Unilever kadın sterotipini değiştiriyor…
Unilever Türkiye CEO’su Mehmet Altınok geçtiğimiz günlerde aralarında Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu’nun da bulunduğu bir gurup ekonomi gazetecisiyle buluştu. Altınok, keyifli bir sohbet eşliğinde gerçekleşen yuvarlak masa toplantısında özellikle Unilever Türkiye’nin sosyal sorumluluk çalışmalarına vurgu yaptı. Unilever’in Türkiye’de bulunan 29 markasından 13’ünün çok kuvvetli bir sosyal amacı olduğunu söyleyen Altınok şirket bünyesinde ve özellikle yönetim kurulundaki kadın sayısını artırmak için ciddi bir çalışma içinde olduklarını dile getirdi…
İşte Unilever Türkiye CEO’su Mehmet Altınok’un o çarpıcı açıklamalarından satır başları:
-Beş yıl önce 10 yıllık bir plan çerçevesinde sürdürülebilirlikle ilgili farkındalık yaratmaya odaklandık. Çevreye etkimizi azaltırken topluma katkımızı arttıracak bir iş planı üzerinde çalışmaya başladık. Çalışmalarımızı Kadın, Çevre ve Tarım üzerine yoğunlaştırdık.
-Globalde yılda 3 milyar dolarlık bir reklam bütçemiz var ve kadının rolünü yeniye göre tanımlamak gerektiğini düşünüyoruz. Yapılan bir araştırmada kadın artık kalıplar içine sıkıştırılmak istemediğini dillendiriyor. Kadını şu anda gösterildiği gibi ev işi yapan sterotipten çıkarıp olması gerektiği biçimde yansıtmak gerekliliğini küresel bir yaklaşım olarak benimsedik.
-Kadının rolünü bu haliyle bırakırsak cinsiyet eşitliği belki 100 yıl sonra gerçekleşecek. Risk almak ve proaktif davranmak gerekiyordu. Global CEO’muz Paul Polman bu konuda risk almaya hazır.
Türkiye tek elli boksör gibi
-Çalışanlarımızın yüzde 50 kadarı kadınlardan oluşuyor. İşe yeni aldıklarımızın yüzde 60’ı kadın ki yavaş yavaş yüksek mevkilere geliyorlar. Şuanda yönetim kurulumuzun yüzde 45’i kadın ama bu rakamı da yüzde 50’ye çıkaracağız. Aslında özellikle kota koymaya da gerek yok. Zaten kadınlar yaptıkları işlerde çok başarılı olup yüksek yerlere geliyor.
-Türkiye’nin istikbali için çözmesi gereken en önemli konulardan biri kadın. Şuanda kadınlar tam olarak iş hayatında olmadığı için Türkiye tek elli boksör gibi…
Herkesin gözü İran’da…
-İran yabancı markalara karşı çok aç bir pazar ve biz de İran pazarında yasal olarak bulunan tek markayız. İran’da zaten bir fabrikamız vardı şimdi bir de yılsonunda faaliyete geçecek bir deterjan fabrikası kuruyoruz.
-Çok nadir bir şey yaparak İran’da bir ofis binası satın aldık. İran potansiyeli çok yüksek bir ülke. Eğer yer her şey yolunda giderse Türkiye gibi büyük bir pazara dönüşür. Herkeste bunun farkında. Az sayıdaki oteller şuanda İran’da iş yapmak isteyen Avrupalı girişimcilerle dolu.
Gebze’den Konya’ya büyük göç…
-Gebze’deki fabrikamızı Konya’ya taşıyoruz ki tüm tedarikçilerimizle birlikte gideceğiz oraya. 300 milyon Euro’luk bir yatırım söz konusu. Bunun 200 milyon Euro’su bize ait. Bu, şirket tarihinin en büyük fabrika yatırımı.
-İşçilerimiz Konya’ya gitmez sanmıştık ama öyle olmadı. 300-350 kadarlık bir işçi kadromuz gelip Konya’da çalışacak. Hatta bir kooperatif kurdular Konya’da. Bizde onlara yardım ettik. Konya’dan emlakçısından sağlıkçısına kadar birçok isim getirdik ve işçilerimizle konuşturduk.
-Konya açısından bu çok büyük bir yatırım. O sebeple hastaneden okula kadar tüm sorunları çözecek bir oluşma gittik. Tüm aileler Konya’dan gelen isimlerle teker teker konuşma şansı buldu.
-Konya’yı tercih etmem sebebimiz ise Türkiye’nin tam ortasında yer alması ve lojistik açıdan çok ciddi avantaj sağlaması. Ham madde tedariki açısından, büyüyecek arazi olması açısından da avantajlı bir yer Konya. Öte yandan biz Türkiye’nin doğusunda da hızla büyüyoruz. Bu kararı alırken birazda geleceği düşündük…
Türkiye’nin en büyük reklemvereniyiz…
-Toplamda 29 markamızdan 13’ünn çok kuvvetli bir sosyal amacı var. Çevre konusunda gereken bütçeleri oluşturduk ve fabrikalarımızın atık oranını sıfıra indirdik. -Eğer bu anlamda kararıysanız ve bütçesiniz de varsa çözülmeyecek hiçbir şey yok.
-Her markamızın pazar payını hesaplayıp iletişim açısından erişim yüzdesini de ona uygun bir noktaya taşıyoruz. Reklam bütçeleri buna göre belirleniyor. Tüm telekomünikasyoncuları toplasanız bile bizim kadar reklam vermiyorlar.
-Biz Türkiye’nin en büyük reklamvereniyiz… Bugüne kadar reklam bütçemiz hiç azalmadı. Her sene reklam bütçelerimiz daha da yükseldi.
Çok ayıp ediyorlar…
-Dondurma sektöründe her geçen yıl Ekim-Kasım satışlarımız artıyor. Kasım-Aralık’ta da ev tüketimi artıyor. Dünyanın her yerinde dondurma sektöründe sezonsallık var.
-Yılda 160 milyon litre dondurma satıyoruz. Çok büyük bir lojistik operasyonu da var bu işin. 250 bin kabine her gün dondurma götürüyoruz.
-Birkaç liralık dondurmamızı bazı otellerin 19 liraya sattığını duyuyoruz. Çok ayıp ediyorlar…