Kurumsallaşmada derin sulara yolculuk: Halka arz ve organizasyon yapısına etkisi
Halka arz bu aralar ülkemizde bir hayli revaçta. Kimi şirketler bunu finansmana uygun koşullarda erişebilmek adına hızla tamamlanması gereken bir prosedür, şirkete yapılması gereken bir makyaj olarak görüyor. Bu şirketlerde ana odak yasalar ve regülasyonların isterlerini karşılayabilmek haline geliyor. Kimileri ise konuya daha stratejik ve bütünsel bakarak; kurumsallaşma ve daha iyi yönetilen bir şirkete dönüşme yolunda bir fırsat olarak yaklaşıyor.
İlk grup için halka arz, süreç tamamlandığında bitiyor. İkinci grup için ise süreç tamamlandığında aslında her şey yeni başlıyor. Konuya uzun vadeli bir vizyonla eğilen şirketler, halka arz için olan hazırlık sürecini oldukça fazla önemsiyor. Çünkü doğru bir planlama ile, iyi bir hazırlık süreci sonrası ve sağlam oluşturulmuş bir temel üzerine inşa edilmiş bir halka arzın şirkete büyük faydaları var.
İlk adım olan hazırlık evresi, kurumların dışarıdan farklı alanlarda profesyonel destekler aldıkları bir dönem. Bununla birlikte başarı elde etmede işin püf noktalarından bir tanesi, bu dönemi daha iyi değerlendirebilmek adına şirketin kendi ekibine de paralelde yatırım yapmaya başlaması. Yani organizasyonumuzu dönüştürmek, yeni yetkinlikler kazanmak, kadromuzu güçlendirmek için gerekli adımları atmak için gecikmemeliyiz.
Tabii ki bu tarz dönüşümleri yapmak her zaman düşündüğümüz kadar kolay olmuyor. Ne de olsa şirketlerin birçoğunun büyüme hikayelerine baktığımızda satış, üretim ve tedarik zinciri başı çekiyor ve bu hikayeyi mümkün kılan ve tamamlayan destek fonksiyonları sahne arkasında kalıyor. Oysa ki kurumsal başarı hikayelerinin sürdürülebilir olması, bu kasların güçlenmesi ile mümkün.
Peki halka arz sürecini başarı ile yürütmek ve sonrasında bu başarıyı sürdürülebilir kılmak için neler yapmalıyız?
Kurum içerisindeki iletişim yetkinliğinin çoklu paydaş ekseninde evirilmesi, pazarlama nosyonunun kabuk değiştirmesi, yatırımcılar ile olan ilişki ve etkileşimin nasıl yönetileceğinin belirlenmesi, finansal-hukuksal-dijital okuryazarlığın artması, stratejik bakışın yaygınlaşması, veri yönetimi, raporlama ve analiz kaslarının güçlenmesi, çalışan deneyiminin iyileşmesi, yönetişim mekanizmalarının en iyi şekilde çalışması, risklerin-krizlerin-acil durumların yönetiminde gelişim sağlanması, denetim kültürü ve kalite bilincinin yerleşmesi başta olmak üzere atılacak çok fazla adım var. BIST, SPK, MKK ve Türkiye Yatırımcı İlişkileri Derneği gibi kuruluşlar, şirketlerimizi doğru yönlendirebilmek ve desteklemek amacıyla bu alanda yıllardır değerli çalışmalar yapıyorlar.
Tüm bunlar içerisinde özellikle pazarlamaya ve kurumsal iletişime ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Halka arz olmuş şirketlerde daha fazla bilginin, çok daha geniş bir kümeye, daha sık, daha şeffaf şekilde akacağı; iletişimin çok yönlü bir çehreye bürüneceği bir evre başlıyor. Dolayısıyla iç iletişimde İnsan Kaynakları, dış iletişimde ise Yatırımcı İlişkileri departmanı ile yüksek bir sinerji halinde çalışılması büyük önem kazanıyor. Daha güçlü bir “Kurumsal Kimlik”, daha iddialı bir “İşveren Markası”, daha saygın bir “Kurumsal Sosyal Sorumluluk”, daha etkin bir “Sosyal Medya”, daha proaktif bir “Kriz Yönetimi”, daha sağlam bir “Dijital Altyapı” kaçınılmaz hale geliyor.
Gerçekten yapılması gereken çok şey var… Neyse ki bu kapsamlı organizasyonel dönüşümün pratik şifrelerini bulabileceğiniz bir çalışma bundan böyle elinizin altında olacak: “KURUMSALLAŞMADA DAHA DERİN SULARA YOLCULUK: HALKA ARZ VE ORGANİZASYON YAPISINA ETKİSİ”. Çalışmanın, bu sürece yeni başlayacak olanlar için planlamada, belirli bir yol almış olanlar için ise eksiklerini tamamlamada faydalı olmasını temenni ediyoruz.
“Kurumsallaşmada daha derin sulara yolculuk: Halka arz ve organizasyon yapısına etkisi” çalışmasının tüm detaylarını incelemek için TIKLAYIN!