P&G Türkiye’den çağrı: “Dünya bizim evimiz”
Çevresel sürdürülebilirlik konusunda sorumluluk alarak gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak misyonuyla çalışan P&G Türkiye, “Dünya Bizim Evimiz” diyerek yeni bir kampanya başlattı. Elektrik ve su tasarrufu sağlayan üstün performanslı ürünlerin kullanımıyla kaynak tüketimini azaltmaya odaklanan P&G Türkiye, ambalajlar üzerinde de çalışarak atık miktarını azaltıyor. 2030’a kadar yüzde 100 geri dönüştürülmüş ve yeniden kullanılabilir olmasını hedeflediği ürün ambalajları ile P&G Türkiye, herkesi sürdürülebilir adımlar atmaya davet ediyor.
“Büyük etkiler küçük adımlarla yaratılıyor”
P&G olarak sürdürülebilirliği bir kurum kültürü olarak ele aldıklarını ifade eden P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim Direktörü Nesli Kılıçal, “En büyük amacımız, hepimizin ortak evi olan dünyamızı koruyarak geleceğe taşımak ve insanların hayatlarını iyileştirmek. Her gün dünyada 5 milyar insanın hayatına dokunuyoruz. Türkiye’de ise her 10 evin 9’unda varız.
Tam 100 yıl önce dünyanın ilk tüketici ve pazar araştırmalarına başlayan öncü bir şirket olarak, tüketicilerimizin içgörülerini anlamaya odaklanıyor ve bu doğrultuda yenilikçi ürünler geliştiriyoruz. Her yıl 20.000’den fazla araştırma yapıyor, 100’e yakın ülkeden 5 milyondan fazla tüketiciyle görüşüyoruz. Bu araştırmalardan çıkan önemli başlıklar var.
Tüketiciler bugün artık markalardan şirket yapılarıyla, ürünleriyle sürdürülebilir olmasını bekliyor. Sunduğumuz değerin sürdürülebilir ve erişilebilir olması gerekiyor. Ürünlerimiz, performansıyla ‘verdiğim paraya değiyor’ dedirtmeli. P&G olarak biz, bu araştırmalar ışığında sürdürülebilir ürünler geliştirirken, tüketici alışkanlıklarını da sürdürülebilirlik odağında değiştirmeye çalışıyoruz” dedi.
Hep birlikte atılacak ufak adımlarla önemli bir etki yaratılabileceğine inandıklarını ve bu inançla “Dünya Bizim Evimiz” ile bu etkiyi büyütecek bir kampanyaya imza attıklarını açıklayan Nesli Kılıçal, “P&G olarak ‘Dünya Bizim Evimiz’ diyerek çıktığımız sürdürülebilirlik yolculuğunda markalarımızın enerji, su ve atık alanında sağladığı çevresel faydaları ve bunun getirdiği tasarrufu vurguluyoruz. Elektrik ve suyun en fazla kullanıldığı alanlar mutfak ve banyolar. Gerçekleştirdiğimiz yaşam döngüsü analizleri bulaşık ve çamaşır yıkarken ortaya çıkan karbon ayak izinde en büyük payın üretim süreci, nakliye gibi aşamalardan değil suyun ısıtılmasından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Isıtma süreçleri, elde yıkama işlemlerinden meydana gelen karbon ayak izinin yüzde 93’ünü, bulaşık makinesi kullanımına bağlı karbon ayak izinin ise yüzde 72’sini oluşturuyor.
Çamaşır yıkamadaki ayak izinin yüzde 60’ı da yine kullanım alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Soğuk suda bile etkili üstün performanslı ürünlerimiz ile kaynaklarımızı korurken aile bütçesinden tasarruf yapılmasına da katkıda bulunuyoruz. Bulaşık deterjanı markamız Fairy’nin elde bulaşık yıkama deterjanı ile aynı miktardan en çok satan bidon deterjana kıyasla soğuk suda bile 3 kata kadar daha fazla bulaşık yıkayarak, ciddi bir tasarruf sağlıyoruz. Ön yıkama yapmaya gerek bırakmayan bulaşık makinesi deterjanımız ise kısa programa geçilmesiyle bir pakette 165 TL’ye varan elektrik tasarrufu sağlıyor. Çamaşır yıkama sürecinde de aynı şekilde kaynaklar çok fazla tüketiliyor. Ariel ile soğuk suda yıkama yapılarak yılda 580 TL’ye varan elektrik tasarrufu sağlanıyor. Alo ile yine düşük sıcaklıklarda yapılan yıkama ile 1 pakette 117 TL’ye varan elektrik tasarrufu elde ediliyor” bilgisini verdi.