
Gelir uçurumuyla başa çıkmak isteyen markalar neler yapmalı?
Global arenada ekonomik belirsizliklerin arttığı, iş kayıplarının çoğaldığı ve resesyon endişelerinin yükseldiği bu dönemde, yüksek gelirli ve düşük gelirli tüketiciler arasındaki fark giderek daha belirgin hale geliyor. Gelir eşitsizliği, tüketici segmentlerini keskin bir şekilde ayırırken, varlıklı kesim harcamaya devam ediyor, düşük gelirli tüketiciler ise bütçelerini kısıp temel ihtiyaçları karşılamaya odaklanıyor. Peki, gelir uçurumuyla başa çıkmak isteyen markalar bu süreçte nasıl bir yol izlemeli?
Uzmanlar, işten çıkarmalar ve otomobilden ayakkabıya kadar birçok ürüne gelen yeni gümrük vergileri nedeniyle gelir eşitsizliğinin daha da derinleşeceğini öngörüyor. Kearney Consumer Institute Yöneticisi Katie Thomas, tüketicilerin henüz fiyatların ne kadar artacağını bilmediklerini ancak iş güvencesi gibi kritik göstergelerde endişe seviyesinin yükseldiğini söylüyor.
Harcamalar gelir gruplarına göre ayrışıyor
Mevcut tüketici harcama trendleri, gelir grupları arasındaki farkın giderek açıldığını gösteriyor. Affinity Solutions tarafından hazırlanan bir rapora göre, Şubat ayında ABD’de toplam harcamaların yüzde 54’ü yüksek gelirli tüketiciler tarafından yapıldı. Orta gelir grubunun harcamalardaki payı yüzde 31 olurken, düşük gelir grubunun oranı yalnızca yüzde 15’te kaldı.
Bu durum, markalar için yeni zorluklar doğuruyor. Pazarlamacılar, hem mesajlarını hem de ürün portföylerini artık daha dikkatli şekillendirmesi gerekiyor. Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management’tan klinik pazarlama profesörü Tim Calkins, “Gelecekte gelir dağılımındaki eşitsizliğin daha da artacağını varsaymalıyız ve bu da pazarlama stratejilerini ve kaynak dağılımını doğrudan etkileyecek” diyor.
İşte bölünmüş tüketici kitlesine ulaşmak için uygulanması önerilen beş pazarlama stratejisi:
1- Değer odaklı mesajları güçlendirin
Tüketiciler, gelir seviyeleri ne olursa olsun, paralarının karşılığını en iyi şekilde almak ister. Ancak burada “değer” ile “fiyat” kavramlarının karıştırılmaması gerekiyor. Örneğin, McDonald’s ve Chili’s gibi restoranlar, uygun fiyatlı menüler sunarak müşterileri çekiyor ve bu müşteriler genellikle ekstra harcama yaparak markaya daha fazla kazanç sağlıyor.
2- Geniş bir marka portföyü sunun
Güçlü pazarlama stratejileri geliştiren firmalar, hem yüksek kaliteli premium markalar hem de daha uygun fiyatlı seçenekler sunan geniş bir marka portföyüne sahip olmalı. Özellikle finansal belirsizlik dönemlerinde, tüketicilerin özel markalara yönelme eğilimi artıyor. Örneğin, bazı tüketiciler düşük fiyatlı market ürünlerini tercih ederken, lüks kişisel bakım ürünlerine yatırım yapmaya devam edebiliyor.
3- Bölgesel medya hedeflemesi yapın
Markaların, medya bütçelerini mümkün olduğunca stratejik bir şekilde kullanması gerekiyor. Gelir seviyeleri coğrafi bölgelere göre değişkenlik gösterdiğinden, medya kampanyalarının doğru kitlelere hitap etmesi önemli. Yanlış mesajın yanlış kitleye ulaşması, markaların duyarsız ve kopuk algılanmasına neden olabilir.
4- Orta segmentte sıkışmaktan kaçının
Orta gelir grubuna hitap eden markalar, net bir kimlik oluşturamadıklarında sıkıntı yaşayabiliyor. Örneğin, Kohl’s gibi markalar satışlarında düşüş yaşarken, Gap gibi markalar ise müzik temalı kampanyalarla özellikle Z kuşağının ilgisini çekerek geri dönüş sağlayabiliyor. Calkins, markaların hem düşük fiyatlı hem de premium ürünleri aynı çatı altında sunmaya çalıştıklarında zorluk yaşadıklarını belirtiyor.
5- Görkemli pazarlama mesajlarından kaçının
2008 küresel krizinde olduğu gibi, ekonomik sıkıntılar arttıkça “gizli lükse” (stealth wealth) trendi yeniden yükselişe geçebilir. Varlıklı tüketiciler harcamaya devam etse de bunu eskisi kadar göz önünde yapmayabilir. Markalar da şatafatlı pazarlama kampanyalarından kaçınarak, daha doğal ve samimi bir iletişim dili benimsemeli.
Son olarak, geleneksel reklam yöntemlerinin tüketicilere eskisi kadar etkili gelmediğini unutmamak gerekiyor. TikTok gibi platformlardaki yaratıcı ve doğal içeriklerle markalar, tüketicilere daha samimi bir şekilde ulaşabilir. Önümüzdeki dönemde markalar, tüketicilerin ekonomik koşullara bağlı değişen harcama alışkanlıklarını iyi analiz ederek stratejilerini şekillendirmek zorunda kalacak.
Bu haber, Adweek’te Adrianne Pasquarelli imzasıyla yayımlanan “5 marketing tips for brands dealing with the widening income gap” başlıklı makaleden derlenmiştir.