“Bağlantı jenerasyonunu” etkileyecek 5 içerik pazarlaması taktiği
İçerik pazarlaması üzerine konuşmalar yapan Ryan Hanley, geçtiğimiz günlerde aldığı bir soru üzerine X,Y,Z ve var olan bütün jenerasyonları nelerin etkileyeceği üzerine bir harita çizmek istemiş.
Bu kilit soru, Y’lerin birbirleri dışında kimseyle iletişim kurmak istemeyen bir topluluk olduğu varsayılarak sorulan “Y jenerasyonuna nasıl pazarlama yaparım?” imiş.
Bu sorunun ardında yatan asıl endişenin Y’lerle nasıl iletişime geçeceğini bilmeyen içerik ve sosyal medya pazarlamacılarının birçok kez piyasa tarafından korkutulması üzerine ortaya çıktığını ve Y’lerin iletişime inanılanın aksine çok önem verdiğini vurgulayan Hanley, Y’lerin artık 18 yaşında kafalarını dijital cihazlardan kaldırmayan çocuklar değil, 35’ine kadar gelmiş bireyler olduğundan bahsediyor.
Y jenerasyonu pazarlamasına bakış açısı bu olunca kobiler de pazarlama taktiklerinin dalgalarında boğuluyorlar.
Oysa ki sırf Y kuşağı için değil, Google’ın yaptığı bir araştırmaya göre testlerin artık kuşaklara göre yapılmasının öneminin azaldığının da ortaya çıkmasıyla beraber, bütün jenerasyonlar için göz önünde bulundurulması gereken yapıtaşlarını sıralamak mümkün.
Hedef kitle olarak almamız gereken “bağlantı jenerasyonu” iletişim ve ilişki kurmayı isteyen ve dijital içerik ve iletişimin ardından satın alma kararları veren bireylerin tamamına verilen isim.
Bunun yanı sıra “bağlantısız jenerasyon” ise bu tanımlamanın dışında kalan, e-mail gibi dijital mecralardan iletişim kurmayı tercih etmeyen ve internete karşı bir tavrı olan kişiler. Ancak bu kişilerin karşılıklı görüşmelerdeki öneminin yadsınamayacağını da belirtmemiz gerekir.
Bu iki tanımlamada da bireylerin yaşlarına değinilmedi.
Öyle ki Y’lerin sosyal medyaya daha hakim olduğu gerçeği Socialnomics’in bir araştırmasına göre Facebook’un yüzde 55’inin 45-55 yaş arasından yani X Kuşağı’ndan oluşmasıyla ortadan kalkmıştır. Bu grup kağıt gazete okuyup radyo mu dinliyor olmalıydı? Bu durumu açıklamanın tek yolu dijital kullanımın yaş ile bir bağlantısı olmadığı gerçeği. Ya interneti sevip ondan yararlanır ve bağlantı jenerasyonunun bir parçası olursunuz ya da bunun tam aksini yapıp bağlantısız jenerasyonun bir parçası olursunuz.
Taktik listemize geçmeden önce bağlantısız jenerasyonda uzun süredir işe yarayıp artık bağlantı jenerasyonunda işe yaramayacak taktikleri sıralamak, yolu yarılamak olur;
1-Telefon aramaları
2-Başvurular
3-Gazete reklamları
4-Televizyon reklamları
5-Radyo reklamları
6-Billboardlar
7-Direkt e-mailler
İnternet bağlantı jenerasyonunun satın alma kararlarını değiştirdi ve onları tabiri caizse şımarttı.
İşinizi modern iş dünyasında büyütmek istiyorsanız izlemeniz gereken taktikler şöyle sıralanabilir:
1-Samimiyet
Bağlantı jenerasyonunun markanın ardında bir insan olduğunu bilmek isterler. Bu aranan samimiyeti kurmak çok kolay; kişisel hayatınızın bir kısmını müşterilerinizle paylaşın.
Çocuklarınız mı var? Onlardan bahsedin. Fanatiği olduğunuz takım dün maç mı kaybetti? Üzüntünüzü paylaşın.
Kısaca, markanızın yanı sıra markanızı oluşturan yapıtaşının, yani sizin kim olduğunuza dair süzgeçten geçmeden aktarılan bilgi okurlarınızla samimiyet kurmanızı sağlar ve bu da bağlantı jenerasyonunun aradığı şeyin ta kendisi.
2-Savunmasızlık ve alçakgönüllülük
Başarısızlık elinizdeki en sağlam ve güçlü pazarlama taktiğidir.
Hatalarınızı kabullenmek ve başkalarının bu deneyimlerden dersler almasını sağlayabilmek savunma mekanizmanızın olmadığını ve alçakgönüllülüğünüzü gösterir.
İçerik pazarlamasıyla okurunuzun üzerinde kurmaya çalıştığınız otorite eğer hatalar ve başarısızlıklarınız konusunda dürüst olamazsanız bütün değerini yitirmeye başlar. Kimse mükemmel olduğunuza inanmıyor ve siz de bu durumu gözler önüne bilerek ve isteyerek sererseniz hedef kitlenizin size daha kolları açık bir tavırla gelmesini sağlarsınız.
Rahat kutunuzdan çıkıp elinizdeki uzmanlığa erişmek için göz önüne aldıklarınızı ve geçtiğiniz yolları anlattığınızda başarı müşterilerinizce de elde edilebilir bir sonuç olarak görülmeye başlanır. Bu durumda da siz vazgeçilemeyecek, asıl kaynak durumuna gelirsiniz.
3-Zengin medya
Bağlantı jenerasyonu takip ettikleri ve iş yaptıkları insanlar ve markalarla daha derin ilişkiler kurmayı istiyor.
Google Images’dan alınan bir stock fotoğrafı ve bunun yanına eklenen 450 kelime ilişkinizi sadece bir yere kadar getirebilir. İlişkilerinizi daha anlamlı bir boyuta getirmek için içeriğinizin yazının ötesine, sese, videoya ve sunumlara geçmesi gerekir.
Bu üç mecranın kullanımı, bağlantı jenerasyonunun aradığı özellikler olan iş istikrarınızı ve bağlılığınızı gösterir.
4-Sosyal kanıt
İşinize katma değer sağlayan her içerik sadece sizin tarafınızdan yaratılmayacak.
Pozitif müşteri deneyimlerinin paylaşılması, öneriler ve oylama sistemleri bağlantı jenerasyonunun ürün bilgisi için baktığı ilk yerler. Bu üç platform gerek kendi web sitenizde gerek Google Local ve Yelp gibi sitelerde varolup sizin güvenilirliğinizin göstergeleri olarak pazarlama stratejinize katkıda bulunurlar.
Bu göstergelere sosyal kanıt denir ve bu, bağlantı jenerasyonuna ulaşmada içerik pazarlamasının olmazsa olmazlarından biridir.
5-Feedback
Yorumlar ve müşteri feedbackleri bir önceki maddedeki platformlardan çok daha farklı ama bir o kadar da güçlü bir sosyal kanıt sağladıkları için içerik pazarlamasının hayat damarlarından ikisidir.
Yorumlar sosyal medya gönderileriniz, bloğunuz ve e-mail pazarlaması üzerinden olurken içerik pazarlamasının sağlayacağı müşteriyle uzun süreli ilişkiyi kurmada en püf noktadır.
Yorumlar internet öncesinde yüz yüze yapılan konuşmanın güncellenmiş halidir. Bağlantı jenerasyonu eğer yorum yapmaya ve bir markayla iletişim kurmaya açıksa bu, ilişkinin uzun süreli ve marka için kârlı olacağı anlamına gelir.
Kaynak: ryanhanley.com