
Muhafazakârlara dair tüm ezberlerinizi terk edin!
Türkiye’de muhafazakârlık, toplumsal değişimler ve modern yaşamın sunduğu yeniliklerle birlikte dönüşüm geçiriyor. Geleneklerine bağlı kalan muhafazakâr bireyler, kimi zaman da çağın gerekliliklerine uyum sağlayarak daha esnek bir tutum sergileyebiliyor. Kısacası, “yeni nesil muhafazakârlar” kendilerine özgü bir denge kurarak modern hayatla geleneksel değerlerini harmanlamaya çalışıyor. Peki, bu değişim tüketim alışkanlıklarını, marka seçimlerini ve toplumsal meselelere bakış açılarını nasıl etkiliyor? Marketing Türkiye adına Aksoy Araştırma tarafından gerçekleştirilen “Yeni Nesil Muhafazakârlık” araştırmasının ikinci bölümü, muhafazakâr bireylerin marka dünyasına bakış açısını, kültürel bagajlarını mercek altına alıyor. Araştırma hakkında konuşan Aksoy Araştırma Kurucusu Ertan Aksoy, “Muhafazakârlara dair tüm ezberlerinizi terk edin” diyor…
Ya Kahve Dünyası ya hiç!

Çalışma kapsamında kendini muhafazakâr olarak tanımlayanlara en çok hangi kafe ve restoranlara gittikleri de soruldu. En çok gidilen kafe/restoranlar içerisinde yüzde 20,7 ile Kahve Dünyası birinci olurken, yüzde 15,3 ile “gitmiyorum” seçeneği ikinci sırada yer aldı. Gidilen diğer kafe ve restoranlar ise şöyle sıralanıyor: Espressolab (yüzde 12,1), Starbucks (yüzde 10,6), Burger King (yüzde 8,6)…
Kaliteli ve ucuz olsun
Araştırmada katılımcıların kıyafet, ayakkabı veya kişisel bakım ürünlerindeki marka tercihleri de incelendi. Katılımcıların yüzde 59,1’i “Kıyafet, ayakkabı veya kişisel bakım ürünlerinde aşağıdaki marka türlerinden hangisi sizin tercihinize daha yakındır?” sorusuna “fark etmez, kalite/fiyat daha önemli” yanıtını veriyor. En çok alışveriş yapılan giyim markaları ise şöyle sıralanıyor: LC Waikiki (yüzde 25,9), DeFacto (yüzde 10,1), Koton (yüzde 10,1), Mavi (yüzde 8,6), H&M (yüzde 4,3)… Kişisel bakım ve kozmetik marka tercihleri arasında ise L’Oréal Paris (yüzde 17,1), Flormar (yüzde 12,6), Maybelline (yüzde 11,1), Nivea (yüzde 9,7) ve Garnier (yüzde 9,5) öne çıkıyor.
“Helal Sertifika” olmazsa olmaz

Giyim ve kişisel bakım ürünlerindeki “ucuz olsun yeterli” algısı gıda ürünleri için geçerliliğini yitiriyor. “Gıda ürünleri için düşündüğünüzde helal sertifikalı ürünler sizin için önemli mi?” sorusuna katılımcıların yüzde 79,8 gibi önemli bir kısmı “çok önemli ve önemli” yanıtını verdi. “Kısmen önemli” diyenler yüzde 14,6, “önemli değil ve hiç önemli değil” diyenler ise yüzde 5,5 olarak araştırmaya yansıdı.
Katılımcıların favori gıda markaları ise şöyle sıralanıyor: Ülker (yüzde 26,3), Torku (yüzde 14,6), Eti (yüzde 12,2), Pınar (yüzde 5,5) Sek (yüzde 5,2)
Telefonda Samsung, arabada TOGG

“Favori telefon markanız hangisi?” sorusuna, katılımcıların yüzde 39,9’u Samsung, yüzde 34,7’si Apple-iPhone, yüzde 13,6’sı Xiaomi-Redmi, yüzde 4,5’i Huawei ve yüzde 3,5’i ise Oppo yanıtını veriyor. Favori otomobil markalarında ise Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) liderliği göğüslüyor. Katılımcıların yüzde 11,6’sı TOGG, yüzde 10,9’u Mercedes, yüzde 9,6’sı BMW, yüzde 7,3’ü Audi, yüzde 6,4’ü de Volvo’nun favori otomobil markası olduğunu belirtti.
Toplumsal meselelere duyarlı markalar bir adım önde!
Katılımcılara yöneltilen “Markaların toplumsal meselelere duyarlılık göstermesi (örneğin, İsrail boykotu, Filistin’e desteği gibi konular) satın alma kararınızı etkiler mi?” sorusu, bu alanda duyarlılık gösteren markaların bir adım önde olduğuna işaret ediyor. Öyle ki “etkiler” diyenlerin oranı yüzde 56,1, “kısmen etkiler” diyenlerin oranı yüzde 35,4, “etkilemez” diyenlerin oranı ise yalnızca yüzde 8,6 oluyor. “İsrail’e yönelik boykota destek veriyor musunuz?” sorusuna ise katılımcıların yüzde 51,5’i “boykotu tamamen destekliyorum”, yüzde 39,4’ü “kısmen boykot ediyorum” derken; “hayır desteklemiyorum” diyenlerin oranı yalnızca yüzde 9,1’de kalıyor.
Yerli markalara güven yüksek

Muhafazakârlar arasında yerli markalara güven, global markalara nazaran oldukça yüksek. “Yerli markalara mı yoksa global markalara mı daha çok güveniyorsunuz?” sorusuna yüzde 44,9’u “yerli markalara daha çok güveniyorum”, yüzde 17,7’si “global markalara daha çok güveniyorum” yanıtını veriyor.
Aile ve geleneksel değerler yumuşak karın
“Bir markanın ‘geleneksel değerlere uygun’ olarak tanıtılması sizi etkiler mi?” sorusunun yanıtları, kendini muhafazakâr olarak tanımlayan bireylerin yumuşak karnını tanımlıyor. Bu tanıtımları etkilendiğini söyleyenler oranı yüzde 41,4, etkilemediğini belirtenlerin oranı ise yalnızca yüzde 16,7. “Geleneksel aile yapısına ne kadar önem veriyorsunuz?” sorusuna gelen yanıtlar ise şöyle: “Çok önem veriyorum ve önem veriyorum” yüzde 79,8, “kısmen önem veriyorum” yüzde 16,7, “pek önem vermiyorum ve hiç önem vermiyorum” yüzde 3,5.
LGBTİ+ hakları desteklenmiyor
Katılımcılara yöneltilen “LGBTİ+ hakları konusunda ne düşünüyorsunuz” sorusuna ise neredeyse hiç olumlu bir yanıt verilmiyor. Buna göre “desteklemiyorum” diyenlerin oranı yüzde 12,1, “karşıyım” diyenlerin oranı yüzde 7,1, “gereksiz” ve “hastalık” diyenlerin oranı yüzde 4,5 olurken; “herkes kararında özgür olmalı” yanıtını verenler ise yüzde 4 oranıyla araştırmaya yansıdı.
Kadın çalışabilir ama bir şartla!

Katılımcılara, kadının çalışma hayatında yer alması ve buna nasıl baktıklarına ilişkin de sorular yöneltildi. Yanıtlar, kadınların iş hayatında olmasının bir şarta bağlı olduğuna işaret ediyor: Aile ve çocuk. “Kadınların iş hayatında aktif rol alması konusunda tutumunuzu nasıl ifade edersiniz?” sorusu sorulan kadın katılımcıların yüzde 50,9’u “kesinlikle çalışmalıdır” yüzde 46,3’ü “çocuklarını ve ailesini ihmal etmeyecekse çalışmalıdır”, yüzde 2,8’i ise “kesinlikle çalışmamalıdır” diyor. Erkek katılımcıların yüzde 60 gibi büyük bir bölümü, eşinin çocukları ve ailesini ihmal etmeme şartıyla iş hayatında olabileceğini söylerken, “kesinlikle çalışmalıdır” diyenlerin oranı yalnızca 23,3’te kalıyor.
Kadın=erkek
“Kadın-erkek eşitliği hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna gelen yanıtlar, LGBTİ+ konusunda verilen yanıtların tam tersi olarak nitelenebilir. Öyle ki kadın erkek eşitliğini tamamen desteklediğini söyleyen muhafazakarların oranı yüzde 49, kısmen desteklediğini söyleyenlerin oranı yüzde 40,9 ve tamamen karşı olanların oranı ise yüzde 10,1 olarak araştırmaya yansıyor.
Sosyal hayat konusunda kadınlar başka erkek başka düşünüyor
Kadınların sosyal hayata katılımına ilişkin sorularda ise kadın ve erkeklerin yanıtları arasında bariz farklar görülüyor. Kadınların yüzde 52,8’i, erkeklerin ise yüzde 60’ı “Çocuklarını ve ailesini ihmal etmeyecek şekilde sosyalleşebilir” diyor. Kadınların sosyalleşmesini tamamen desteklediğini ifade eden kadınların oranı yüzde 45,4, erkeklerin oranı ise yüzde 27,8 oluyor. “Zorunlu olmadıkça sosyalleşmemelidir” diyen kadınların oranı 1,9 olarak araştırmaya yansırken bu oran erkeklerde 12,2 oluyor.

“Dini ve geleneksel yaklaşımlar doğru ve yeterli”
Araştırma sonuçları, kadın-erkek eşitliği konusunda toplumun farklı bakış açılarına sahip olduğunu ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 40,4’ü dini ve geleneksel yaklaşımları doğru ve yeterli bulurken, yüzde 26,8’i bu yaklaşımların günümüz koşullarına göre yeniden yorumlanması gerektiğini düşünüyor. Öte yandan, yüzde 21,7’lik bir kesim kararsız olduğunu belirtirken, yüzde 9,1’i dini ve geleneksel yaklaşımların çoğunu yanlış bulduğunu, yüzde 2’si ise tamamen karşı çıktığını ifade ediyor. Bu veriler, toplumun önemli bir bölümünün mevcut anlayışları benimsediğini, ancak günümüz dinamikleri doğrultusunda değişim gerektiğini düşünenlerin de azımsanamayacak bir oranda olduğunu gösteriyor.

“Modern hayatın hangi yönlerini benimsiyorsunuz?” sorusuna gelen ilk 5 yanıt ise şöyle sıralanıyor: “Teknoloji” (yüzde 25,2), “kadınların desteklenmesi/eşit olması” (yüzde 8,6), “eşitlik” (yüzde 7,1), “hayatı kolaylaştıran yönleri” (yüzde 6,1), “hiçbir yönünü benimsemiyorum” (yüzde 6,1) “Modern hayatın hangi yönlerini reddediyorsunuz?” sorusuna ise sırasıyla şu yanıtlar veriliyor: “Açık giyinmek” (yüzde 14,1), “ahlaksızlık” (yüzde 8,6), “yozlaşma” (yüzde 5), “aile kavramını bitirmesi” (yüzde 5) ve “geleneklere aykırı davranma” (yüzde 4)…
Gençlik modernleşme yolunda

Araştırma, genç neslin modernleşme ve dini değerler arasındaki dengeyi nasıl şekillendireceğine dair farklı görüşleri ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 44,9’u toplumun daha fazla modernleşeceğini öngörürken, yüzde 31,8’i mevcut değerlerin korunacağını düşünüyor. Yüzde 17,2’lik bir kesim, dini değerleri merkeze alarak modernleşmenin seçici bir şekilde gerçekleşeceğini belirtirken, yüzde 6,1 ise toplumun daha fazla muhafazakârlaşacağını düşünüyor
Peki ya müzik?
Araştırma sonuçlarına göre, muhafazakâr kişilerin müzik tercihlerinde pop müzik yüzde 43,4 ile en çok dinlenen tür olarak öne çıkıyor. Bunu yüzde 21,2 ile Türk Halk Müziği/türkü, yüzde 14,1 ile arabesk ve yüzde 8,6 ile Türk Sanat Müziği takip ediyor.
Tatil deniz kenarında olur
Araştırma sonuçları deniz ve sahil tatillerinin muhafazakâr kişilerin tatil tercihlerinde yüzde 40,9 ile en popüler seçenek olduğunu gösteriyor. Onu yüzde 21,2 ile aile ve memleket ziyaretleri takip ederken, yüzde 18,7’lik bir kesim kültür turizmini tercih ediyor. Evde dinlenmeyi seçenlerin oranı yüzde 11,1 iken, dini ve manevi turlara yönelenler yüzde 7,1 seviyesinde. Diğer tercihler ise yüzde 1 ile sınırlı kalıyor.
Dizilerde şampiyon Gönül Dağı

“Televizyon dizilerini mi yoksa dijital platformlarda yayınlanan dizileri mi daha çok takip ediyorsunuz?” sorusuna gelen yanıtlar, muhafazakârların televizyon dizilerini takip etmeyi daha çok tercih ettiğini ortaya koyuyor zira yüzde 68,2’si televizyon dizilerini yüzde 31,8’i de dijital platform dizilerini takip ettiğini söylüyor. En çok takip edilen diziler ise; Gönül Dağı (yüzde 10,2), Kızılcık Şerbeti (yüzde 9,9), Teşkilat (yüzde 9,1), Uzak Şehir (yüzde 9,1) ve Kızıl Goncalar (yüzde 5) oluyor.
Ünlülere güvenmiyorlar!
Araştırma, muhafazakârların ünlü isimlere güvenmek konusunda temkinli olduğunu gösteriyor. “En güvenilir bulduğunuz ünlü kim?” sorusuna verilen yanıtlar arasında, yüzde 9,6 ile “Hiç kimseye güvenmiyorum” seçeneği ilk sırada yer alıyor. Bu yanıtı yüzde 7,1 ile Haluk Levent ve Kenan İmirzalıoğlu, yüzde 6,1 ile Müge Anlı ve yüzde 5,6 ile Tarkan takip ediyor.
Muhafazakarlara dair tüm ezberlerinizi terk edin!

Aksoy Araştırma Kurucusu
✓ Muhafazakâr parti tanımına giren Ak Parti 2002 yılından bu yana aralıksız olarak girdiği bütün genel seçimlerden birinci çıktı. Türkiye gibi siyasetin rekabetçi olduğu bir ülkede siyasi tarihte eşine az rastlanır bir biçimde uzun süre iktidarda kalması “Türkiye toplumu muhafazakarlaşıyor mu?” sorusunu beraberinde getirdi. Biz bu tartışmayı daha özel bir yerden ele almak için yeni kuşak başlığını da ekleyerek “yeni muhafazakârlar” üzerine bir araştırma yaptık. Araştırmadaki belki en büyük bulgumuz, muhafazakârlara dair ezberlerimizi konu yeni muhafazakârlar olduğunda terk etmemiz gerektiği. Zira hem yaşam biçimlerinde hem de tüketim tercihlerinde önceki kuşak muhafazakârlara göre çokça anlamlı farklar var.
- Muhafazakârlığın boyutu düşüyor. Türkiye’de yapılan birçok seçmen davranışları araştırmasında gerek soldaki gerekse sağdaki seçmenin yeni kuşaklarda giderek merkeze doğru geldiğini görüyoruz. Bu sonucun en büyük etkilerinden biri kendini muhafazakâr olarak tanımlayanların yüzde 79,3’ünün kısmen muhafazakâr olarak tanımlamış olmasıdır.
- Önceki kuşaklardaki geleneklere sıkı sıkıya bağlılık modern yaşamla harmanlanmış bir denge arayışına bırakmış durumda. Kendinden sonraki kuşaklarda da bu beklenti muhafazakârlığın azalacağı ve modern hayata bağlı tercihlerin artacağı yönünde.
- Yeni nesil muhafazakârlarda alkol kullanma oranı yüzde 27,3. Yaşam biçimi, içine doğdukları sosyolojik yapı itibarıyla ele alındığında hiç azımsanmayacak bir oranı olduğunu ifade edebiliriz.
- Boş zamanlarını değerlendirme tercihleri kendilerini modern grupta tanımlayan tüketiciler ile çok benzeşmiş durumda. Yaşam biçimleri birbirine giderek yakınsıyor.
- Özellikle tercih edilen sosyalleşme mekanlarında görece kendi dünyalarına yakın markalar da yer almakla birlikte toplum genelinde karşılık bulan birçok markanın tercihleri arasında yer aldığını görüyoruz.
- En önemli bulgulardan biri giyim tercihlerinde karşımıza çıkıyor. Yeni nesil muhafazakârlar içerisinde yerli muhafazakâr markaları tercih edenlerin oranı sadece yüzde 9,1. Markalar özelinde bakıldığında en modern markaları tercih etme oranı en muhafazakâr giyim markalarının kat be kat üstünde.
- Muhafazakâr örüntülerin en güçlü görüldüğü başlıklardan biri gıda konusu. Helal gıda sertifikalı ürünleri önemseme oranı yüzde 79,8 ile son derece yüksek.
- Grubun görece kendine has yanıtlarından birini de otomobil markalarında görüyoruz. Diğer gruplardan farklı olarak favori otomobil markası TOGG olarak görülmekte.
- Tüketimde mal ve hizmetlerin menşei, aile yapısına verdikleri önem vb. konular tercihlerini etkilemekle birlikte önceki kuşaklar kadar baskın bir belirleyiciliğe sahip değil.
- Yeni muhafazakarların önceki kuşaklarıyla en çok yakınlaştığı konu LGBT+ hakları konusu. Çok net bir mesafeli olma hali mevcut.
- Yine çarpıcı bulgulardan biri kadınların istihdamda ve sosyal hayatta yer almasına dair başlıkta yer alıyor. Hem erkeklerde hem de kadınlarda önemli bir çoğunluk kadınların ailelerini ve çocuklarını ihmal etmediği sürece iş yaşamına ve sosyal hayata katılabileceğini savunuyor.
Araştırmanın metodolojisi:
Marketing Türkiye adına Aksoy Araştırma’nın gerçekleştirdiği “Yeni Nesil Muhafazakârlık” Araştırması, yeni nesil muhafazakârların alışkanlıklarını ölçümlemek amacıyla Şubat ayında 600 kişi ile gerçekleştirildi. Araştırmanın örneklemi 45 yaş altı muhafazakâr partilere oy veren ve kendisini kısmen veya tamamen muhafazakâr olarak tanımlayan kişilerden oluştu.
Yeni nesil muhafazakârlar araştırmasının ilk bölümünü BURADAN okuyabilirsiniz…