Emeklilik mi? Hayır, daha yeni başlıyoruz!
İnsan ömrü 80’lere dayanmış ama biz 48’imizde emekli oluyoruz. Hadi gelin, 45’ten sonra neler yapabileceğimize birlikte bakalım. Deneyimlerimizi, tecrübelerimizi hasat edelim, üçüncü çeyreği nasıl geçireceğimizi planlayalım.
Şimdi, bak 2020’de yaşlı nüfus yüzde 10’du, ama 2040’ta bu oran yüzde 16’ya çıkacak. Yani dünya giderek yaşlanıyor. Türkiye’de de durum farklı değil. İnsan ömrü 80’lere çıkmış durumda. Gelişmiş ülkelerde emeklilik yaşı 65 civarındayken, bizde EYT ile 48 yaşında emeklilik mümkün oldu. 2023 yılı itibariyle EYT’den emekli olan 2 milyon kişinin yaş ortalaması 48,1. Yani düşünsene, emekli olduktan sonra önümüzde bir 25-30 yıl daha var! Şimdi, 50 yaşından sonra ne yapacağız? Evde oturup bekleyecek miyiz? Hiç sanmıyorum!
Bir de şöyle bir durum var; özellikle beyaz yakalılar, 50’li yaşlarına geldiklerinde şirketler tarafından emekliliğe adeta itiliyor. Bazen açık açık yapılıyor bu, bazen de ince ince dokunduruluyor. Peki biz bu yaşta ne yapacağız? Bence evde oturmanın hiç sırası değil. Bu kadar birikimimiz var, bunu faydalı bir şeye dönüştürmek, hayatın içinde kalmak lazım. Hem birey olarak hem de toplumun bir parçası olarak buna ihtiyacımız var.
Gelin şimdi şu istatistikleri bir kenara bırakalım, biraz bugüne bakalım. 45 yaş ve üzeri kurumsal çalışanlar bu durumu nasıl yaşıyor? Önlerinde ortalama bir 30 yıl daha var, bu dönemde ne yapmayı planlıyorlar? Hayalleri ne, hedefleri ne? Biz de bunu çok merak ettik ve bu sorulara cevap bulmak için Mart 2024’te Genwise olarak bir araştırma başlattık. Asude Aydagül ve Mud On Shoes Research ile birlikte yürüttüğümüz bu araştırmada, 20 derinlemesine görüşme yaptık. Katılanların 17’si hâlâ aktif olarak kurumsal hayatın içinde, 3’ü ise artık farklı çalışma modellerine geçmiş. Hepsi de 45 yaş üstü kadın ve erkeklerden oluşuyor.
Şimdi hadi gelin, bu araştırmanın sonuçlarına beraber bakalım, yorumlayalım. Biz de aynı tuzaklara düşmeyelim.
Mesela, ilk 10 yıl nasıldı kurumsalda? Araştırma sonuçlarına göre, çoğumuz ilk on yılda kişisel hayatımızdan ciddi ödün vermişiz, tamamen kurumun hedeflerine odaklanmışız. Bunu ben de çok iyi biliyorum; öyle zamanlar oldu ki, neredeyse yatağı alıp işe getirecektim, o kadar yoğundum! O dönemlerde kurum adeta bir ebeveyn gibi oluyor; çalışanlar da “Kurum beni sevsin, beğensin, performansımdan memnun olsun” diye uğraşıp duruyor. Gece yarılarına kadar çalışıyorsun, KPI’lar, terfiler derken kendini kaybediyorsun. Ama sonra bir farkındalık geliyor: “Ya, iş hayatımın tamamı olamaz.” Daha anlamlı bir şeyler arıyorsun.
Sonra ikinci on yıl geliyor: O farkındalık dönemi. Bu sefer iş, bir amaç değil bir araç oluyor. “Zamanımı satıyorum, karşılığında paramı alıyorum” diyorsun, ama bir yandan da iş hayatının tekdüzeliği, monotonluğu seni tatmin etmemeye başlıyor. Kendine sürekli sorular soruyorsun: “Ben ne yapıyorum? Nereye gidiyorum?” Bu sorular, insanı biraz sıkışmış hissettiren sorular aslında, ama cevaplarını buldukça da netleşiyorsun.
Sonuçta hem ilk 10 yılda, hem de ikinci 10 yılda tam anlamıyla kendin olamadığını fark ediyorsun. Birinci dönemde aşırı verici olmuşsun, ikinci dönemde enerjini doğru kullanamamışsın. İşte tam da burada, 45 yaş ve üzeri kişiler yeni bir varoluş biçimi arıyorlar. Emekliliği pek düşünmüyorlar, çünkü hâlâ enerjileri var, hâlâ yapacakları çok şey var.
Emeklilik mi? Ne emekliliği! Esas şimdi hayatın tadını çıkarma vakti.
Bak, biyolojik yaşa değil, kurumsal yaşa bak! 45 yaş üstü çalışanlar kurumsal anlamda aslında 20’li yaşlarında. Hem enerjikler, hem de birikimli. Görüşmecilerimiz de aynen böyle hissediyor. Biyolojik olarak 45 yaşında olabilirler ama kurumsal anlamda gençler. Tecrübeleri, olgunlukları, maddi güçleri var. Kendilerini yeni başlangıçlar için hazır ve enerjik hissediyorlar. Yani diyorlar ki: “Emeklilik mi? Hayır, daha yeni başlıyoruz!”
Araştırmada insanlara, 45 sonrası hayatlarını nasıl tanımladıklarını sorduk. Bu dönemde, elde ettikleri ve vazgeçtikleri şeyleri bir dengeye oturtma ihtiyacı hissettiklerini gördük. Hem duygu hem de rasyonaliteyi, iş ve özel hayatı dengelemeyi hedefliyorlar. Bildiklerini kullanırken yeni şeyler öğrenmeye devam etmek istiyorlar. Yani tam bir “hasat” dönemi.
Biz buna “hasat kariyeri” diyoruz. Hasat, her şeyin tam zamanında ve doğru şekilde bir araya gelmesini gerektiren bir denge işi. Olgunluk, sürdürülebilirlik, dayanışma ve bereket bunun temel unsurları. Zamanlama çok önemli. Ne çok erken ne de çok geç hasat yapmalısın; aksi halde verim düşer. İşte bu yüzden, biz Genwise’da iyi bir hasat yapmak için çalışıyoruz.
Davetimiz de şu: Gelin, birlikte hasadımızı yapalım!