Umut için parlayan yıldızlara bakmalı…
Şartlar ne olursa olsun yarına dair umutvar olabilmek için gözlerimizi gençlerden ayırmamak gerekiyor. Değil mi ki hepimiz Mete Gazoz ile nefeslerimizi tutuyor, Ayşe Begüm Onbaşı’nı ellerimiz patlarcasına alkışlıyor, dünyanın en parlak 100 öğrencisinden biri olarak gösterilen Gül Karen Akça’nın Diyarbakır’dan Oxford’a uzanacak yolculuğuyla ümitleniyoruz… Tüm bunlarla birlikte umutlu yarınların inşasında gençlere spot ışığını çevirenler de ayrı bir değer yaratıyor. Gelin bugün o değerlerden birine ve onlarca “parlayan yıldız”a daha yakından bakalım…
İş Sanat’ın genç müzisyenlere sahne deneyimi kazandırmak ve sanat hayatına attıkları ilk adımlarında destek olmak amacıyla düzenlediği Parlayan Yıldızlar konserlerini duymuş muydunuz?
Aslına bakarsanız yıllara yayılan bir geleneğin sonucu Parlayan Yıldızlar. 2002 yılında hayata geçirilen, 2011 – 2012 sezonunda ise geleneksel hale getirilen İş Sanat Parlayan Yıldızlar konserleri, genç sanatçılara klasik müzik dünyasına attıkları ilk adımlarında sahne imkanı sağlayarak destek olmak amacıyla yola çıkmış…
2014-2015 sezonu itibarıyla ise İş Sanat’ın aramızdan ayrılan Sanat Yönetmeni Meriç Soylu’nun anısına, ailesi tarafından Parlayan Yıldızlar’a maddi destek imkanı sağlanmaya başlıyor. Güzel Sanatlar Lisesi ve konservatuvar öğrencilerinin sahne aldığı konserlerde bugüne dek 104 genç sanatçı izleyicilerle buluşmuş…
Sezon boyunca Parlayan Yıldızlar konser serisinde yer alan genç sanatçılara, Meriç Soylu Ödülleri çerçevesinde Serdar Yalçın ve Soylu Ailesi tarafından belirlenen 5 isme; birincilik, ikincilik, üçüncülük ödülleri ve iki adet mansiyon ödülü takdim ediliyor.
Meriç Soylu Ödülleri’nin birincisi olan genç müzisyenlerse İş Sanat’ın bir sonraki sezonunun açılış konserinde solist olarak yer alıyor…
Bu yıl 19 Mayıs’ta 16 Parlayan Yıldız’ın konserini yıl boyunca gösterimde kalması adına YouTube kanalına taşıdı İş Sanat… Çağla Ulusev’den Tuna Yeşil’e, Nergis Boran’dan Alaz İkiz’e her biri birbirinden değerli performanslar içerisinde Can Saraç hayatının ilk 16 yılına sığdırdığı sıra dışı başarısıyla da hayli etkiledi beni… Onun hikayesine geçmeden önce yeteneğine kulak verelim.
2007’de dünyaya gelen Can Saraç, müzik eğitimine 5 yaşındayken İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü’nde yarı zamanlı yuva sınıfında başlamış. Ardındansa hikayesinde ne Can başarının peşini ne de ödüller Can’ı hiç bırakmamış gözüküyor…
- 2019 yılında katıldığı Golden Classical Music Awards’da iki kategoride kazandığı birincilik neticesinde Carnegie Hall, New York’ta solo ve duo piyano performansı sergilemiş.
- “Ohrid Pearls” Uluslararası Piyano Yarışması’nda hem solo hem duo kategoride elde ettiği birincilik üzerine Gala Konseri’nde performans sergilemek üzere davet edilmiş.
- Yine 2019 yılında 4. Uluslararası Genç Yetenekler Müzik Yarışması’nda birincilik ve Leyla Pamir Büyük Ödülü’nü kazanmış Can.
- Aynı sene 1. “Rhapsody” Piyano Yarışması’nda ve Pera Piyano Yarışması’nda duo, solo ve eşlik kategorisinde 3 ayrı birincilik ödülünün sahibi olmuş.
- 2020 yılında St.Petersburg Uluslararası Piyano Yarışması’nda birincilik ödülü ve St.Petersburg Ödülü’nü, Franz Liszt Center Piyano Yarışması’nda ve Danubia Talents Piyano Yarışması’nda birincilik ödülü kazanmış.
- Sanatçı, 2022 yılında Pianissimo-Live konser serisinden davet alan en genç piyanist olarak St.Petersburg Hermitage Müzesi’nde ve Moskova “GES-2” House of Culture’da solo piyano resitali vermiş…
Can’ın tüm bu başarıları elbette göz kamaştırıcı ve umut verici. Ancak 16 yaşındaki genç sanatçının ödüllerinden daha etkileyici olanın sahiplendiği “sorumluluk” olduğu kanaatindeyim. Geçtiğimiz yıl Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Baden-Württemberg davetlisi olarak Türkiye’deki kız çocuklarının eğitimi yararına düzenlenen etkinlik kapsamında Stuttgart Liederhalle’de konser veren Can Saraç aynı zamanda Care-to-Share kapsamında maddi imkanı olmayan küçük yaştaki çocuklara piyano dersleriyle destek oluyor…
Can’ın hikayesini öğrendiğimde bir kez daha anlıyorum ki umutlu olmak için gençlerden gözlerimi ayırmamam gerekiyor ve spot ışıklarını onların üzerine çekenler yalnızca sahneyi değil umutlu yarınları da aydınlatıyor…
“Yapay zeka, sanat içindir” ya da “Sanat, yapay zeka içindir”!