
Kids marketing ve sosyal sorumluluk
Çocuk iletişiminin içerisinde sosyal sorumluluk projeleri önemli bir yer taşıyor. Markaların bu projeleri viral hale getirmesi onları bir “Love Mark” haline de getirebiliyor. Sadece çocuklara yönelik markalar değil globalde ve Türkiye’de her sektörden marka çocuklara yönelik sosyal sorumluluk projelerine artık daha fazla ağırlık veriyor. Bu projelerdeki etkiyi zincirleme düşünebiliriz; kişilerin bir amaç uğruna bir araya gelmesi ve bunun yayılması sosyal sorumluluk projelerinin yapı taşlarından birini oluşturuyor.
Önemli olan marka mı, sorumluluk mu?
Markaların kendi isim ve güçlerini kullanarak dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye çabalamaları şüphesiz çok önemli bir adım ancak önemli bir konu daha var ki o da markanın kendi adını öne çıkarmadan amacını gerçekleştirmesi ve sosyal sorumluluk bilincinden uzaklaşmaması. Projeye katkıda bulunan kişilerin kafasında şüphe bırakacak pazarlama çalışmaları, projeyi amacından uzaklaştırabilir ve marka hiç beklemediği olumsuz tepkilere maruz kalabilir.
Yönetim ve üretimde bilinçli olmak da sosyal sorumluluk
Uzun zamandır sosyal sorumluluk alanına zaman harcamış markalar ellerindeki gücü bilinçli bir şekilde kullanarak ortak amaçta birleşen insanlarla birlikte birçok soruna çözüm bulabiliyor; gerek yönetimlerinde ve üretimlerinde bilinçli modeller geliştirerek gerekse insanları bilinçlendirmeye yönelik önemli projeler ortaya çıkararak… Örneğin çalışanlarıyla kurduğu gönüllü toplulukla maddi ve manevi bağışlar yapan ya da üretim süreçlerini dünyaya zarar vermeyecek şekilde geliştirmek için milyonlar harcayarak yeşil fabrikalar kuran markalar, hepsi yeni nesli olumlu yönde etkileyecek birer adım. Sonuçta dünyada oluşan sorunların büyük çoğunluğundan, biz insanlar ve tabii ki markalar sorumlu. Açlık, susuzluk, küresel ısınma… Bu konularda en savunmasız olanlarsa çocuklar.
Globalde çocuklarla ilgili sosyal sorumluluk projelerinin sürdürülebilir olması büyük önem taşıyor. Geçici bir çözüm üretmek değil, çocukların hayatında karşısına çıkacak birçok sorundan birine odaklanarak onu uzun süreli iyileştirmeye çalışmak bu tarz projelerde asıl amaç olmalı. Şirketin duruşu, yönetimi ve çalışanlarıyla sosyal sorumluluk projesinin fikir çatışmasına girmemesi de projelerin başarıya ulaşmalarında önemli bir etken. Ve tabii, tüm kanallarını ve gücünü kullanarak; gerekirse şirket ortaklıklarını dahil ederek projenin başarılı olmasına yoğunlaşacak bir beyin ekibi olmazsa olmaz.
Önce temel ihtiyaç
Çocuk sosyal sorumlulukları denilince akla birçok farklı konuda da çalışmalar geliyor; eğitim, sanat, gelişim, eğlence… Ama tabii, hak verirsiniz ki bunların gerçekleşmesi için önce çözülmesi gereken konu; temel ihtiyaçlar. Birçok farklı firma tarafından destek verilen temiz su projeleri bu konunun başında geliyor. Örneğin “Temiz su her çocuğun hakkı” diyen P&G’nin düzenlediği kampanya; PUR. Bu kampanya toz-su artıcısıyla bir milyardan fazla insan ve çocuğun temiz suya erişemediği gelişmekte olan ülkelerde hayatları kurtarmak ve iyileştirmek için kullanılıyor. Her yıl bu bölgelerde iki milyonunu çocukların oluşturduğu milyonlarca insan sağlıksız su koşulları nedeniyle hayatlarını kaybediyor. Bu proje tifo ve koleraya neden olan bakterileri, kimyasal ilaç ve ağır metaller gibi kirleticileri de önlüyor.
Global örgütlerle birlikte çalışan markalar
Dünyada her yıl 128 bin kişi önlenebilir bir hastalık olan yenidoğan tetanosu nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu konuda UNICEF ile bir çalışma yürüten Pampers yıllardır ihtiyaç sahibi ve risk altındaki anne ve çocuklara aşı ulaştırılmasını sağlıyor. Aynı zamanda bu alanda tüketiciler de destek veriyor. Tüketicileri kampanyanın içine dahil etmek her zaman katılımı arttırıyor. Bir paket Pampers aldığında bir anne ve bebeğe bir aşı belki de bir hayat bağışlamış oluyorlar.
Globalde sosyal sorumlulukla ilgili en çok ses getiren kampanyalardan biri ise Toms projesiydi. Markanın varoluşundan beri sahip olduğu iş modeli tüm markalara örnek niteliğinde: “Bir ayakkabı sana, bir ayakkabı ihtiyacı olan çocuğa.” One for One kampanyasıyla yetinmeyen Toms dijital ortamda da benzer bir kampanya yürüterek “Bir gününü ayakkabısız geçirebilir misin?” diye soruyor. Dünya çapında birçok ülkede gerçekleştirilen kampanyada kişiler senede bir gün düzenlenen bu etkinliğe ayakkabısız gidiyor. Gidemeyenlerse belirli hashtag’lerle paylaşımlar yaparak etkinliğe sosyal medyadan katılıyor ve ayakkabıya ihtiyacı olan çocuklara ayakkabı sağlanmasına katkıda bulunuyor. Toms markası bu şekilde sadece bağış yapmakla kalmayarak insanları iyilik projelerine dahil ediyor ve bilincin artmasını sağlıyor. Toms’un iyilik projeleri sadece ayakkabıyla sınırlı değil, artık satılan her Toms Kavrulmuş Kahve paketiyle bir insanın bir haftalık (140 litre) temiz suyunu karşılıyor.
Sadece marka değil birey olarak da bilinçlenmek
İster marka, ister birey olarak dünyaya gelecek nesli korumak ve onlara daha iyi bir dünya bırakmak bizim görevlerimiz arasında. Markaların oluşturduğu kimlik ve etkilediği büyük alan da bunu kullanmak için eşsiz bir fırsat. Daha çok marka ve insanın bilinçlenerek bu kampanyaları arttırmaları daima en büyük amaçlarımız arasında olmalı.