Ender Merter’den 30. ölüm yıldönümünde efsane reklamcı İhap Hulusi’ye anlamlı sesleniş…
Türkiye’de gelmiş geçmiş en iyi reklamcılardan biri olarak kabul edilen İhap Hulusi için, Ender Merter’in kaleminden bu sözler döküldü:
“Aşçı gitti tadı hala damakta…
Neredeyse son nefesine kadar kalem tutan ve iş yapan İhap Hulusi, Picasso ya da Rodin kadar önemli bir sanatçıydı.
Doğumunun 100’üncü yılında (1998) yayınladığım “Müsellesten Üçgene” adlı kitabımda sizlere “niye İhap Hulusi” diye aklınıza bir soru gelebilir demiş ve açıklamıştım. Şimdi ise bu sorunun üzerinden geçen onsekiz yıl içinde gerçekleştirdiğim birçok etkinlik ve yayınladığım kitaplarla büyük üstadı anlatmaya, genç neslimize bir nebze de olsa ülkemizde de Cumhuriyet öncesi ve sonrasında yaşamış uluslar arası kariyere sahip büyük bir üstadı bir kez daha hatırlatmaya çalıştım.
O büyük üstad ki; şimdi iletişim dünyası dediğimiz 21. yüzyıla damgasını vuran en gözde sektörünün ilk renkli temsilcisi. O, aynı zamanda sanatçı ve psikolog, günlük yaşamın içinde yorgun düşmüş insanlara hitap eden, o sanat zevkini en derin manasıyla halk kitlelerine hissettiren bir mürebbidir.
Aramızdan ayrılışının 30. yılında ise, 2004 yılında çıkardığım “Çizgi Dünyasına Yolculuk” kitabım Nielsen Türkiye tarafından 2016 yılı kültür sanat etkinliği olarak tekrar özel bir baskıyla paylaşılacak.
Yunan ve Roma’da olduğu kadar, doğu ülkelerinde de duvarlara resmi yazılar ve duyurular asma alışanlığı vardı. Kâğıt üzerine basılı afişlerin kökeni ise 15. yüzyıla dayanıyor. En eski afişler al yazmalarıydı. 1454 tarihli bu afişler Meryem Ana resmiyle süslüydü ve Fransa’da kilise kapılarında toplanan yardımlardan bahsediyordu. Reklâm amaçlı kullanılan afişlerse 19. yüzyılda ortaya çıktı. Litografinin bulunması, parlak renkli afişlerin ucuz ve hızlı bir şekilde üretilmesini sağladı. Bu sanatın kurucusu ve ilk büyük afiş sanatçısı Jules Chéret’ti. Chéret, parlak renkler, ince figürler ve göz alıcı harfler kullanarak kendine özgü bir anlayış geliştirdi. Chéret’in hazırladığı ilk afiş, ünlü tiyatro oyuncusu Sara Bernhardt’ın bir oyununu duyuruyordu. 1836’da Paris’te doğan Chéret, İngiltere’de çeşitli baskı tekniklerini öğrenmişti. Paris’e döndükten sonra da, öğrendiklerini kendi atölyesinde uygulamaya koyuldu. Chéret kısa sürede afişleriyle Avrupa çapında tanındı.
Afiş sanatının dönüm noktası ise Avrupa’da 1890’ların başında beliren ‘Art Nouveau’(Yeni Sanat) akımı oluşturdu. Özellikle 1890–1910 yılları arasında, mimarlık, dekorasyon, eşya tasarımı, kitap kapağı ve afişlerde kendini gösteren ‘Art Nouveau’ akımı, güzel sanatların popüler ve yararlı olabileceği inancından doğmuş ve afiş sanatıyla da doğal bir anlatım biçimine sahip olmuştu. Bu akımın tartışılmaz ustası, Çek asıllı Alphonse Mucha da ilk afişini Sarah Bernhardt için tasarlamış ve bu afiş onu bir gecede üne kavuşturmuştu.
Afiş sanatının Türkiye’ye girmesi ise Cumhuriyet’in ilk yıllarına rastlar. Afiş sanatının Türkiye’deki öncüsü ise hiç kuşkusuz İhap Hulusi Görey’dir. İhap Hulusi döneminin kısıtlı teknolojik imkanlarına rağmen son derece yaratıcı ve yalın anlatımıyla dikkat çeken ürünler ortaya koymuştur. İhap Hulusi “ Elli yıllık hayatımda, doğal olarak birçok zorluk yaşadım. Fakat bu zorluklara karşın, Türkiye’ye ilk renkli afiş resmini getirmiş bir ressam olarak memnun ve bahtiyarım” demişti.
1898’de Mısır’ın Kahire şehrinde doğan İhap Hulusi, ilk ve orta tahsilini Kahire’deki İngiliz okullarında yaptı. 1920 yılında resim eğitimi örmek üzere Almanya’ya gitti. Önce Münih’de Heimann Scuhle atölyesinde üç yıl çalıştı, daha sonra Knutsgewerbe Schule’ye devam ederek tahsilini tamamlayıp İstanbul’a döndü. Arapça, Almanca, İngilizce ve Fransızca bilmesi sebebiyle babası tarafından Dışişleri Bakanlığı’na girmesi istendi, ancak o memuriyeti reddetti. Akbaba dergisinde Munif Fehim ve Ramiz’le birlikte çalıştı. Daha sonra Afiş çalışmalarına ağırlık veren İhap Hulusi, afiş yaparken ‘Buluş’un önemine değinerek ‘Seyredenlerin ilgisini çekmeli düşündürmeli’ diye yorumladı.
1929’da İstanbul’da ilk atölyesini kurduktan sonra Kulüp Rakısı etiketini ve Atatürk’ün siparişi üzerine Türk alfabesinin kapağını tasarlayan İhap Hulusi, Ziraat Bankası, İş Bankası, Yapı ve Kredi, Garanti, Sümerbank, Emlak Kredi, Türk Ticaret Bankası, Maliye Bakanlığı(tahviller), Türk Hava Kurumu, Kızılay, Yeşilay, Tariş, Zirai Donanım Kurumu ve birçok özel kuruluşa çeşitli çalışmalarıyla hizmet verdi.
Tayyare Piyangosu ( Milli Piyango) idaresi için 45, Tekel idaresi için 35 yıl çalışan İhap Hulusi bu süreçte yurtdışında da adını duyurdu. Bayer’in afiş ve etiketleri, Mısır’ın Tekel İdaresi, Devlet Demir Yolları ve şehir hatlarına ait ilanları, ünlü İngiliz viskisi John Haigh’ın, İtalyanların Cinzano ve Fernet Brancası’nın afiş ve etiketleri İhap Hulusi tarafından yapıldı.
Suluboya çalışmalarının yanı sıra, son yıllarında hat sanatını modernize ederek başarılı örnekler veren İhap Hulusi Görey 27 Mart 1986’da İstanbul’da hayata veda etti.
Evet şimdi Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi’nda özel galesinde onu anmak mümkün. Aramızdan ayrılışı 30 yılı doldursa da hala tadı damağımızda.”
Ender Merter
İhap Hulusi’nin ikonikleşen çalışmalarını galerimizden görüntüleyebilirsiniz…