Garenta’nın iki yıl önce kurulmasına karşın global rakiplerini geride bırakarak pazarda ikinciliğe yerleştiğini söyleyen Çelik Motor Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Özgür Maraş hedeflerinin yıllık yüzde 30-40 büyüme oranlarını sürdürmek olduğunu belirtiyor. Maraş, Türkiye Distribütörlüğünü yaptıkları KIA ile de yıl sonuna kadar 20 binin üzerinde araç satmayı amaçladıklarını ifade ediyor
Çok değil iki ay önce Çelik Motor Ticaret A.Ş.’nin Genel Müdürlüğünü devralan Özgür Maraş finans sektörünün yakından tanıdığı bir isim. 25 yıl boyunca Yapı Kredi’den Körfez Bank’a, Osmanlı Bankası’ndan Garanti Bankası’na kadar pek çok bankada üst düzey görevlerde bulunan Maraş bu 25 yılın sonunda radikal bir kararla Çelik Motor’un başına geçti. Göreve geldikten sonraki ilk söyleşisini Marketing Türkiye’ye veren Maraş böyle uzun bir süreçten sonra sektör değiştirmenin “Acaba başarılı olur muyum?” sorusunu sordurduğunu samimiyetle söylüyor ve ekliyor: “Yöneticilik farklı bir kavram ve işi yapan değil yaptıran olduğunuz için eğer bunu iyi yapıyorsanız her yerde yaparsınız. Ben de bu açıdan kendime güveniyordum…” Özgür Maraş ile yeni görevinin yanı sıra Çeklik Motor bünyesinde yer alan KIA, Garenta ve ikinciyeni. com’un yeni dönem stratejilerini konuştuk…
Çalışmadığınız banka kalmamış desek yeridir. Ama iki ay önce sürpriz bir kararla Çelik Motor Genel Müdürü olduğunuzu duyduk. Nasıl gerçekleşti bu süreç?
25 yıl finans sektöründe çalıştıktan sonra “Kariyerimi bu sektörde mi tamamlayacağım?” diye sorguluyorsunuz haliyle. Bu değerlendirmeleri yaparken önünüze çıkan fırsatları da değerlendiriyorsunuz. Çelik Motor’da o fırsatlardan biriydi. Çelik Motor, otomotiv, günlük ve uzun vadeli araç kiralama, ikinci el araç satışı gibi alanlara faaliyet gösteren bir şirket Çelik Motor. Bu yüzden çok heyecan verici bir iş tanımı var. Onca yıl finans sektöründe çalıştıktan sonra da böyle yeni ve farklı bir alan iyi de geldi…
25 yıldan sonra sektör değiştirirken “Acaba yapabilir miyim?” endişesi de yaşıyor mu insan?
Farklı bir sektöre geçince önce bir anlama ve öğrenme süreci yaşıyorsunuz. Çelik Motor’un iş alanlarında hem B2B hem de B2C alanlar var. Bu süreçte “Başarılı olur muyum?” sorusunu da soruyorsunuz kendinize. Ama yöneticilik farklı bir kavram ve işi yapan değil yaptıran olduğunuz için eğer bunu iyi yapıyorsanız her yerde yaparsınız. Ben de bu açıdan kendime güveniyordum. Elbette bir alışma ve öğrenme süreci oluyor yine de. Her sabah bir heyecanla geliyorum işe. Biliyorum ki her gün yeni bir şeyler öğreneceğim ve güzel şeyler üreteceğim. Son beş yılında neredeyse altı kat ciro artışı gerçekleştirmiş çok genç ve dinamik bir ekibimiz var. Böyle bir ekiple çalışmak da bir şans.
Farklı bir sektörden aktarılan bilgi birikimlerinin ortaya çok başarılı işler çıkardığına şahit oluyoruz. Bu açıdan baktığınızda finans sektöründen bu alana taşınacak yeni uygulamalar olduğunu düşünüyor musunuz?
Şirketleri finans sektöründen uzak düşünmek mümkün değil. Çelik Motor öyle değil ancak Türkiye’de birçok kurumun mazisi 20 yıldan çok değil ki pek çoğu oldukça kıt kaynaklarla kurulmuş. Ayrıca Türk Lira çok hareketli ve bununla beraber gelen risklere tabisiniz. Siyasi risklerin de ekonomiye etkisi yüksek. Böyle olunca Türkiye’deki şirketler iki-üç yılda bir kriz yönetmek durumunda kalıyor. Bu da iyi bir finans yönetimini gerektiriyor. Öte yandan uzun yıllardır kurumsal alanda çalıştığım için şirketleri, bankaları ve yöneticilerini iyi tanıyorum. Türkiye’de bu da çok önemliçünkü ne yazık ki her şeyin okunarak öğrenileceği bir ülkede değiliz. Türk insanını ve müşterisini iyi tanımanız gerekiyor. Bankacılıkta çalışmanın avantajı toplumdaki tüm kitlelere dokunan bir alanda olduğunuz için hepsini tanıma ve analiz etme şansınız oluyor. Tüm bu birikimler her sektörde kullanılabilecek değere sahip. Bir de bankacılığın Türkiye’de kurumsallaşmanın ilk başladığı ve en iyi uygulandığı şirketler olduğu düşünüldüğünde bu alandaki birikimin önemi daha da öne çıkıyor.
Otomotiv sektörüne baktığınızda nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Otomotiv sektörü Türk ekonomisinin taşıyıcı unsurlarından biri. Kendi markamız yok ama oturmuş bir otomobil üretimi ve ihracatı var. Otomobil üretimi beraberinde çok güçlü bir otomobil yan sanayi de yarattı. Kullanılan parçalarda da yerli oranı her geçen gün artıyor ve otomobil yan sanayisi şimdi direk global otomobil firmalarıyla birlikte çalışmaya başladı. Özellikle istihdam konusunda Türkiye’ye katkısı büyük.
Pazarın potansiyelini nasıl görüyorsunuz?
Otomobil sahipliği ülkedeki gelir artışının da bir göstergesi. Kişi başına düşen milli gelirin artmasıyla birlikte otomobil sahipliği de artacaktır. Bu sektörün daha gidecek çok yolu olduğunu gösteriyor. İkinci el araç satışı da ciddi bir hacim oluşturuyor.
Türkiye Distribütörlüğü yaptığınız KIA markasını nasıl konumluyorsunuz pazarda?
KIA Türkiye’de pazarın köklü oyuncularından biri. Özellikle SUV segmentiyle yüksek volumlar yapan bir marka. Her yıl KIA’nın otomobil satışları düzenli bir şekilde yüzde 10’un üzerinde artıyor. Bu yılki pazar payımız yüzde 2’ye yakın ki yıl sonuna kadar 20 binin üzerinde araç satmayı hedefliyoruz. Globalde de satışlar 3 milyona yakın seyrediyor. Son sekiz yıldır da global ölçekte satışları artıyor. 2020 yılı hedefi 4 milyon araç satışına ulaşmak. Kendine ciddi yatırım yapan, çalışkan, inovatif ve yaratıcı bir marka KIA ve araçlarını deneyimleyenler bir daha kolay kolay vazgeçmiyor. Rakiplerine göre daha genç bir marka olduğu için tüketiciye de daha çok yenilik vadediyor. Geçmişte uygun fiyatıyla öne çıkıyordu ama bugün rakipleriyle fiyat farkı çok olmamasına karşın tercih edilen noktaya geldi.
KIA bu özelliklerini, avantajlarını tüketiciye iyi anlatabiliyor mu sizce?
5,5 milyar dolarlık bir marka değerine ulaşan bir marka KIA ve genel sıralamada da tüm markalar içinde 74’üncü. Bu da tüketici tarafından artık benimsenen bir markaya dönüştüğünü gösteriyor. Avusturalya Açık Tenis Turnuvası ve Euro 2016 gibi büyük organizasyonlara yapılan sponsorluklar da markanın kendini daha iyi anlatması için ciddi bir fırsat yaratıyor.
KIA ile hedefleriniz neler?
Türkiye’deki amacımız önce pazar payımızı yüzde 2,5’e çıkartıp Avrupa ortalamasını, ardından yüzde 3’e çıkarıp dünya ortalamasını yakalamak. Ama tabi özellikle Çin, Rusya ve İsrail gibi pazarlarda yüzde 10’un üzerinde pazar payına sahip çok güçlü bir marka KIA. Amerika’da yapılan “Sorunsuz Araba” testlerinde Porsche’u bile geçerek birinci oldu ki beş yıl garanti veren nadir markalardan biriyiz.
Çelik Motor’un en dikkat çeken markalarından biri de Garenta. 2014’te kurulmasına karşın global rakiplerine karşı ciddi bir pazar payı aldı? Bunu nasıl başardı marka?
Garenta’nın bu denli hızlı büyümesinin arkasındaki en önemi faktör sunduğu kaliteli hizmet ve müşteriye sunduğu taahhütlere sadık kalması. Günlük kiralama tarafından neredeyse bir yaşından büyük, 10 bin kilometrenin üstünde aracımız yok. Öte yandan hızlı hizmet ve araçların temizliği de fark yaratıyor. Turkcell, Garanti Bankası, Hopi, Zubizu, Deniz Bank gibi markalarla yaptığımız işbirlikleri de tüketicinin Garenta’yı tercih etmesinde etken. Tüm bunlar bir araya gelince bayram sürecinde yüzde 93 doluluk oranıyla çalıştık.
Ana kuruluş Çelik Motor olunca akla hemen “Araç filosu KIA’lardan mı oluşuyor?” sorusu geliyor…
Böyle düşünenler olabilir ama aslında bizim filomuzda en çok araca sahip marka KIA değil. Amacımız insanların Garenta’da istediği her marka ve segmentte araç bulması. Şu anda 17 şubeyle 6 binin üstünde araçla hizmet veriyoruz. Bu sektörde pazar paylarını tam olarak söylemek zor ama ikinci marka konumunda olduğumuzu tahmin ediyoruz. Ama hızlı büyümek gibi bir hedefimiz yok. Sağlıklı ve organik bir büyüme hedefliyoruz. Saatlik kiralama konusunda GarentaMOOV markasıyla hizmet veriyoruz ki bu hızla gelişen paylaşım ekonomisinin yarattığı bir iş modeli. Kullanıcılar sadece aracı kullandığı süre kadar ödeme yapıyor.
Uzun dönemli kiralama konusunda neler yapıyorsunuz?
Garenta Pro tarafında oldukça geniş bir portföye ulaştık. Hem KOBİ’lerle hem de büyük ölçekli kuruluşlarla çalışıyoruz. 24 binin üzerinde araç filomuz var. Garenta Pro tarafında da hızlı bir büyüme var ama bu tarafta işler biraz da genel ekonomik gidişata bağlı. Çünkü filo kiralama da bir yatırım ve ekonominin yavaşladığı dönemde filo kiralama da yavaşlıyor. Bu anlamda durgunluk dönemlerini çok net olarak hissediyoruz. Son dönemin filo kiralama performansına baktığımızda yatırımların durduğunu da söyleyebilirim.
ikinciyeni.com tarafında çalışmalar nasıl ilerliyor?
ikinciyeni.com Çelik Motor’un yaptığı işleri tamamlayan bir girişim. Çünkü günlük kiralamadan da uzun dönemli kiralamadan da araçlar geliyor ve bunların bir şekilde satılması gerekiyor. Bu gereklilikle doğan ikinciyeni.com ihale usulüyle hem galericilere hem de son kullanıcıya otomobil satıyor. Bin liradan satışa çıkıp alıcı bulan araçlarımız oldu. İkinci el araç satın almak riskli ama arkasında Çelik Motor güvencesi olunca tereddüt etmiyor insanlar.
Bu üç markanın pazarlama bütçesini oluştururken nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Garenta markası çok genç bir marka olduğu için pazarlama yatırımını da daha yüksek tutuyoruz. Bu çerçevede Galatasaray Spor Kulübü ve Ekonomi Zirvesine sponsor olduk. Sosyal medyadan TV’ye kadar pek çok mecrada reklam çalışmalarımız oluyor. KIA’nın da ciddi bir reklam bütçesi var. Ama pazarlama anlamında bu yıl en hareketli olan markamız Garenta oldu. Yaz dönüşü KIA’nın yeni modelleri için tanıtım çalışmalarımız yoğunlaştıracağız.
Röportaj: Ferruh Altun