Marketing 6.0: Sürükleyici Pazarlama
“Modern Pazarlamanın Babası” olarak bilinen Philip Kotler’in sektörün fotoğrafını çektiği “Marketing X.0” serisi 2010’dan bu yana sektör profesyonelleri için bir başucu kaynağı… Dünyanın ve pazarlama evreninin gittiği yöne ışık tutan serinin son bölümü ise Marketing 6.0! “Sürükleyici Pazarlama”yı odağına alan bu kitap kuşkusuz satır aralarında bugünden yarına önemli içgörüler sunuyor. Peki, “Sürükleyici Pazarlama” ne anlama geliyor? Bu yeni yaklaşım pazarlamacılar için neden önemli?
Eskinin yeniyi yıkmadığı, aksine birbirine eklemlenerek kümülatif bir strateji bütünü olduğunu iyi anlamak gerekiyor “Marketing X.0” serisini okurken. Yolculuğun “0” noktası yarının varış noktası kadar önemli…
Evet, Marketing 1.0 ürün ile başlıyordu. Kim iyi olmayan bir ürünle yarını inşa edebilir ki? Ardından 2.0 ile tüketici, akabinde 3.0 ile de anlam geliyor! Ürün-tüketici ve değerler güçlü bağlarla iç içeyken dünya dönüşüyor ve 4.0 ile gelenekselden dijitale doğru bir yolculuk başlıyor. Tüm bu seriye çokgen modeliyle yaklaşmak yerinde olacaktır, zira Marketing 5.0 yine kendinden önceki tüm adımları barındırıyor ve beşgene yapay zeka devrimi ekleniyor.
Özenle inşa edilmesi gereken altıgen
Bugünün dünyasında ise tüketiciler artık o iyi ürünün kendisine topluma fayda yaratarak ulaştığını gördüğünde, üstelik buna pürüzsüz bir deneyimle ulaştığında, bu deneyimi ve değerleri yaratırken de bir aidiyet hissi uyandırabilen markalarla güçlü bir bağ kuruyor. Ancak bir de dünya genelinde dört milyardan fazla insanı temsil eden Z ve Alfa kuşakları var… Bu fijital kuşağın kendinden önceki tüketici gruplarından daha az beklentisi olmadığı gibi sürükleyici bir pazarlama talebi olduğunu söylüyor bize Marketing 6.0.
Böylece pazarlama evreninin artık her bir köşesini özenle inşa etmesi gerektiği bir altıgen doğuyor! Elbette bu defa odağımızda Marketing 6.0 yani “Sürükleyici Pazarlama” var ancak bu güçlü stratejinin önceki adımlarını kavramadan “Sürükleyici Pazarlama”yı içselleştirmek pek de mümkün değil. O sebeple gelin önce Philip Kotler’in yaklaşımları üzerinden pazarlamanın evrelerine bir göz atalım ardından da “Sürükleyici Pazarlama”nın derinliklerine inelim…
Marketing 3.0: Pazarlamada “Anlam”ın doğuşu
Pazarlama 1.0’ın odağında “ürün”, 2.0’ın merkezinde ise “tüketici” yer alıyordu. Philip Kotler ve arkadaşları “Marketing X.0” serisinin ilk kitabı “Marketing 3.0”da ise artık yeni bir çağ başladığını duyurdu ve insan ruhuna hizmet eden pazarlamayı merkeze aldılar. Bu bir diğer deyimle artık pazarlamanın geleceğinde “anlam” da var demekti. Marketing 3.0, insanı, maddi, duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarıyla bir bütün olarak ele almak ve “anlam” ile insanlığın en yüce değerlerini tatmin edebilmek demekti. Şirketlerin köklü değerlere sahip olması, bu değerlerin müşterilerin değerleriyle çelişmemesi, kaliteli ürün ve hizmetleri etikle, çevre ve işçi haklarına saygı göstererek birleştirmesi bu dönemle birlikte tercihin ötesinde zorunluluğa dönüşüyordu.
Marketing 4.0: Gelenekselden Dijitale…
Marketing 4.0 kavramı ise 2017’de girdi literatüre. Dijitalleşme ve teknolojik gelişmelerin pazarlama üzerindeki etkilerinin ele alındığı kitapta “Nesnelerin İnterneti” kavramına da çok büyük bir yer veriliyor.
Pazarlamanın giderek daha fazla dijitalleştiğinin vurgulandığı bu dönemde tüketicilerin artık çevrim içi platformlarda daha fazla zaman geçirmeye başlamasıyla markaların da dijital stratejilere odaklanması gerektiğinin altı çiziliyor. Marketing 4.0, tüketici yolculuğunun çok aşamalı olduğunu kabul eder. Tüketim ve internet artık bilgi arayışından başlayıp, değerlendirme, satın alma ve sonrasında marka sadakatine kadar uzanan bir süreçtir.
“Veri Kullanımı” da artık pazarlamanın vazgeçemeyeceği bir tool’a dönüşmüştür ve Marketing 4.0 büyük veri analizinin pazarlama stratejilerinin şekillendirilmesinde kritik bir rol oynadığını, kişiselleştirilmiş deneyimler sunabilmek adına “olmazsa olmaz” olduğunu net bir biçimde ortaya koyar.
Özetle; Marketing 4.0, markaların dijital çağda nasıl daha etkili olabileceğini ve tüketici ihtiyaçlarını nasıl daha iyi karşılayabileceğini keşfetmelerine yardımcı olur. Bu model, değişen pazar koşullarına uyum sağlamanın ve rekabet avantajı elde etmenin yollarını sunar.
Marketing 5.0: İnsanlık için teknoloji – Yapay zeka devrimi
2021’de ilk baskısını yapan Marketing 5.0 kavramı, pazarlama dünyasında dijital teknolojilerin ve yapay zekanın daha da ön plana çıktığı bir dönemi temsil eder. Kotler, bu modelde teknolojiyle insan odaklılığı birleştirerek markaların nasıl daha etkili olabileceğini inceler.
Marketing 5.0, döneminde pazarlama profesyonellerinin artık yapay zeka ile, pazarlama süreçlerini otomatikleştirerek daha verimli hale getirir. Bu, hedef kitleye ulaşmayı ve etkileşimleri artırmayı kolaylaştırır. Örneğin, sohbet botları ve kişiselleştirilmiş öneriler, müşteri deneyimini geliştirir. Büyük veri analizi, tüketici davranışlarını anlamada önemli bir rol oynar. Kotler, markaların veri toplama ve analiz etme yöntemlerini geliştirmesi gerektiğini belirtir, böylece müşteri ihtiyaçlarına daha hızlı yanıt verebilirler.
Öte yandan çok kanallı deneyim yani omni-channel stratejileri artık markalar için kaçınılmazdır, zira tüketiciler pürüzsüz bir deneyim beklentisi içerisindedir ki tüketicilere tutarlı ve entegre bir deneyim sunmanın, marka sadakatini artıracağını keskin bir biçimde ifade eder.
Marketing 5.0, markaların dijital çağda nasıl daha insan odaklı ve etkili olabileceğini keşfederken, aynı zamanda teknolojiyi kullanarak tüketicilere daha iyi hizmet etme yollarını sunar.
Marketing 6.0: Sürükleyici Pazarlama
Philip Kotler ve ekibi son olarak yeni bir perspektif daha ekledi pazarlama evrenine. Pazarlama 6.0 ile daha önce kurgulanan 5 adıma “sürükleyicilik” de eklendi. Bu kez yeni kilometre taşının sebebi dönüşen teknoloji değil, dönüşmüş teknoloji ve yeni dünyanın içine doğmuş olan fijital kuşaklar…
Sürükleyici Pazarlama (immersive marketing), tüketicileri markaların dünyasına tamamen dahil eden, onlara unutulmaz deneyimler yaşatan bir pazarlama yaklaşımına işaret ediyor. Bu yaklaşımda, tüketiciler sadece bir ürün veya hizmet satın almazlar, aynı zamanda markanın bir parçası haline gelirler. Sürükleyici Pazarlama ile amaçlanan, tüketicilerin duygusal bağ kurduğu, markayla etkileşimde bulunduğu ve bu etkileşimi sosyal medyada paylaşarak markanın doğal bir elçisi haline gelmesini sağlamak diyebiliriz.
Sürükleyici Pazarlamanın unsurları
Deneyim Merkezli: Sadece ürün veya hizmet satmak yerine, tüketicilere unutulmaz deneyimler sunar.
Teknolojiden Yararlanma: Sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR), yapay zeka gibi teknolojilerle desteklenir.
Kişiselleştirme: Her tüketiciye özel deneyimler sunarak, onların ihtiyaç ve beklentilerini karşılar.
Duygusal Bağ: Tüketicilerin markayla duygusal bir bağ kurmasını sağlar.
Etki Alanı Genişlemesi: Fiziksel ve dijital dünyayı birleştirir, böylece tüketiciler markayla her an, her yerde etkileşimde bulunabilirler.
Nihayetinde; Sürükleyici Pazarlama, markaların daha derin ve anlamlı ilişkiler kurmasına olanak tanırken, tüketicileri de süreçte aktif katılımcılar haline getirir.
Gelin önce bu stratejiyle fark yaratabilen birkaç projeyi inceleyelim. Ardından sözü sektör uzmanlarına bırakalım…
Sürükleyici pazarlama örnekleri
L’Oréal – ModiFace
ModiFace, güzellik endüstrisinde bir devrim yaratan, artırılmış gerçeklik (AR) ve yapay zeka (AI) teknolojilerine dayalı bir platform. Çağını okumakta ve pazarlama stratejilerinde çevik olma konusunda oldukça mahir olan L’Oréal, ModiFace’i 2018 yılında satın aldı. Şirketin dijital dönüşüm yolculuğunda önemli bir kilometre taşı haline gelen bu iş birliği sayesinde L’Oréal kusursuz bir sürükleyici pazarlama stratejisi oluşturmayı başardı.
ModiFace ile L’Oréal temel olarak tüketicilere sanal bir makyaj deneyimi sunuyor. Bu sayede tüketiciler, bir ürünü satın almadan önce, o ürünün kendilerine nasıl duracağını görebiliyor. Bu deneyim, ruj renklerini denemekten saç renklerini değiştirmeye kadar birçok farklı güzellik ürününü kapsıyor. Tester’ların ortadan kalkmış olması ise hem hijyen açısından hem de sürdürülebilirlik adına çok büyük bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.
IKEA – Place
IKEA, mobilya alışverişini daha interaktif ve keyifli hale getirmek ve satın alınacak ürünlerin sanal olarak deneyimlenebilmesi için 2017’de Place uygulamasını hayata geçirdi. Artırılmış gerçeklik (AR) teknolojisinin merkezde olduğu uygulama mobilyaların boyutlarını ve oranlarını oldukça gerçekçi bir şekilde yansıtıyor.
Oldukça kullanıcı dostu olan uygulamada kullanıcılar birkaç basit adımla mobilyayı seçip, evine yerleştirebiliyor. Bu sayede, tüketiciler seçtikleri mobilyanın odalarında nasıl duracağını net bir şekilde görebiliyor. Mobilya alışverişini bir biçimiyle oyuna dönüştüren uygulama alışveriş deneyimini daha keyifli hale getiriyor.
Coca-Cola – Future Room
Bir diğer başarılı örnek bu kez bundan tam 13 yıl öncesinden geliyor. Coca-Cola’nın 125. yıl kutlamaları için kolları sıvayan reklam ajansı Antilop, markanın gelecek vizyonunu anlatabilmek için İstanbul’da bir deneyim alanı yarattı. Şirketin geleceğe yönelik vizyonunu somutlaştıran ve ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunan bu deneyim alanı artırılmış gerçeklik teknolojisiyle de desteklenerek çağı için adeta gelecekten geliyordu…
LC Waikiki – MetaStore
LC Waikiki, alışveriş deneyimini Meta evrene taşımak üzere yaptığı çalışmaları tamamlayarak 2022 Eylül’ünde Türkiye’de bir ilk olan MetaStore’un deneme sürümünü hayata geçirdi. Geleceğin alışveriş deneyimini tüketicilerle buluşturan LC Waikiki, MetaStore’da kullanıcılara Hawaii’de deniz kenarında palmiyelerin altında alışveriş yapmaktan etkileşimli alışverişe kadar pek çok olanak sağlamıştı projesiyle. O günlerde Marketing Türkiye’ye verdiği röportajında “E-ticaretin sunamadığı ama MetaStore’da mümkün olabilecek alanlardan biri olan ‘ürünü deneme’ konusu tam anlamıyla gitmek istediğimiz nokta” demişti LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Şerafettin Özer. Markanın o günlerde attığı adımın, metaverse’ün ve ona erişimi kolaylaştıran teknolojik gelişmelerin yaygınlaşmasıyla çok daha büyük bir karşılık bulacağını öngörmek mümkün.