Bekle bizi Amerika, kahramanın geliyor…
Danışmalar, yatırımcılar sizi beğenebilir ama en önemli kararı veren müşteri. Esas müşteri onayını almak mesele. Ne mutlu ki Amerika’daki ilk müşterimizi San Francisco’da ve ikinci müşterimizi de Chicago’da bulduk ve aslında ürünümüzle ilgili daha geliştirmek istediğimiz birçok şey var… Global markamıza HERO Adını verdik. HEROLOYALTY. O bir kahraman ne de olsa!
Merhaba sevgili dostlar! En son Amerika’ya giderken yazmış ve sizlere yeni bir heyecanımızdan bahsetmiştim. Hatırlatmak adına, İTÜ’nün Amerikan pazarına açılmak isteyen firmalar için olan hızlandırma programı ITUGATE’ e katıldık. Tabii böyle “katıldık” deyince kolay gibi geliyor ama hiç de kolay olmadı. Bir süredir yıllar içinde biriktirdiğimiz tecrübemizi, bilgimizi, kullandığımız teknolojimizi acaba Türkiye dışında diğer ülkelerde de anlatabilir miyiz, kullandırabilir miyiz diye düşünüyorduk. Dünyadaki uygulamaları takip ediyor, başarılı örnekleri, sektör devlerinin uygulamalarını ezbere biliyorduk. Yaptığımız işin uluslararası ölçekte olduğunu da global müşterilerimizin yorumlarından, aldığımız uluslararası ödüllerden görüyorduk. Ancak bir türlü nereden, nasıl başlayacağımızı bilmiyorduk. Tam da öyle bir zamanda ITUGATE çıktı karşımıza. Kısaca anlatmak gerekirse ITUGATE, Türkiye’de işini belli bir noktaya getirmiş ve dünya ölçeğinde iş yapabilecek teknoloji firmalarını seçip teknolojinin merkezi Amerika’ da iş yapabilecek kıvama getirmek için hizmet veren bir hızlandırma programı.
Ülkemizdeki önemli üniversitelerin yürüttükleri hızlandırma programları içinde belki de en kapsamlısı olan ITUGATE programı için başvuran firmalar, yaptığı işi, Amerika’ya giderse ne yapacağını akademi ve iş dünyasından, yerli, yabancı mentorlar ve yatırımcılardan oluşan jüriye anlattı. Bu firmalardan 22 tanesi de bu aktarımlar sonucunda programa katılmaya hak kazandı. Yaklaşık altı haftalık yoğun bir program sonrası da Amerika’ya gitmek üzere seçilen sekiz firmadan biri olduk. İTÜ ekibiyle birlikte “Rocket your Business” mottomuzla Amerika’ya gittik ve birçok tecrübe, bilgi ve hikayeyle geri döndük.
Efsanelerle buluşma
İlk durağımız, 15 gün kaldığımız San Francisco’da önemli girişimcilere ev sahipliği yapan Galvanize Center, sonraki durağımız, yine 15 gün kaldığımız Chicago’da da 1871’deki ofislerimizde çalıştık. Her sabah danışmanlar eşliğinde günlük planlamamızı yaparak başlayan programımız gün içerisinde Gate’in davet ettiği her biri farklı alanlarda uzmanlaşmış dünyanın en önemli mentorları, growth hacker’ları ve yatırımcılarıyla bir araya gelerek onlara sunumlar yaparak geçti. İlk günler sesimiz biraz titremedi desem yalan olur. Düşünsenize Türkiye’den kalkıp gidip, Silikon Vadisi kurtlarına sunum yapıyorsun, “öyle bir ürünümüz, teknolojimiz var ki burada bile bulamazsın” diyorsun; bunu beş dakika içinde yapıyorsun ve sonrasında arka arkaya gelen çapraz sorgulardan, sorulardan geçiyorsun. Ama en güzeli sunum sonunda seni onaylayan, tebrik eden ve seninle çalışmak isteyen yatırımcıları, danışmanları gördüğünde içini kaplayan o başarma hissi. Sonrası kolay, bir kere o işine olan güvenin perçinlendi mi gerisi geliyor.
Her sunumdan başka şeyler öğrenerek çıktık. Amerikalı danışmanlarla, hukukçularla, yatırımcılarla, sayısız toplantı yaptık. Dünyanın teknoloji alanında dev isimlerinin yönetim ekipleriyle tanıştık. Google Launchpad’e davet edildik. Bizim için en keyiflisi de ürünümüzü üzerinden inşa ettiğimiz SALESFORCE’un kurucusu efsane Marc Benihoff ile tanışmak oldu.
Ve şunları öğrendik… Amerika’da iş yapmak istiyorsanız dikkat etmeniz gereken birkaç şey var:
Asla kimsenin zamanını boşa harcamayın. Öyle buradaki gibi İstanbul trafiğini bahane edip toplantıya 15 dakika geç gitmek yok. Toplantınız 1 saatse, bilin ki zamanınız çoktan 45 dakikaya indi; öyle biraz uzatırız falan yok. Ya da karşı taraf toplantıyı hiç yapmaya da bilir.
Karşınızdaki kim olursa olsun, hangi kanalla ulaşmış olursanız olun her zaman bir cevap alırsınız. Lafı sağından solundan çevirmek yok. İş yapmak istiyorsanız direkt olun ve size de direkt olunmasını bekleyin. Ürününüzü beğenmeyen bir müşteri size “Teşekkürler ilgilenmiyorum” der. Bizdeki gibi hiç cevap verilmemesi ya da giriş-gelişme-sonuç üç sayfalık cevaplar olmaz.
O bir kahraman ne de olsa!
Kimse kimseye referans olmaz ama herkes herkesi birbiriyle tanıştırır. Tanışan insanlar birbirine derdini anlatır; karşılıklı anlaşırlarsa ne ala. Yani ne “Abi bu bizim arkadaşımız, siz bununla iyi çalışırsınız, hadi bakalım” sığlığı, ne de “Aman bana ne, ne uğraşacağım şimdi” kayıtsızlığı var. Networking gücüne inanan ve o anlamda da birbirine destek olan bir sistem var iş dünyasında.
Hepsi bu mu? Tabii ki hayır. İş demek, müşteri demek elbette… Danışmalar, yatırımcılar sizi beğenebilir ama en önemli kararı veren müşteri. Esas müşteri onayını almak mesele. Ne mutlu ki ilk müşterimizi San Francisco’da ve ikinci müşterimizi de Chicago’ da bulduk ve aslında ürünümüzle ilgili daha geliştirmek istediğimiz birçok şey var… Global markamıza HERO Adını verdik. HEROLOYALTY. O bir kahraman ne de olsa!
Tüm bunları mutluluğumuzu sizinle de paylaşmak için ama daha da önemlisi aramızda gerçekten dünya ölçeğinde iş yapabilecek birçok firma olduğunu ve tek ihtiyaçlarının biraz özgüven ve inanç olduğunu, bu yolda size destek olabilecek İTÜGATE, KOSGEB gibi çok değerli oluşumlar olduğunu anlatmak için yazdım. Tek yapmamız gereken günlük koşuşturma içinde geçen iş hayatımızdan sıyrılıp işimize biraz dışarıdan bakabilmek. Gerisi emin olun gelecek.