Hadi manipüle et beni!
Sosyal medya özellikle son 5 senedir hayatımızın her alanına girmiş bir kavram. Ninelerin bile Facebook profilleri var, dedeler bile check-in yapıyor. Aşklar en şiddetli ve kısa haliyle burada yaşanıyor. Ümraniye’de otobüs durağında 45 dakikadır bekleyen gencimiz ‘Bebek’te Mohito keyfi’ diye tweet atıyor. Ayda bir deniz gören kızımız, gittiği yerde çektiği fotoğrafı instagrama koyarken kıskandırmak istediği arkadaşlarını tag’liyor. Buraya kadar okuduysanız, yukarıda kullandığım kelimelerden zaten sosyal medayanın hayatımıza ne kadar girdiğini de görmüşsünüz demektir. Facebook, Twitter, Instagram, check-in, tweet, tag…
İşte tam da buraya işaret etmek istiyorum: Sizi en çok kim manipüle edebilir? En yakın arkadaşınız, anneniz, sevgiliniz, en samimi olduğunuz komşunuz. Yani en çok vakit geçirmeyi tercih ettikleriniz. Elinizin altında, aklınızı başınızdan alan ve bu sayede sizden daha akıllı olan telefonlarınız, size her dakika hükmediyor. 5 kişi toplantı yapıyor, konuşan dahil hepsi ayna anda telefonlarına saygılarını sunuyor ve onunla ilgileniyor. Kim ne yazmış, kim nerede, hangi resmi paylaşmış. Derdimiz bu.
Cep telefonlarının modellerinden bahsetmiyorum, o ayrı bir hastalık, çaresi olmayan bir salgın. Hal böyleyken ve biz sosyal medyanın anti-sosyalleri olarak yaşarken, orada yazılan her şeye inanıyor, gördüğümüz her resme güveniyor ve manipüle ediliyoruz. Bir sanatçının yayınladığı konser listesine bakıp, ‘ooo ne kadar popüler, ne kadar iş yapıyor. Biz de bir konserine gidelim’ diyoruz, ama listedeki yerlere bakıp yüzde 90’ının 200 kişilik barlar olduğuna dikkat etmiyoruz. Tıpkı Gezi olayları zamanında yayılan ve pek çok insan için ‘umut olan’ ‘Gezi direnişi 24 saat sürerse hükümet otomatik olarak düşecek’ iletileri gibi. Sosyal medya hayatın her alanında manipüle ediyor bizi.
Hali vakti yerindelerin Instagram hesabını takip edip onlar gibi ‘Dolce Vita’ yaşamak istiyoruz. Şarkıcıların hep gülen fotoğraflarını görüp hayatlarında hiç sıkıntı olmadığını düşünüyoruz ve onlara düşman oluyoruz. Köpeğine tasma aldığı fotoğrafı paylaşan ünlüye kızıp, ‘o tasmaya vereceğin parayla hayır yap’ yorumunu hemen fotoğrafın altına yapıştırıyoruz. Bakıyoruz, görmüyoruz. Okuyoruz,anlamıyoruz. Yazıyoruz, can havliyle ve geri kalmayalım diye…
Birçoğumuz bize ait olmayan ve asla olamayacak bir dünyayı yaşamaya çalışıyoruz, bu arada yaşadığımız gerçek dünyanın az olan güzelliklerini kaçırıyoruz.
Tabii ki Einstein atom bombası yapılıp milyonlarca insan ölsün diye atomu parçalamaya çalışmadı. Çok uzatmayayım. Emin olun ki, hepimiz elimizde birer pimi çekilmiş bomba taşıyoruz. Veya ‘Hepimiz Brad Pitt’iz, Hepimiz Angelina Jolie’yiz! İşte bu kadar manipüleyiz.