Türkiye’nin hayalleri
Hayallere dalmanın gerçekliklerle yakından ilişkili olduğu aşikar… Psikiyatrist Jennifer Freed, kurduğumuz hayallerin vücut kimyamızı etkilediğini söylüyor. Elbette işin bir de toplumsal boyutu var… Hayaller, aynı zamanda kültürel kodlar ve mevcut koşullar etrafında şekilleniyor. Peki, Türkiye’nin hayal kurmakla arası nasıl? Türk toplumunun hayal dünyasında son dönemde neler var? Gelin Marketing Türkiye için VeriNays’ın gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Hayalleri” araştırmasıyla bu soruların yanıtlarına yakından bakalım…
Türkiye’nin Hayalleri” araştırmasına göre hayallerin gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan konuların başında beklenildiği üzere maddiyat (yüzde 75) geliyor. Toplumun Türkiye adına hayalleri mercek altına alındığında ise yüzde 83 gibi ezici bir çoğunluk “ülke ekonomisinin rahatlığa kavuşması”nı diliyor. Yanı sıra araştırmanın ilginç çıktılarından bir diğeri ise geçmişte iyi bir meslek sahibi olmak ile eşleştirilen “çok para kazanma” olgusunun bugün anlam değiştirmiş olması…
Geçmişte “çalış-kazan” denklemi üzerine kurulan çok para kazanma hayali, bugün bu denklem pek de çalışmadığı için yerini borsa, kripto para ve hisse senediyle çok kazanma hayaline bırakmış durumda.
Hayallerimizi kendimize saklıyoruz
Toplum olarak hayal kurmakla aramız fena olmasa da bu hayalleri etrafımızla paylaşma konusunda pek hevesli değiliz. İnsanların büyük bir çoğunluğu hayallerini paylaşmaya çekimser yaklaşıyor ya da hiç tercih etmiyor (yüzde 61). Hayallerin gerçekleşmeme ihtimaline karşın küçük duruma düşmeme isteği, yenilginin başkaları tarafından görülmesini istememe, toplum tarafından süreçte demotive edilmek istenmemesi ya da yargılanma korkusu bu durumun temelinde yatan sebepler arasında yer alıyor.
Gerçeklerle yüzleşme yaşı: 25
En yoğun hayal kurulan dönemlere baktığımızda özellikle okul/eğitim hayatı, mesleğe adım atılan ilk dönemler, evlilik gibi keskin dönemeçler öne çıkıyor. 13 yaş altı çocukluk da hayallerin yoğun olduğu bir dönem olarak kaydediliyor. Tüm bu değişkenler ele alındığında ise 25 yaşından sonra hayallerin azaldığını söylemek mümkün.
Türkiye’nin yalnızca yüzde 12’si kendini “hayalperest” olarak tanımlıyor
Araştırmada öncelikle kişilerin kendilerini tanımlarken kullandıkları sıfatlar sorgulandı. Katılımcıların “hayal kurmayı seven” ifadesi de dahil olmak üzere kişilik özelliklerini en iyi tanımlayan üç tane sıfat seçmeleri istendiğinde “çalışkan” yüzde 50 gibi belirgin bir oranda öne çıkıyor. Bunu eğlenceli, cesur, duygusal gibi sıfatlar takip ederken yüzde 12’lik bir kitle kendini “hayal kurmayı seven biri” olarak tanımlıyor. Kavramsal olarak “hayal kurmaya görece yakın/hayal kurmayı destekleyen, yaratıcı” sıfatı da yüzde 15 ile kendine alt sıralarda yer buluyor.
Bugün Türkiye’de yüzde 64 oranında bir kesim çoğunlukla hayal kurduğunu dile getiriyor. Beklenildiği üzere 18-25 yaş aralığındaki gençlerde bu oran oldukça yüksekken, ileriki yaşlara doğru kademeli şekilde azalıyor. Ancak dikkat çekici bir diğer bulgu ise hayal kurmanın sosyo-ekonomik durumla da doğrudan ilişkili olması. Örneğin yüksek sosyo-ekonomik grubun yaklaşık 3’te 1’i her zaman hayal kurarken, orta ve alt sosyo-ekonomik gruplarda bu oran beşte bir seviyelerine iniyor.
Türkiye ile ilgili hayal kuranlar azınlıkta
Peki, en aktif hayal kurduğumuz dönemlerde neyin hayalini kuruyoruz? Araştırmaya göre ilk sıralarda kimi zaman dolaylı kimi zaman doğrudan birbiriyle ilişkili iki konu geliyor: İyi bir meslek sahibi olmak ve çok para kazanmak… Kadınlar bu ikiliden “bir mesleğe sahip olmak”ı tercih ederken erkeklerde “çok para kazanmak” ilk sırada yer alıyor.
Çok para sonrası birçok hayale kavuşabileceğini düşünen kişiler için akabinde eğlenceli bir hayat, yurt dışını gezmek gibi konular geliyor. Açık uçlu cevaplarda sıklıkla bahsedilen “aşık olmak”, “yuva kurmak” gibi hayaller de orta sıralarda kendine yer buluyor. Dikkat çekici nokta ise ülkenin geleceğine dair hayal kuranların yüzde 14 ile listenin sonunda yer alması…
“Hayalimi benden başkası gerçekleştiremez…”
Önemli bir çaba sarf edilmesine rağmen gerçekleştirilemeyen hayaller için birilerinden destek alınıyor mu diye bakıldığında bir diğer çarpıcı veri karşımıza çıkıyor. Yüzde 41’lik bir kesim en yakınları da dahil olmak üzere hayallerinin gerçekleşmesi için hiç kimseden destek almadığını belirtiyor. Dayanışma kasları güçlü olan bir toplumda dahi kendimize dair konularda dayanışmadan, yardımlaşmadan uzak durmamız hayallerimizi paylaşmamamızla oldukça paralel bir seyir gösteriyor.
Hayal var ama çaba yok
Önceliklendirdiği hayallerinin hiçbirini gerçekleştiremediğini söyleyenlerin oranı yüzde 14 gibi azımsanmayacak bir düzeyde. Bu noktada özellikle daha düşük sosyo-ekonomik toplumsal gruplarda bu oranın biraz daha arttığı ve yüzde 19 bandına çıktığı gözlemleniyor. Öte yandan hayallerinin hepsini gerçekleştirenler ise her yüz kişinin sadece dördünü oluşturuyor.
Katılımcılara, bu hayallerini gerçekleştirmek için ne kadar çaba gösterdikleri sorulduğunda önemli bir kısmı (yüzde 59) gerçekten çaba gösterdiğini dile getiriyor. Buna rağmen gerçekleşmeyen hayallerin oranına baktığımızda toplumumuzda hayalleri gerçekleştirmek için harcanan eforun karşılığının pek de olmadığı söylenebilir.
Ah bir zengin olsam!
Toplumun yüzde 60’ı hayallerine erişmek adına yeterince çabaladıklarına inansa da önlerindeki engel olarak ilk sırada maddi imkansızlıkları görüyor. Bununla birlikte ülkenin durumu (yüzde 42) ve insanların yaşadıkları çevre (yüzde 41) hayallerin önündeki diğer engeller arasında yer alıyor.
Son zamanlarda, gençlerin geleceklerini ve hayallerini Türkiye üzerine kurmamaları oldukça tartışılan bir konu haline geldi. Araştırmanın çıktıları bu iddianın altının boş olmadığına işaret ediyor. Hayallerini gerçekleştirememenin sebepleri arasında ülkenin durumunu gösterenlerin oranı 36-55 yaş kitlesinde yüzde 31’ken, 18-25 yaş kitlesine geldiğimizde bu oran dramatik bir biçimde yüzde 51’e yükseliyor.
Önemli olan niyet…
İnsanların bugün hayalleri var mı diye baktığımızda umutsuzluklar baskın olsa da hala yüzde 82’lik bir kesimin hayali olduğunu görüyoruz. Ancak buradaki hayallerin, bir hayal olmaktan ziyade bir temenni ya da niyet olduğunu söylemek mümkün. Geçmişte kurulan ve miadını dolduran hayaller yerini “çok para kazanmak” gibi daha rasyonel hayallere bırakıyor. Özellikle hayalleri gerçekleştirme noktasında maddiyatın önemli bir faktör olduğunu belirten insanlar için, hayal kurmanın ilk durağı yeterli paraya sahip olmaktan geçiyor.
Benzer şekilde geçmişe kıyasla değerlendirildiğinde insanlar eğlenceli bir hayattan ziyade huzurlu bir hayatı daha kıymetli buluyor; kişisel hayatında, aile içinde ve ülke genelinde huzurlu bir ortama sahip olmayı üst sıralarda belirtiyor (yüzde 42).
“Meslek sahibi olmak” anlam değiştirdi
Geçmişteki hayalleri için ortalama bir çaba sarf ettiğini belirten insanlar, mevcut hayalleri için de ortalama bir çaba harcadığını belirtiyor (yüzde 64). Fakat öğrenilmiş çaresizlikle insanların yarısı hayallerinin gerçekleşmesine pek de ihtimal vermiyor.
Hayallerin gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan konuların başında maddiyat geliyor. Geçmişte çok para kazanmak iyi bir meslek sahibi olmak ile eşleştirilirken bugün bunun anlam değiştirdiğini söyleyebiliriz. Bu noktada borsa/kripto para/hisse senedi gibi alanlarda mesai harcamak daha anlamlı bulunuyor. Hayallerin gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan maddi tutar sorulduğunda ortalama olarak 2.3 milyon TL’lik bir rakam çıkıyor karşımıza.
Önce bir ekonomi düzelsin de…
Son olarak ülkemiz adına insanların hayalleri nedir diye bakıldığında, ilk sırada yer alan hayal ülke ekonomisinin rahatlığa kavuşması (yüzde 83) oluyor. Akabinde ise toplumsal olarak ihtiyaç duyulan “iyi bir adalet ve eğitim sistemi” gibi reformların geldiği görülüyor.
Burada da görüldüğü üzere insanların ülke adına çok temel düzeyde, hatta ihtiyaç hiyerarşisinin temelini oluşturacak seviyede hayalleri söz konusu. Özetle hayalperestliğin doğası gereği zaman ve mekanın ötesine geçen, insana bir kanat veren yapısının aksine Türkiye’ye dair hayaller temenni boyutunda kalıyor…
Araştırmanın metodolojisi
Marketing Türkiye için VeriNays’ın gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Hayalleri” araştırmasında CAWI data toplama yöntemi kullanıldı. Türkiye geneli illerde ikamet eden, 18-55 yaş aralığında toplam 600 kadın ve erkekle görüşüldü.
Maddiyat “araç” olmaktan çıkıp “amaç” haline geldi
✓ Hayal kurmak, insanın en kolay yapabileceği ve en zararsız eylemlerden biriyken bu imkanımızı ne yazık ki yeterince gönül rahatlığıyla kullanamıyoruz.
✓ Hayalperestlik toplumda “aklı bir karış havada” olmakla yargılanmamıza sebep olduğu gibi, yetişkinlik kuralları gereği de daha makul hedefler çerçevesinde hayaller kurmamız bekleniyor. Kurduğumuz hayallerimizi en yakınımızla bile paylaşmaktan imtina ediyoruz.
✓ Bugün Türkiye gerçeklerinde; ekonomik, kültürel, toplumsal değerler çerçevesinde hayal kurmak ne yazık ki çok kolay değil. Bugünlerinin hayalini kuran çocukluğumuz, geldiği noktada yaşadığı hayal kırıklıklarıyla bunu acı bir şekilde tecrübe etmiş gibi görünüyor.
✓ Dolayısıyla yurt dışını gezmek, dünyaya ilham veren biri olmak gibi birçok hayalin maddiyat zemininde karşılık bulacağı inancı bizi maddi kazanç odaklı hayallere itiyor. Para elbette hayalleri gerçekleştirmek için önemli bir araç olsa da mevcut durumda bizler için para, hayaller için bir araç değil hayallerin merkezinde olan bir amaç haline geldi.