Sinpaş GYO, ilkini 2009 yılında düzenlediği ve o dönem dünyanın en önemli liderleri arasında gösterilen ABD 42. Başkanı, William J.Clinton Derneği Kurucusu Bill Clinton ile Almanya 7. Başbakanı Şansölye Gerhard Schröder’in konuşmacı olarak katıldığı Sürdürülebilir Başarı için Liderlik Konferansı’nın ikincisi 24 Mayıs Perşembe günü Çırağan Palace Kempinski’de düzenlendi. Yaklaşık 600 kişinin katıldığı ve yoğun basın katılımının olduğu konferansın bu yılki özel konuğu ise bu yıl takımını şampiyonluğa taşıyan Dünyanın En İyi Teknik Direktörü unvanına sahip Jose Mourinho oldu. Yeni dünya düzeninde liderliğin farklı yönlerden ele alındığı konferansın moderatörlüğünü Acun Ilıcalı yaparken İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Sinpaş Grubu Başkanı Avni Çelik de konuşmacı olarak yer aldı.
Konferansın özel konuğu Real Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho, mesleğinin kendisine çok şey kazandırdığını belirtti. Bugüne kadar yaşadığı olayların kendisini “dengeli” olmaya yönelttiğini belirten Mourinho, son şampiyonluğu üzerine “Bu benim son şampiyonluğum değil, o yüzden de kutlama yapmam gerekmiyor” diye konuştu. Olaylar iyi gitmediğinde sonuca değil geleceğe odaklanmak gerektiğini ifade eden Mourinho, Başarısızlıktan ders almak yerine öngörülü olmak zaman kazandırır” dedi. Kendisini sosyal açıdan utangaç olarak tanımlayan Mourinho, “Kendimi en rahat hissetiğim yer evim ve futbol. Futbol benim habitatım. Beni geliştiren büyüten yer. Maç ısrasında duygulara yer yok. O an maçı yiyen bir adam olmaya çalışıyorum. Dışarıdan maçı izliyorum. Oyuncularıma performans için yardımcı olmaya çalışıyorum. Çevremde neler olduğunu maçtan sonra öğreniyorum” açıklamasında bulundu.
“Lider olmanın pek çok yolu var”
Lider olmanın pek çok yolu olduğunu söyleyen Mourinho, şunları söyledi: “Benim liderliğim en doğru liderliktir diyemem. Duruma göre liderlik seviyesine ulaşmanın çok yolu olduğunu düşünüyorum. Takımımı her zaman dinlerim ama karar benim kararım. Konuya ilişkin bilgime ve takım arkadaşlarıma güvenirim. Ancak her oyunun bir bilinmeyeni vardır. Kontrolünüz dışında gelişebilecek durumları öngörmek gerek. Bunun için de yaptığınız işi iyi bilmelisiniz. İşinede bilinmeyen ve öngörülemeyen kelimelerini sıklıkla kullandığını ifade eden Mourinho, “Her şey 90 dakikada bitiyor evet, ama rekabetin öbür yüzünde 10 ay 40 maç oynuyorsunuz. Hedefimiz en çok oyun kazanan ya da en fazla puan alan takım olmak. Ama kaybettiğiniz zaman da ağlamanın faydası yok. Ben kaybettiğim zaman iyi kaybederim. Penaltılarda kaybettiğimiz Bayern Munich maçında çok üzüldüm. Soyunma odasına dönünce Bayern Münich ekibinin soyuna odasına gittim ve onların sevinciyle mutlu oldum. Sonra dönüp takımıma da aynı şeyi yapmaları gerektiğini söyledim” dedi.
Acun Ilıcalı’nın yönettiği oturuma, son soruyu sormak üzere katılan Avni Çelik’i “en önemli soruyu soracak” diye takdim eden Ilıcalı’ya Mourinho esprili şekilde cevap vererek, “Spor gazetecilerinden daha güzel soru sormak çok kolaydır. Çünkü çok kötü soru soralarlar. Üstelik dünyanın her yerinde” dedi. Fenerbahçe’nin yıllar önce yaptığı teklifi de değerlendiren Mourinho, “Gençtim, Porto’yu çalıştırıyordum. O yıl UEFA şampiyonu olmuştuk. Bu şampiyonluk bana ilk yabancı teklifi getirdi. O da Fenerbahçe’ydi. Ama duygusal davranarak Porto’da kaldım” dedi.