
Cinsiyet eşitliğinde algılar İsveç, gerçekler Pakistan!
BAREM, global ortağı Worldwide Independent Network of MR (WIN) ile birlikte “Dünya Görüşleri Anketi”ni yayınladı. Bu yılki anket 39 ülkeden 34 bin 946 kişinin bakış açılarını ve inançlarını ortaya koyuyor. Araştırmanın son bulguları, toplumsal cinsiyet eşitliği algısı ile davranış, şiddet ve kadın haklarının geliştirilmesine yönelik tedbirler arasındaki uyumsuzluğa dikkat çekiyor.
Küresel olarak evde toplumsal cinsiyet eşitliği algısı 2024’e kıyasla bir miktar iyileşmiş görünüyor ancak bu değişim büyük ölçüde erkeklerden kaynaklanıyor. Kadınlar daha az iyimser olmaya devam ediyor. Dünya genelinde insanların evde ve siyasette toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin görüşleri bu yıl yaş grupları arasında benzer seyretmeye devem ediyor. Ancak, yaş ile iş yerinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığına dair olumlu algı arasında negatif bir ilişki bulunuyor. Dünya genelinde 18-24 yaş grubundakilerin yüzde 63’ü bunun başarıldığına inanırken, 65 yaş üzerindekilerin sadece yüzde 50’si bu görüşe katılıyor.
İlginç bir şekilde, Vietnam (yüzde 92) ve Tayland (yüzde 90), Norveç (yüzde 80) ve Finlandiya (yüzde 71) gibi güçlü toplumsal cinsiyet eşitliği itibarına sahip ülkeleri geride bırakarak algılanan hane halkı eşitliğinde en üst sıralarda yer alıyor.
Ancak, bu algılar gerçek ev işi dağılımıyla karşılaştırıldığında (Spearman analizi kullanılarak) sıfıra yakın bir korelasyon görülüyor. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin öznel inançların – ister evde, ister işte veya siyasette – gerçek hayattaki davranışları yansıtmadığını gösteriyor.
Tüm alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliği algısında en alt sıralarda yer alan Japonya’da algı ile hane içi görev dağılımı arasında uyum görülürken, Pakistan, Endonezya ve Vietnam gibi ülkeler – algılanan eşitlikte üst sıralarda yer almalarına rağmen – ev işlerinde en büyük cinsiyet uçurumların olduğu ülkeler olarak öne çıkıyor. Buna karşılık, Polonya toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha düşük güven bildirirken, ev içi sorumlulukların paylaşımında üst sıralarda yer alıyor. Bu kopukluk, toplumsal cinsiyet eşitliği algılarını nelerin etkilediği- toplumsal, kültürel veya ekonomik faktörlerin algıları nasıl etkilediği veya ülkenin eşitlikle ilgili tarihsel yörüngesinin tepkileri şekillendirmede bir rol oynayıp oynamadığı- konusunda daha fazla araştırma yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Ev işleri hala daha çok kadınlar tarafından yapılıyor
Araştırma bulgularına göre, dünya genelinde görüşülenlerin yüzde 69’u ev işlerinde eşitliğin kesinlikle ya da büyük ölçüde sağlandığına inanıyor ancak ev işleri yapanların dağılımı farklı bir hikaye anlatıyor. Örneğin;
- Çöpü dışarı çıkarmak 39 ülkenin 23’ünde erkekler tarafından az bir farkla daha çok yapılan tek iş (yüzde 56 erkekler, yüzde 53 kadınlar),
- Market alışverişi her iki cinsiyet tarafından yaklaşık olarak benzer oranlarda yapılan faaliyet (yüzde 46 erkekler, yüzde 49 kadınlar) olarak görülüyor, bu ikisi dışında kalan tüm ev işler hala ağırlıklı olarak kadınlar tarafından yapılıyor.
- Çamaşır Yıkama ve Yemek Pişirme bir ülke hariç tüm ülkelerde kadınlar tarafından daha fazla yapılıyor. Bu konudaki kadın erkek farkı yüzde 27 ile en büyük cinsiyet farkını ortaya koyuyor. Bu durum, ünlü şeflerin tarihsel olarak erkek olduğu üst düzey mutfak gerçeğiyle açık bir tezat oluşturuyor.
Türkiye genelinde, evde cinsiyet eşitliğinin “kesinlikle ya da büyük ölçüde” sağlandığına dair yüzde 53 oranındaki görüşe rağmen “yapılan ev işleri” cinsiyetlere göre incelendiğinde sonuçlar farklı bir hikaye anlatıyor. “Alışveriş yapmak” Türkiye’de erkeklerin yüzde 74 ile kadınlara yüzde 60 kıyasla daha yüksek oranda yaptığı tek iş. “Çamaşır yıkamak” yüzde 73 ile kadınlar tarafından yapılırken bu işi üstlenen erkeklerin oranı yüzde 22’de kalıyor. Bunun yanı sıra kadınlar ve erkekler arasındaki farkın görece daha az olduğu ev işi ise “çocuklarla ilgilenmek” olarak öne çıkıyor (kadınlar yüzde 62, erkekler yüzde 54).
Ülke | Cinsiyet farkı (yüzde ) (küçükten büyüğe doğru) |
İsveç | 0,70 |
ABD | -2,50 |
Norveç | -2,70 |
Kanada | -3,20 |
Japonya | -21,10 |
Peru | -22,90 |
Türkiye | -26,30 |
Filipinler | -28,00 |
Vietnam | -28,1 |
Endonezya | -48,0 |
Pakistan | -50,7 |
Tüm ev işleri dikkate alınarak geliştirilen indeksler tabloda verilmiştir. Tabloda cinsiyet eşitliğinin sağlanması farkın sıfır veya sıfıra yakın olmasıyla açıklanmaktadır. Negatif farklar kadınların aleyhine durumları ifade etmektedir.
En küçük cinsiyet farkı, ya da en olumlu durum İsveç’te (yüzde 0,7) görülüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, daha çok geliştiği varsayılan ABD, Norveç, Kanada gibi ülkelerde bile, ev işleri az farkla da olsa, yine eşitsiz olarak dağılmaya devam ediyor.
Tabloda ev işlerinde cinsiyet farklarında en olumlu ilk dört ve en olumsuz yedi ülke verilmiştir.
Pakistan’da genel olarak cinsiyet eşitliğinin sağlandığını belirtenlerin oranı yüksek olsa da ev işleri söz konusu olduğunda Pakistan -yüzde 50.7 ile en olumsuz indekse sahip ülke olarak öne çıkıyor. Pakistan’dan bir ölçüde daha iyi oranlara sahip ülkeler sırasıyla Endonezya, Vietnam, Filipinler ve Türkiye…
Endişeler sürüyor
Dünya genelinde fiziksel ve/veya psikolojik şiddete maruz kaldığını bildiren kadınların oranı 2024 yılında yüzde 20 iken bu yıl yüzde 14’e düşmüş görünüyor. Ancak bu düşüş kısmen, bu yıl araştırmaya katılan Çin ve Tayland’da görüşülenlerden gelen yüksek orandaki olumlu cevaplardan ve yine araştırmaya yeni dahil edilen Slovakya ve Norveç (kadınların yüzde 88’i şiddete uğramadığını ifade ediyor) gibi daha düşük şiddet oranlarına sahip ülkelerden kaynaklanıyor. 2024 yılında kadına yönelik şiddet konusunda en üst sırada yer alan Nijerya ise bu yıl araştırmaya dahil edilmedi. Benzer şekilde, cinsel taciz bildirimleri de aynı faktörlerin etkisiyle yüzde 10’dan yüzde 7’ye düştü.
Hem şiddete maruz kalma hem de taciz büyük ölçüde yaşla ilişkili ve en çok genç kadınları etkiliyor. 18-24 yaş arası kadınların yüzde 18’i 2025 yılında şiddete, yüzde 16’sı ise cinsel tacize maruz kaldığını söylüyor. Bu rakamlar kadınlar yaşlandıkça önemli ölçüde düşüyor.
Ülkelere özgü eğilimler bu sorunların karmaşıklığını daha da artırıyor. Türkiye’de şiddet bildirimleri 2024’te yüzde 13 iken bu yıl yüzde 18’e yükselmiş görünüyor.
Kadına karşı şiddetin azaltılmasında Brezilya örneği, bu konuda politika çabalarının nasıl değişim yaratabileceğini gösteriyor. Kadın Bakanlığı’nın 2023’te yeniden kurulması, 7/24 kadın danışma hatlarının ve kadın evlerinin yeniden faaliyete geçirilmesi ve 10’dan fazla yeni kadın hakları yasasının yürürlüğe konması gibi girişimlerin ardından kadınlar arasındaki şiddet vakaları yüzde 31’den yüzde 19’a, cinsel taciz vakaları ise yüzde 20’den yüzde 10’a düştü. Brezilya örneği, kadınlara yönelik şiddet bildirimlerinde ilk 15 ülkenin beşinin ve cinsel taciz bildirimlerinde ilk 15 ülkenin yedisinin yer aldığı Latin Amerika için özellikle önemli. Arjantin yüzde 39’luk oranla şiddet konusunda en üst sırada yer alırken, Meksika yüzde 28’lik oranla cinsel taciz bildirimlerinde başı çekiyor. Bu veriler, kadın haklarının korunması ve ilerlemenin sadece algılanmakla kalmayıp aynı zamanda yaşanan deneyimlere de yansımasının sağlanması için sürdürülen çabaların önemini vurguluyor.
Araştırmanın metodolojisi
Çalışmada 2025 yılında 39 ülkeden 34 bin 946 kişiyle görüşüldü. Araştırma Türkiye’de BAREM Araştırma tarafından 24-28 Ocak 2025 tarihleri arasında CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle 775 kişinin katılımıyla gerçekleştirildi.