Yeni Dönemin Ezber Bozan 6 Trendi
Publicis Media’nın gerçekleştirdiği “Business Transformation Predictor Araştırması” önümüzdeki dönemde iş dünyasını derinden etkileyecek altı ezber bozan trendi gözler önüne seriyor. Araştırma sonuçlarına göre yeni dönemi şekillendirecek ana trend de yine “ezber bozmak” olacak. Peki, 5 yıl içerisinde bizi hangi gelişmeler bekliyor? İşte yanıtlar…
Publicis Media’nın hazırladığı Business Transformation Predictor analizi önümüzdeki beş yıl 26içinde iş hayatının nasıl dönüşeceğine ilişkin bin 800 tüketicinin görüşlerini ve 750 yöneticinin tahminlerini toplayarak bir gelecek tablosu çiziyor. Çalışma, kesintisiz alışverişten, paylaşım ekonomisine kadar birçok iş kategorisine uzanan 6 “Disruption” (ezber bozan) trendin etkisini tahmin ediyor ve markalara önerilerde bulunuyor. Gelin “ezber bozma”nın ana akım olacağı önümüzdeki 5 yıl içerisinde markaları ve müşterilerini neler beklediğine birlikte göz atalım.
1- Ezber Bozmak (Distruption) Şimdinin Yeni Akımı!
Dönüşüm, hem tüketiciler hem de yöneticiler tarafından beklenen kaçınılmaz bir gerçek. Artık bu kavram sadece milenyum kuşağını değil herkesi ilgilendiriyor. Anket yapılan kişiler arasında yöneticilerin yüzde 67’si dünyanın değişim hızını tamamen kabul ettiğini söylerken, tüketicilerin yüzde 58’i ise değişime açık olunduğu konusunda hem fikir. Bunun yanı sıra yöneticilerin yüzde 28’i ve tüketicilerin yüzde 24’ü, dünyadaki değişimin daha hızlı olmasının onları mutlu edeceğini söylüyor. Görünen o ki günümüzde, ezber bozan dönüşümler ana akım olarak kabul ediliyor ve benimseniyor. Dönüşümü benimseyenler yalnızca milenyum kuşağı değil. Hem yaşlı hem de genç nüfus dünyanın değişim hızından oldukça memnun görünüyor. Artık sadece genç kuşak değil, herkes milenyum kuşağı!
Markalara öneri:
Demografik özelliklerden ziyade davranışsal hedeflemeye geçiş yapan markalar milenyumlarla ilişkilendirilen inovatif streotipleri hedef alabilirler.
2- Ezber Bozmak Konusunda Tüketiciler Markalara Güvenmiyor
Yöneticiler, hızlı dönüşüm çağında tüketici beklentilerini karşılama konusunda kendine güveniyorlar. Peki, tüketiciler bundan ne kadar ümitli? Şirketlerinin müşterilerin beklentilerini ne kadar iyi karşıladıkları sorulduğunda yöneticilerin ezici çoğunluğu gösterdikleri çabayı yüzde 85 oranında olumlu olarak puanlıyor. Tüketicilere benzer bir soru sorulduğundaysa markaların kendi ihtiyaçlarını karşılama kabiliyetleri konusunda daha şüpheci davranarak markaları çok daha düşük bir performansla (yüzde 60) puanlandırıyor. Kendi performansını olduğundan daha yüksek olarak değerlendiren yöneticilerin Dunning-Kruger sendromu (Daha az bilgi sahibi olan kişilerin, çok daha fazla bilgi sahibi olan kişilerden daha fazla şey bildiklerini sanma fenomeni) yaşadıklarının işareti olabilir.
Markalara öneri:
Markalar, inovasyon için gösterdikleri çabaların gerçekte tüketici beklentisini ne kadar karşıladığını düzenli denetimlerle ölçmeli.
3- Markalar Gerçekleştirdikleri Dönüşümü Tüketiciye Yeterince Gösteremiyor
Markalar iş yapış biçimlerini dönüştürmek konusunda güçlü bir başlangıç yapmalarına rağmen bu çabaları için yeterince değer görmediklerini düşünüyor. Markalarını dönüştürmek birçok yöneticinin (yüzde 76) gündeminde yer alıyor. Bu yöneticilerin yüzde 81’i iş dönüşümlerine güçlü bir ivme kazandırdığını belirtirken yüzde 67’si bu sürecin en azından hız kazanması için bir danışmanla çalışmaya başladığını söylüyor. Bununla birlikte, markaların birçoğunun (yüzde 54) gündeminde dönüşüm kelimesi henüz yer almıyor. Peki, markaların bu çabalarını tüketici ne kadar görüyor? Ezber bozmak için harekete geçen markaların birçoğu altyapı, veri ve teknolojiye yatırım yapıyor. Bu erken yatırımlar maalesef tüketiciler için büyük ölçüde görünmez konumda. Bu da bazı markaların dönüşüm çabalarının henüz tüketici tarafında değer görmediği anlamına geliyor.
Markalara öneri:
Yöneticiler, “Markam içinde bulunduğu dönüşümü ne kadar gösteriyor?” sorusunu kendilerine sormalı. Yöneticiler, markalarında gerçekleştirdikleri dönüşüm yatırımlarını
4- Gelecekte Para ve Veri Nerdeyse “Disruption” Orada
Bankacılık, otomotiv, elektronik, süpermarket, medya, eğlence ve telekomünikasyon, önümüzdeki beş yıl içerisinde en çok dönüşüme uğrayacağı düşünülen kategoriler arasında. Araştırmaya katılanlar para ve veri merkezli sektörlerin önümüzdeki süreçte en hızlı dönüşümün yaşanacağı alanlar olacağını düşünüyor. Tüketiciler, bankacılık, süpermarket sektörü ve otomotiv gibi her gün karşılaştıkları sektörlerde dönüşüm yaşanacağından emin. Yöneticiler ise alt yapıda yaşanan yenilikler konusundaki bilgilerine güvenerek telekomünikasyon alanında dönüşüm yaşanacağını söylüyor. Havayolları, alkollü içecekler, güzellik ve bakım kategorileri ise dönüşün beklentisinin en az olduğu alanlar…
Markalara öneri:
Yöneticiler, markalarının sunduğu hizmetlerin hangisinin en çok para ve veri ile bağlantılı olduğunu değerlendirerek dönüşüm için öncelik vereceği noktaları tespit edebilir.
5- Tüketici Markanın Dönüşüm Yolculuğuna Eşlik Edecek
Araştırma sonuçlarına göre tüketiciler, yöneticilerin değişim öngördüğü kategorilerin 4 / 5’ini tahmin ettiler. Tüketiciler artık ezber bozan teknolojiler hakkında oldukça bilgili. Tüketicinin gösterdiği bu duyarlılık teknoloji kullanımının fazlalaşmasıyla son 10 yılda büyük bir ivme kazandı. Teknolojik değişimlerin tüketicinin hayatına daha fazla girmesiyle birlikte tüketicilerin tahminleri, yöneticilerin tahminleriyle büyük ölçüde örtüşüyor. Yöneticiler, bankacılık, otomotiv, elektronik aletler, telekomünikasyon, medya ve eğlence kategorilerinin araştırılan sektörler arasında dönüşümden en fazla etkileneceğini öngördükleri alanlar. Tüketiciler ise büyük oranda aynı kategorilerde değişim yaşanacağını kabul ediyor. Tek bir farkla! Tüketiciler telekomünikasyon kategorisi yerine süpermarket kategorisini işaret ediyor.
Markalara öneri:
Tüketicinin ezber bozan trendlere olan yakınlığını avantaja çevirerek, şirketlerinizin dönüşüm yolculuğunda tüketicinin de rol oynamasını sağlayabilirsiniz.
6- İnsan Faktörü Önemli
Anketlerde; yöneticiler, ezber bozan trendlerin iş modellerini, veri akışlarını ve ürün/hizmet verimliliklerini nasıl etkileyeceği üzerine yoğunlaşırken tüketiciler ise kişisel ve toplumsal fayda sağlayacak inovatif fikirler üzerine iki kat daha fazla odaklanıyor. Tüketiciler ve yöneticiler, büyük teknoloji şirketlerinin geleceği şekillendirmeye devam edeceğinde hemfikir. Ancak, tüketiciler dönüşümün bir sonraki büyük adımı olarak sosyal ağları gösterirken yöneticiler ise start-up’ların geleceği şekillendireceğini düşünüyor. Tüketiciler ve yöneticiler, yaşamı kolaylaştıran ve kişiselleştirilmiş hizmetlerin gelecekte çok talep edileceğini kabul ediyor. Ancak, sosyal pazarlama yaklaşımları (eğlence, aidiyet, ilham) söz konusu olduğunda tüketiciler ve yöneticiler arasında bir uçurum beliriyor. Tüketici için sosyal bağ çok önemliyken, yöneticiler bu değerleri hafife alıyor.
Markalara öneri:
Yönetici ve tüketicinin dönüşüm anlayışı arasındaki bağı güçlü tutmak için, kişisel ve toplumsal dönüşümün boyutları belirlenebilir. Markalar, teknoloji ve iş dünyası odağını dengelemek için tüketici deneyimine önem verebilir.
SONUÇ:
Tüketici ve markalar, ezber bozacak trendlerin önemli sektörlerde iş yapış biçimini büyük ölçüde etkileyeceğini kabul ediyor. Markalar, gündemlerinde dönüşüme öncelik verirken yenilikçi yaklaşımlarının görünür olmasını ve tüketici istek ve ihtiyaçlarıyla uyumlu olmasını akıllarında tutması gerekiyor.
Kaynak: Publicis Media “Business Transformation Predictor”