Çok değil, bundan yedi yıl önce internetteki yanlış bilginin önüne geçmek amacıyla kurulan Teyit bugün Türkiye’nin en büyük haber doğrulama platformu konumunda… Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı’nın (IFCN) İlkeler Kılavuzu’nun imzacısı olarak tarafsızlığını da teyit eden platform özellikle seçim, deprem, yangın gibi bilgi kirliliğinin arttığı dönemlerde ziyaretçi akınına uğruyor. Seçim döneminde Teyit’in erişim rakamlarının tarihin en yüksek düzeyine ulaştığını belirten Teyit Kurucusu Mehmet Atakan Foça, “Yanlış bilgi kararlarımızdan yaşam biçimimize ve geleceğimize kadar birçok şeyi etkileyebilecek derecede güçlü olabilir. Teyit aslında buna sistem düzeyinde bir karşı çıkış” diyor… Önümüzdeki süreçte markalarla daha sık çalışan bir Teyit göreceğimizi de söyleyen Foça, “Dezenformasyonun küresel bir risk olarak görüldüğü, teyitçiliğin de kritik beceriler arasında yer aldığı bir dünyada markaların teyitçilerle daha yakın çalışması ve iş birliği yapmasının önemli bir stratejik adım olduğunu düşünüyorum” diyor…
Önce hikayenin en başına dönelim: Teyit nasıl bir süreçle kuruldu?
Teyit’in kuruluş hikayesi aslında yanlış bilginin en sık yayıldığı dönemlerin birine dayanıyor. 2014’te internetteki yanlış bilgi sorunu konusunda adım atmış, kendi Twitter hesabımdan teyitçilik yapmaya başlamıştım. Daha sonra elbette teyitçilik etrafında birleşmeye başladık. Bu dönemler aynı zamanda Türkiye’de toplumsal olayların sık sık yaşandığı, belki de yakın tarihimizde dönüm noktası anılabilecek günlerdi. Takvimler 2016’nın Ekim ayını gösterdiğinde Teyit’i kurduk. Yaklaşık yedi yıldır internetteki yanlış bilginin önüne geçmek ve internet kullanıcılarını yanlış bilgiden korumak için çalışıyoruz. Bu süre zarfında Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı’nın (IFCN) İlkeler Kılavuzu imzacısı olarak tarafsızlığımızı teyit ettik.
Teyit’in her geçen gün daha çok takip edilen, daha çok itibar edilen bir yayıncı konumuna yükseldiğini görüyoruz. Bu yükselişin ardındaki içgörü, doldurduğu boşluk nedir?
Teyit’e duyulan ihtiyaç dezenformasyonun yükselişi ve tuttuğu alanla doğru orantılı. İnternette her gün yüzlerce şüpheli bilgi yayılıyor, bunlar ekranda da kalmıyor, toplumda yer ediyor, hafıza haline geliyor. Yanlış bilgi kararlarımızdan yaşam biçimimize ve geleceğimize kadar birçok şeyi etkileyebilecek derecede güçlü olabilir. Teyit aslında buna sistem düzeyinde bir karşı çıkış.
İtibar, güvenilirlik demek. Türkiye’de ve hatta, iddialı konuşayım, dünyada da birçok medya kuruluşunun yapmadığı bir şeyi yaptığımız için güvenilir kabul ediliyoruz. Nedir bunlar? Teyit kapalı kapılar ardında olmanın, gerçekleri örtmenin norm olduğu bir ortamda açıklık ve şeffaflığı savunduğu için, kutuplaşmanın ve çatışmanın norm olduğu bir dönemde tarafsız olduğu için, özrün zayıflık olarak görüldüğü bir dönemde hatasını kabul edebildiği için fark yaratabiliyor.
Teyit bilgi dezenformasyonuna karşı nasıl bir misyon üstleniyor?
Yanlış bilgi sorununa kalıcı çözüm getirmeyi hedefleyen Teyit’te, internetteki şüpheli bilgileri inceliyoruz, eğitim çalışmaları ve projeler geliştiriyoruz ve iş birlikleri yapıyoruz. Çalışma alanlarımızı fact-checking, eğitim ve topluluk olarak üç temel başlık altında toplayabiliriz. Misyonumuz ise herkesin teyitçi olduğu, eleştirel düşünmenin ortak değer olduğu bir dünya yaratmak. Bu ilk bakışta ütopik bir beklenti gibi görünebilir fakat teyitçilik cep telefonu kullanmak kadar gündelik ve elzem bir beceri.
Nasıl bir strateji ve hangi ilkelerle yayın yapıyorsunuz?
Teyitçilik yolculuğuna küçük bir ekiple başladık. Bugüne geldiğimizde 18 tam zamanlı, 25 civarında da freelancer’lardan oluşan bir ekibimiz var. Her gün yüzlerce şüpheli bilgiyi çeşitli araçlarla medya ve sosyal medyadan tarıyor, internet kullanıcılarının gönderdiği bildirimleri tasnif ediyoruz. Şüpheli bilgileri incelemek için seçerken önem, aciliyet ve yaygınlık kriterlerine göre önceliklendiriyoruz. Doğrudan bir kişiye, kuruma, gerçek hayata etki etme potansiyeli, yayılma ihtimali ve mevcut viralite durumuna göre şüpheli bilgi incelemesinin sıralaması belirleniyor. Şüpheli bilgileri incelerken öncelikle herkesin erişebileceği açık kaynaklardan faydalanıyoruz. En az iki açık delilin bulunmasına özen gösteriyoruz. Kullandığımız tüm kaynaklara web sitemizde açık biçimde yer veriyoruz. Tıp, mühendislik, hukuk gibi teknik bilgi gerektiren konularda ise uzmanlara ve ilgili kurum ve kuruluşlara başvuruyoruz.
Seçim döneminde Teyit neler yaptı?
Bu dönemde erişim rakamlarınızda radikal bir farklılık gözlemlediniz mi? Seçim gibi çok fazla bilginin dolandığı dönemler, yanlış bilginin de yayılması için en müsait ortamı sağlayan dönemler. Bu süreci “kriz” olarak adlandırıyoruz ve Teyit’e en çok ihtiyaç duyulan zamanların deprem, yangın, siyasi olay, toplumsal olaylar ve seçim gibi kriz dönemleri olduğunu görüyoruz. Seçim döneminde Teyit’in erişim rakamları tarihin en yüksek düzeyine ulaştı. Daha öncesinde 6 Şubat depremlerinde de 2021’deki orman yangınlarında da İzmir depreminde de benzer bir yükselişle karşılaşmıştık.
Seçim döneminde çok temel bir vizyonla çalıştık: Seçmenlerin doğru bilgi alma hakkını korumak… Bu amaçla 150’ye yakın şüpheli bilgiyi açık kaynaklara dayanarak sonuçlandırdık. Ocak ayından beri de siyasetçilerin demeçlerine odaklanıyoruz zira mitinglerde, televizyon yayınlarında sık sık konuşan siyasetçilerden de yanıltıcı bilgiler duyuyoruz. Seçim döneminde siyasetçilerin 40’a yakın yanıltıcı bilgi verdiğini tespit ettik. Bununla birlikte Teyitli Bilgi Kampüste projemizle üniversite öğrencilerinin seçim sürecinde dezenformasyona karşı güçlendirilmesini sağladık.
Seçim sürecini bilgi kirliliği açısından değerlendirdiğinizde nasıl bir tablo çıkıyor ortaya?
Dediğim gibi seçim sürecinde çok sayıda yanlış bilgiyle karşılaştık ve dezenformasyonun şekillendirdiği bir süreçten geçtiğimizi söyleyebilirim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın miting meydanında manipüle edilmiş bir video göstermesi, sosyal medyadaki radikal bot ve trol aktivitesi, deepfake ile ilgili iddialar seçim döneminde dezenformasyonun nasıl belirleyici olabileceğini gösterdi. Eleştirel düşünmenin ve dijital okuryazarlığın norm haline geldiği bir dünyada dezenformasyonun seçimleri bu kadar etkilemesi mümkün olmayacak.
Deepfake teknolojisinin bunca gelişmesi ve rağbet görmesinin ardından internette yayılan içeriklerin doğruluğunu kullanıcılar nasıl kontrol etmeli?
Bir süredir gelişimini sürdüren deepfake teknolojisi giderek her kullanıcının rahatlıkla deepfake içerikler oluşturabileceği günlerin yakın olduğunu gösteriyor. Ancak deepfake’i bir öcü gibi görmenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Zira deepfake teknolojisi geliştikçe onu tespit edebilecek teyitçilik araçları da gelişiyor. Ancak şu anda karşılaşabileceğimiz deepfake’leri tespit etmenin en temel yolu görüntülerin hayatın doğal akışında olup olmadığını kontrol etmekten ve yüz ifadeleri, jest, mimik ve dudak hareketlerinin doğallığına bakmaktan geçiyor. Çünkü günümüzde daha çok üzerinde çok çalışılmamış, cheapfake içeriklerle karşılaşıyoruz. Seçim döneminde karşılaştığımız birkaç video, mesela Kılıçdaroğlu’nun İngilizce sesinin yer aldığı video bir deepfake örneğiydi.
İnternet okur-yazarlığı açısından toplumumuzu nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha sağlıklı bir internet okur-yazarlığı için kimlere nasıl görevler düşüyor? Neler yapmalı?
Teyitçilik perspektifinden baktığımızda yanlış bilginin kurbanları kümesinin giderek küçüldüğünü söyleyebilirim. Ama bununla birlikte dezenformasyonun şekil değiştirdiğini ve önümüzdeki dönemde daha farklı yanlış bilgi biçimleriyle karşılaşacağız elbette. Yanlış bilginin önüne geçmek için sosyal medya platformlarının yanlış bilgiyi odağına alan politika ve uygulamaları hayata geçirmeye, dezenformasyonu kimlerin fonladığının ortaya çıkarılmasına, medyanın ve gazetecilerin teyitçiliği bir alan olarak kabul edip içselleştirmesine, internet kullanıcılarının da teyitçilik ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmesine ihtiyacımız var. Bunu sağlamak için yakın zamanda açacağımız öğrenme platformuyla birçok kişinin teyitçilik ve eleştirel düşünme becerilerine erişimini kolaylaştıracağız. Ayrıca medya kuruluşları ve şirketler için düzenlediğimiz eğitim ve hizmet programlarıyla yanlış bilginin problem olmasının önüne geçmeyi hedefliyoruz.
Teyit’in nasıl bir gelir modeli var?
Teyit’in temel gelir kaynakları Meta ve Tik- Tok ile üçüncü taraf doğrulama partnerliğimizden, geliştirdiğimiz projelerden, işlerimize yarattığımız hibe kaynaklarından, şirketlere ve medya kuruluşlarına sattığımız hizmetlerden, reklam ve sponsorluklardan ve bireysel desteklerden oluşuyor. Yakın zamandaki iş geliştirme adımlarımızla gelir modelimizi çeşitlendirmeyi hedefliyoruz.
Markalarla nasıl iş birlikleri yapıyorsunuz? Öne çıkan iş birliklerinizi sizden dinleyebilir miyiz?
Markalarla reklam ve sponsorluk ile hizmet sağlama biçiminde iki farklı çalışma modelimiz bulunuyor. Reklam ve sponsorluk tarafında QNB Finansbank, TikTok’ta bizim dijital okuryazarlık temalı videolarımıza sponsor oldu. Bununla birlikte web sitemize banner reklam aldığımızı ve sosyal medyada içeriklerimize sponsor olan markaları yakın zamanda göreceksiniz.
Ayrıca markalar yanlış bilginin kolay hedeflerinden olabiliyor. Sosyal medyada yayılan bir iddia, görsel ya da video markaların hem itibarlarını hem de piyasa değerlerini olumsuz etkileyebiliyor. Biz de markaların yanlış bilgiden etkilenmemesi için çok yakın zamanda Teyit for Business isimli bir hizmet geliştirdik ve bazı markalarla çalışmaya başlıyoruz. Benzer bir hizmetimiz medya kuruluşları için de mevcut. Önümüzdeki süreçte Teyit’in kurucu ilkeleri tarafsızlık, bağımsızlık ve şeffaflık temelinde markalarla daha sık çalışan bir Teyit görebilirsiniz. Ekibimizde iş geliştirmenin payını artırarak bu alanda etki yaratmayı hedefliyoruz.
Yaptığınız bu iş birliklerinin tarafsız duruşunuzu etkilememesi için ilkeleriniz neler?
Markalarla olan iş birliklerimizde yaptığımız işe markanın müdahale etmemesi, editoryal bağımsızlığımızı korumaya devam etmemiz ve şeffaf olmamız bizim için olmazsa olmaz. Örneğin X markanın ürününün daha lezzetli olduğunu teyit etmeyiz ama o X marka ekibimizin hazırladığı bir “doğru bilinen yanlışlar” içeriğine, bir yayınımıza sponsor olabilir. Dezenformasyonun küresel bir risk olarak görüldüğü, teyitçiliğin de kritik beceriler arasında yer aldığı bir dünyada markaların teyitçilerle daha yakın çalışması ve iş birliği yapmasının önemli bir stratejik adım olduğunu düşünüyorum.
Sizden sonra farklı haber doğrulama platformları da kuruldu. Bu alanda nasıl bir rekabet var aranızda? Diğer platformlardan nasıl farklılaşıyorsunuz?
Yanlış bilgi sorununa karşı açık bir metodoloji, tarafsızlık, bağımsızlık ve şeffaflık ekseninde hareket eden her teyit kuruluşuyla aynı istikamette hareket ettiğimizi söyleyebilirim. Bu istikamette Teyit’in belirleyici olduğunu da söylemem lazım. Öyle ki Anadolu Ajansı bile Teyit adını merkeze alarak faaliyet gösteriyor. Ancak maalesef teyit kuruluşlarının sayısı son dönemde giderek arttı ve belirli ilkeler doğrultusunda değil, siyasi çıkarlar doğrultusunda hareket ediyorlar. Sadece bir Twitter hesabından ibaret teyit kuruluşları da var, yalnızca resmi açıklamaları hakikat kabul edenler de.
Son dönemde yapılan pek çok araştırma medyaya duyulan güvenin azaldığını gösteriyor. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Medyanın yeniden itibar kazanması için neler yapması gerekiyor?
Reuters’ın Dijital Haber Raporu’nda medyaya olan güvenin düşük olduğunu gözlemliyoruz. Nitelikli haberciliğin yer almadığı, tarafgirliğin ve yorumun ön planda olduğu bir medya düzeninde medyaya güvenin yüksek olmasını bekleyemeyiz. Bunda hem medya kuruluşlarının sorumluluğu hem de medyanın içinde bulunduğu koşulların etkisi bulunuyor. Medyanın siyasetin ve sermayenin etkisi altında olduğu, ekonomik açıdan çok zorlu koşullarda yer aldığı bir ortam söz konusu. Bu ortamda medya gelir elde etmek için daha çok tıklanmaya, daha çok tık almak için de niceliği niteliğe öncelemeye odaklanıyor. Buradan güçlü bir gazetecilik ve medya kuruluşları çıkabilir mi?
Teyit’in de içinde bulunduğu yeni medya kuruluşları nesli eski paradigmanın dışında işler yapmanın da mümkün olduğunu gösteriyor. Mesela kardeş kuruluşumuz Fayn, açıklayıcı içerikleriyle gündemin nabzını yaratıcı biçimde tutabiliyor. Aposto bülten ekosistemini Türkiye’de tabana yayan bir kuruluş oldu mesela. Bunun gibi birçok örnek saymak mümkün. Medya tarafında umutlu olmak için çok sebebimiz var.