Nesta Dijital Sanat ve Medya Direktörü Tim Plyming, Marketing Türkiye’ye verdiği röportajda, dijitalleşme sürecinin dünyadaki ilerleyişiyle ilgili önemli detayları paylaştı. Ayrıca Dijitalleşme konusunda izlenmesi gereken yol haritasında nelerle karşılaşılabileceği, nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği ve video içeriklerin gelecekte hayatımızdaki yeriyle ilgili önemli bilgiler verdi.
Haber: Duygu Omay [email protected]
“Kültür ve Sanat için Dijital Ar-Ge Konferansı” katılımcılarının dikkatini hangi önemli temalara çektiniz?
Nesta olarak, kültür-sanat kurumları için önemli bir fırsatın ortaya çıktığını düşünüyoruz. Dijital teknolojiler sayesinde, kültür-sanat kurumlarının daha geniş kitlelere ulaşabildiklerini, bu kitlelerle ilişki kurmanın yeni yollarını bulabildiklerini ve ticari gelirlerini arttırabildiklerini görüyoruz. Bu fırsatlara imkân verebilmek için yeni ortaklık türlerine ihtiyaç duyulduğu düşüncesindeyiz. Bu nedenle kültür-sanat ile teknoloji sektörleri arasında ortaklıklar kurulmalı.
British Council ile birlikte organize ettiğimiz Kültür ve Sanat için Dijital Ar-Ge konferansında katılımcıların dikkatini çekmek istediğimiz bir diğer ana tema da “veri” teması. Nesta olarak, doğru veri kullanımıyla mevcut kitleleri daha iyi anlamak ve yeni kitlelere ulaşmak açısından büyük bir fırsatın söz konusu olduğuna inanıyoruz. Pek çok kültür-sanat kurumunun kitlelerle ilgili birçok veriye sahip olmasına rağmen bu verileri en etkin şekilde kullanmadığını gözlemliyoruz.
Dikkat çekmek istediğimiz son tema ise, yeni bir işe başlarken titiz bir “araştırma ve geliştirme” yaklaşımı uygulamanın sağlayacağı değerdir. Nesta olarak pek çok fikri denemenin ve bazı fikirlerin işe yaramayacağına hazırlıklı olmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bizce “başarısızlığa” açık olmak, başarılı yeni projeler geliştirmenin önemli bir parçası.
“Dijitalleşme” ile yeni tanışan şirketler için nasıl bir strateji önerirsiniz?
Konferansta, dijital ürün ve hizmet geliştirme alanında yeni olan katılımcıları küçük adımlarla başlamaya teşvik ettik. Sosyal medya ve yayıncılık platformlarını kullanarak dijital içerik ve hizmetleri düşük maliyetle geliştirmek artık mümkün; personelin yoğun teknik bilgiye sahip olmasına da gerek kalmıyor. Bu platformları tecrübe etmeye başlayan kültür-sanat kurumları, kitlelerle ilişki kurmanın yeni yolları hakkındaki fırsatları öğrenmeye başlayabilir.
iWonder platformundaki projeler hakkında daha detaylı bilgi verebilir misiniz? Ne tür gelecek projelerine ilham veriyorlar? Buradan nasıl dersler çıkardınız?
iWonder projesi, BBC’de çalışırken yer aldığım bir projeydi. BBC iWonder, genç kitleleri hedef alan bir yayıncılık platformu ve özellikle mobil cihazlarda kullanılmak üzere tasarlandı. Bu platform, televizyon ve radyo prodüksiyon ekiplerinin dijital öncelikli kitleler için içerik üretmelerine olanak tanıyor; metin, grafik, ses ve videoyu birleştirerek “interaktif belgeseller” oluşturuyor ve kitlelerin ilgilendikleri içeriğin seviyesine karar vermelerini sağlıyor.
Bu projenin en önemli çıktısı bana göre kitlelerin kısa metin, video ve ses bölümleri olan içerikleri daha çok tercih ettiklerini öğrenmemiz oldu.
Dijital yayıncılık sektöründeki gençler için önerileriniz nelerdir? Nereden başlamalı ve nasıl ilerlemeliler?
Artık bir yerde çalışmıyor olsanız da içerik üretmeye başlamak çok daha kolay. Gençlere ilgi duydukları içerikleri üreterek başlamalarını öneririm (bu tutku duydukları bir alan, bir hobi veya uzmanlık gerektiren bir alan olabilir). İçerik video, ses, fotoğraf veya blog şeklinde üretilebiliyor. Bu da gençlerin muhtemel işverenlere gösterebilecekleri bir içerik portföyü oluşturmalarına imkan tanıyor.
Videonun dijital mecrada yükselişini göz önüne alarak ve projelerinizde nasıl bir yol izlediğinize de değinerek kısa vadeli beklentilerinizi paylaşabilir misiniz?
Kültür-sanat kurumlarının, “içerik şirketleri” haline gelebilmeleri için büyük bir fırsatın var olduğunu düşünüyorum. Bu, eskiden yalnızca geleneksel yayıncılar için mümkündü. Dijital platformlar sayesinde, pek çok yeni şirket, içerik şirketi haline gelebiliyor. Talebe dayalı dijital video hizmetleri, kültür-sanat kuruluşlarının kitlelerle doğrudan buluşabilmesi için yeni bir yol sunuyor. Bunu Birleşik Krallık’ta, tiyatro, opera, dans şirketleri ve müzelerden alınan içeriklerin sinemalarda canlı olarak yayınlandığı etkinliklerin çok popüler olmasıyla gördük.
Dijitalleşme yaratıcılık kavramını nasıl değiştirdi? Mevcut ortam yaratıcılık ve dijitalleşmenin özelliklerini nasıl şekillendiriyor?
Mevcut ortamın en önemli özelliği, kültür-sanat kurumlarının, artık dünyanın farklı yerlerindeki kitlelerle doğrudan buluşmak için muhteşem yollar bulabiliyor olmalarıdır. Bu da, kültür-sanat kuruluşlarının, kendi temel amaçlarına, fiziksel binaların ve deneyimlerin ötesine geçen, yeni yollarla hizmet etmek zorunda oldukları anlamına geliyor.