığını söylese de görüşlerine danıştığımız uzman isimlerin her biri 6 Şubat sabahında uyandığımız felaketin bu seçimin kampanyalarından sonuçlarına dek her alanı etkileyecek en kritik faktör olduğu konusunda hemfikir…
Stratejiden iletişime, sosyal medya çalışmalarından adalet vurgusuna kadar her bir detayın sonucu belirleyecek derecede önemli olduğu bu seçim öncesinde gelin önce toplumdan yansıyan “siyasi iletişim” gündemine daha yakından bakalım ardından da bu gündemi nasıl yorumladıklarını uzman iletişimcilerden dinleyelim…
Kim kiminle, nerede siyaset konuşuyor?
Seçim atmosferi ülkenin her alanında bunca yoğun hissediliyorken, rutin sohbetlerde de konu muhakkak dönüp dolaşıp siyasete geliyor. Veriler gösteriyor ki her 4 hanenin 3’ünde siyaset gündemden düşmüyor.
“İş yerinde siyaset konuşuyorum” diyenlerin oranı yüzde 36 olarak verilere yansırken arkadaşlarıyla siyasetten konuşanların oranı yüzde 50. Siyasetin en çok konuşulduğu üçüncü yer olarak sosyal medya yüzde 34’le karşımıza çıkarken toplumda yüzde 12’lik bir kesim siyasete dair konuları konuşmadığını ifade ediyor.
Siyasetin yeri neresi?
“Burada da siyaset olmasın artık” söylemine gerek siyasetin içinden hayatın diğer çeperlerinden oldukça aşinayız.
Katılımcılara “Nerede siyaset olmasa daha iyi olurdu?” diye sorulduğunda yüzde 41’le okul öne çıkan yanıt olurken onu yüzde 36 ile kültür sanat etkinlikleri ve iş hayatı takip ediyor.
Tüm bu söylemin karşısında ise toplumun yaklaşık 4’te 1’i “siyaset hayatın her alanına dahil olabilir” diyor…
Siyaset ve popüler figürler…
Peki ya popüler figürler? Araştırma sonuçlarına göre toplumun yüzde 65’i popüler figürlerin de herkes gibi siyasi fikirlerini açıkça ifade edebilmesi gerektiğini düşünürken yüzde 13’lük bir kesim “eğlence dünyasına siyaset karışmamalı” diyor…
Siyaset ve sosyal medya…
Politik içerikler özellikle seçim dönemi yaklaştıkça sosyal medyada çok daha büyük bir sıklıkla karşımıza çıkıyor. Yaklaşık her 3 kişiden 1’inin siyaset konuştuğu sosyal medyada seçmenlerin yüzde 67’si siyasi paylaşımlar yapılmasını faydalı ve bilgilendirici buluyor olsa da ona çok yakın bir oranda seçmen (yüzde 64) dezenformasyona müdahale edilmesi gerektiğini savunuyor.
Sosyal medya kullanıcılarının bir kısmınınsa siyasi içerikleri faydalı buluyor olmasına rağmen karşılaşmaktan rahatsız olanların hatırı sayılır sayısı, “Sosyal medyada siyasi paylaşımları görmekten rahatsız oluyor ve engelliyorum” ifadesine katılanların oranının yüzde 46 olması ile karşımıza çıkıyor.
Sosyal medya ne kadar özgür?
“Silivri soğuktur” söylemi sosyal medya jargonuna hakim olan herkesin aşina olduğu bir ifade. Böylesi bir iklimde katılımcıların sosyal medyada siyasi görüşlerini ifade ederken endişe duyuyor olması da elbette sürpriz değil.
Katılımcılara “Siyasi görüşlerinizi sosyal medyada paylaşmaktan endişe duyuyor musunuz?” sorusu yöneltildiğinde yalnızca yüzde 34’ü hayır cevabı verirken yüzde 66’sı zaman zaman da olsa bu endişeyi taşıdığını ifade ediyor.
Siyasetin nabzı televizyonda atıyor
Araştırma kapsamında katılımcılara siyasi gelişmeleri hangi mecralar üzerinden takip ettikleri sorulduğunda yüzde 78’le televizyon öne çıkan yanıt oluyor. Instagram yüzde 68’le siyasi gelişmelerin en çok takip edildiği ikinci mecra olurken YouTube ve internet gazeteleri yüzde 41’le üçüncülüğü paylaşıyor…
Ajans vakti FOX TV açık
Siyasi gelişmelerin en çok takip edildiği mecra olan televizyonda katılımcılara siyaset gündemini yakalamak için hangi televizyon kanallarını takip ettiği sorulunca zirvede açık ara farkla FOX TV (yüzde 58) yer alıyor. CNN Türk yüzde 46 ile siyasi gelişmelerin en çok takip edildiği ikinci televizyon kanalı olurken onu yüzde 42 ile Kanal D, yüzde 41 ile Habertürk TV ve yüzde 39 ile ATV takip ediyor.
Rakip partinin kanalı izlenmiyor
“Kendi siyasi görüşünüzden farklı düşüncelere sahip olan ve bu doğrultuda yayın yapan kanallara da göz gezdiriyor musunuz?” Eğer bu soruya cevabınız evetse araştırma sonuçlarına göre yüzde 24’lük kesimde yer alıyorsunuz.
Zira karşıt görüşte yayın yapan kanalları da takip ettiğini ifade edenlerin oranı yalnızca yüzde 24’ken katılımcıların yüzde 76’sı takip etmediğini ifade ediyor.
Medyada üzüntü, korku ve öfke rüzgarı esiyor
Katılımcılara “Hem geleneksel hem de sosyal medyada gördükleriniz size sıklıkla hangi duyguyu hissettiriyor” sorusu sorulduğunda medyaların mecraları değişse de verdiği hislerin temelde benzeştiği gözlemleniyor. En çok hissedilen beş duygudan yalnızca sonuncusu pozitif bir duygu olarak verilere yansırken hakim olan ilk dört duygu ise birbirine yakın oranlarla üzüntü, korku, öfke ve sıkışmışlık olarak karşımıza çıkıyor.
“Güven” medyayı terk edeli çok oldu…
Araştırma kapsamında katılımcılara siyasi haberlerini en güvenilir buldukları televizyon kanalı, internet sitesi ve gazeteci sorulduğunda ortaklaşa bir yanıt olarak “hiçbiri” yanıtı en fazla öne çıkan seçenek oluyor. Tek başına bu sonuç dahi medyaya önemli bir mesaj veriyor.
Televizyon kanalları arasında siyasi haberlerine en çok güven duyulan kanal yüzde 24 ile FOX TV olurken katılımcıların yüzde 12’si hiçbir televizyon kanalına güvenmediğini ifade ederek bu alandaki en büyük ikinci çoğunluğu oluşturuyor. CNN Türk yüzde 8’le siyasi haberlerine en çok güvenilen ikinci televizyon kanalı olurken onu yüzde 7 ile Habertürk TV ve yüzde 6 ATV ve A Haber takip ediyor.
Yaklaşık her beş kişiden birinin hiçbir haber sitesine güvenmediği ankette FOX TV yine güven konusunda zirvede…
Söz konusu gazeteciler olduğunda da ne yazık ki yine en büyük çoğunluğu “hiçbir gazeteciye güvenmiyorum (yüzde 26)” diyenler oluşturuyor. Güven temeliyle fark yaratan gazetecilerse Fatih Portakal (yüzde 8), Fatih Altaylı (yüzde 6), Fulya Öztürk ve Uğur Dündar (yüzde 5) olarak verilere yansıyor…
Sosyal medyada Fatih Portakal farkı
Katılımcılara sosyal medyada yayın yapan gazeteci ve fikir liderlerinden siyasi görüşlerine/haberlerine en çok güvendikleri isim sorulduğundaysa Fatih Portakal zirveyi yine kaptırmıyor ve hem Twitter’da hem de YouTube’da en çok işaret edilen isim oluyor.
Uğur Dündar Twitter’da Fatih Portakal’ı yakından takip ederken Özgür Demirtaş, Fatih Altaylı ve Fulya Öztürk diğer öne çıkan isimler oluyor. YouTube’da ise Fatih Portakal’ı Ahmet Hakan, Cüneyt Özdemir, Müge Anlı, Uğur Dündar ve Oğuzhan Uğur takip ediyor…
Toplumun geleneksel medya pratiklerini sosyal medyaya da yansıttığını ise kendi görüşünden farklı bir görüşe sahip gazeteci ya da fikir liderlerini takip edenlerin oranının yalnızca yüzde 34’le sınırlı kalmasından gözlemliyoruz…
Özgür ve tarafsız basına hasret kaldık
Araştırma kapsamında katılımcılara Türkiye’deki basının özgürlüğü ve tarafsızlığına ilişkin sorular sorulduğunda medyaya duyulan güvensizliğin ardındaki sebeplerden ikisi aydınlanmış oluyor. Katılımcıların yüzde 69’u Türkiye’de özgür bir basının olmadığını, yüzde 71’i de basının tarafsız olmadığını düşünüyor.
Hakkımızı “Uğur Dündar” savunsun
Bir gazeteciye duyulan güveni ve ona olan inancı ifade etmenin bir diğer yolu olarak katılımcılara “Elinizde cesaret ve kararlılıkla savunulması gereken bir dosyanız olsa hangi gazeteciye emanet edersiniz?” sorusu sorulduğundaysa en çok öne çıkan isim Uğur Dündar oluyor. Fatih Portakal ve Fulya Öztürk bu alanda ikinciliği paylaşırken onları Fatih Altaylı takip ediyor.
Araştırmanın metodolojisi
Seçim Öncesi Siyasi İletişim Araştırması Marketing Türkiye için Sia Insight tarafından 15-17 Mart 2023 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Sia Live Panel’i kullanılarak yapılan çalışmaya 18-45 yaş arası İstanbul, Ankara ve İzmir’den 400 kişi katıldı.
Fatih Portakal: “Seçimin sonucunu Z kuşağı ve kadınlar belirleyecek”