Türkiye’nin “güzellik” sancıları!
Güzellik kavramı pek çokları için farklı tanımlara sahip… Kimine göre akılları başından alan bir şaşaa, kimine göre ise yalın bir ifade biçimi… Elbette dönemin siyasi, sosyal ve ekonomik koşulları da güzellik kavramını dönüştürüyor ve her dönem kendi güzellik anlayışını yaratıyor… Peki, Türk halkı çağın güzellik anlayışını nasıl tanımlıyor? Güzellik tabularıyla arası nasıl? Güzelleşmek için neler yapıyor, bu uğurda bıçak altına yatmaya nasıl bakıyor? Daha da önemlisi hangi markaların güzelliğine güzellik kattığını düşünüyor? Marketing Türkiye adına Xsights’ın gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Güzelleri” araştırması bu sorulara yanıt verirken ülkenin estetik ve güzellik yaklaşımını da çarpıcı içgörülerle ortaya koyuyor…
Giorgio Armani’nin dediği gibi; zarafet göze batmak değil, akılda kalmaktır… Zira Marketing Türkiye adına Xsights’ın gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Güzelleri” araştırmasına göre yüzde 69,1’lik bir kitle güzelliği zarafet olarak tanımlıyor. Tabii erkekler “biraz gösteriş ve şaşaa da fena olmaz” diyor. Kendini yakışıklı hissetme oranıyla özgüveni daha yüksek görünen erkeklerin ilginç bir handikapta olduğuna dikkat çekiyor veriler… Zira görünüşleriyle ilgili yapılan eleştirilere karşı daha kırılganlar ve iyi görünmek konusunda daha büyük bir stres yaşıyorlar. Diğer bir çelişki ise standart güzellik algılarını yaralayıcı bulan katılımcıların “herkesin güzel dediği güzeldir” demesi. Gelin bu çarpıcı araştırmanın çıktılarına daha yakından bakalım…
Kadınlar zarafet, erkekler gösterişten yana
Güzellik en çok zarafetle tanımlanıyor (yüzde 69,1)… Çoklu yanıt verilebilen soruda katılımcıların yarısından fazlası güzelliği duruluk/sadelik (yüzde 58,5) ile ilişkilendirirken gösteriş/şaşaa da yakın bir oranla (yüzde 56,5) öne çıkıyor. Güzelliği zarafet ile ilişkilendiren kadınların oranı erkeklerden daha yüksek. Güzelliği duruluk/sadelikle ilişkilendiren kadınlar bu kavramı ikinci sıraya koyarken erkekler için ikinci sırada gösteriş/şaşaa geliyor. Duruluk/sadelik erkeklerin listesinde ancak üçüncü sırada yer buluyor. AB ve C1 SES grubundaki katılımcılar için güzellik daha çok zarafetle; C2 SES grubundakiler için duruluk/sadelikle, DE SES grubundakiler içinse gösteriş/şaşaayla özdeşleşiyor.
Erkekler daha fazla güzellik kaygısı yaşıyor
Güzel/yakışıklı hissetme kaygısı yaşayan (yüzde 37) ve yaşamayan (yüzde 37,8) kitlenin oranı neredeyse eşit. Bazen stres yaşadığını belirtenlerin oranı ise yüzde 29,6 olarak yansıyor verilere. Kendini güzel/yakışıklı hissedenlerin aslında daha fazla stres yaşaması dikkat çekici bir veri. Bu baskının erkeklerde kadınlara oranla daha yüksek olduğu da görülüyor. Genel olarak yaş düştükçe söz konusu kaygı da azalıyor. Benzer şekilde eğitim seviyesi ve paralelinde sosyo-ekonomik seviye arttıkça kaygı azalıyor.
Erkekler aynaları çatlatıyor
Her 10 kişiden 4’ü kendini güzel veya yakışıklı hissediyor. Kendini güzel/yakışıklı hissettiğini belirtenlerin oranı yüzde 30,2 iken bu konuda kararsız kalanların oranı da yüzde 30,6 olarak kayıtlara yansıyor. Erkeklerin bu konudaki özgüveninin daha yüksek olması dikkat çeken veriler arasında. Benzer şekilde AB SES grubundaki, üniversite ve üzeri eğitim seviyesine sahip, 35-44 yaş aralığındaki katılımcılar da kendini daha güzel/yakışıklı buluyor. Eğitim ve SES düzeyi arttıkça kişilerin kendine olan özgüveninin arttığı göze çarpıyor.
Aynada gördüğün mü, kulaklarının duyduğu mu?
Araştırmaya göre başkalarının dış görünüşü hakkında yaptığı yorumlar kişilerin kendini güzel ya da yakışıklı hissetmesi üzerinde etkili. Kendisini güzel/yakışıklı hissetmeyenlerin yüzde 28,6’sı başkası tarafından güzelliği veya yakışıklılığı hakkında yorum yapıldığında bunun kendisini etkilediğini söylüyor. Erkekler kadınlara oranla dış görünüşlerine yapılan yorumlardan daha çabuk etkileniyor. Ortaokul mezunu ve altı kişilerde ve DE SES grubunda da benzer bir çabuk etkilenme durumu görülüyor.
Kadınlar bakıma, erkekler spora
Güzel/yakışıklı hissetme duygusunun güçlendiği anlar incelendiğinde katılımcıların yüzde 56,7’sinin cilt/saç gibi bakımlardan sonra kendisini daha güzel/ yakışıklı hissettiği tespit ediliyor. Ayrıca özel bir etkinlik öncesinde ve spor yaptıktan sonra da bu duyguları artıyor. Dikkat çeken bir fark ise kadınların daha çok cilt/saç bakımı sonrası kendini güzel hissederken erkeklerin spor yaptıktan sonra kendilerini daha yakışıklı hissetmesi.
Herkes güzel diyorsa güzeldir
Toplumsal kabulün en etkili olduğu alanlardan biri olmalı güzellik. Zira güzel bulunan şeylerin ortak özelliklerine bakıldığında herkes tarafından beğenilmesi önemli bir ölçüt olarak karşımıza çıkıyor. Bunu estetik olması ve renk uyumu kriterleri izliyor. Doğal olması ise yüzde 17,7 ile liste sonunda yer buluyor kendisine…
Makyaj kadınlarda da erkeklerde de en önemli güzellik rutini
Katılımcıların günlük güzellik ve bakım rutinleri incelendiğinde makyajın önemli bir yer kapladığı görülüyor. Bunu sırasıyla estetik operasyonlar, vücut bakımları ve alışveriş takip ediyor. Cinsiyet kırılımına bakıldığında makyaj ve estetik operasyonların erkekler üzerindeki etkisinin kadınlara yakın olduğu sonucu dikkat çekiyor.
Yıllar kadınlara daha çok yarıyor
Yaşlandıkça kendini güzel hissedenlerin oranı yüzde 35,1, bu konuda herhangi bir fikri olmayanların oranı ise yüzde 32,2 olarak kayıtlara geçiyor. Fikir sahibi olmayanların büyük çoğunluğunun 18-24 ve 35-44 yaş aralığında oldukları dikkat çekiyor. Cinsiyet kırılımına bakıldığında kadınların yüzde 41’i yaşlandıkça kendilerini daha güzel hissederken erkeklerde bu oran yüzde 29,1’de kalıyor.
Standart bir güzellik algısı var
Katılımcıların yüzde 33,1’i günümüzde standart bir güzellik/ yakışıklılık algısı olduğunu düşünüyor. Bu konuda herhangi bir fikri olmayanların oranı da hayli yüksek. Kadınlar erkeklere oranla daha baskın bir şekilde bu algıyı hissediyor. DE SES grubundaki kişilerde de bu algı daha yüksek.
Standartlar kimseye iyi gelmiyor
Her 10 kişiden 4’ü standart bir güzellik/yakışıklılık algısından dolayı kendisini baskı altında hissettiğini, 3’ü her zaman güzel/bakımlı olmak zorunda hissettiğini ve yine 3’ü güvensiz hissettiğini dile getiriyor. Kadınların yarısından fazlası kendisini baskı altında hissederken bu baskıyı erkeklerin yüzde 37,5’i hissediyor.
Yaş grubu özelinde bakıldığında en çok baskı hisseden grup 18-24 (yüzde 52,3) olurken onu +45 (yüzde 42), 34-44 (yüzde 37,8) ve 25-34 (yüzde 32,8) yaş grupları takip ediyor.
35-44 (yüzde 30,6) yaş grubunda güzellik standartları yüzünden güvensizlik hissi daha baskınken kendini her an güzel/bakımlı olmak zorunda hissetme noktasında 25-34 (yüzde 43,8) yaş grubu öne çıkıyor.
Estetik operasyona talep var
Yaklaşık olarak her 10 kişiden 4’ü, 5 yıl içerisinde estetik operasyona sıcak bakıyor. Bu oran kadınlarda daha yüksek. Erkekler konuya biraz daha kararsız bir yerden yaklaşıyor. İlgi çeken verilerden biri de eğitim seviyesi azaldıkça estetik yaptırmayı düşünenlerin oranının artması. Sosyo-ekonomik statü bazında ise DE grubundakilerin yüzde 46,7’sinin estetik operasyon geçirmeyi düşündüğü görülüyor.
Araştırmanın metodolojisi:
Marketing Türkiye için Xsights’ın gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Güzelleri” araştırmasına yüzde 50’si kadın, yüzde 50’si erken 18 yaş üstü 500 kişi katıldı. Sosyo-ekonomik statülerine göre bir değerlendirme yapıldığında araştırmaya katılanların yüzde 51’inin C1-C2, yüzde 36’sının D-E geriye kalan yüzde 13’ünün A-B grubunda olduğu görüldü. En yüksek katılım İstanbul’dan oldu. Katılımcıların yaş ortalaması 38 olarak tespit edildi.