Logoların Hikayesi
Markaların isimleri kimi zaman unutulsa da logoları hafızada yer ediyor. Titizlikle hazırlanan ve markalaşma sürecinde oldukça önemli bir yere sahip olan logo tasarımları, marka bilinirliğini artırmada etkili yöntemlerden biri. Çünkü, logolar kullanılan renklerden tipografiye, ikonlardan şekillere kadar insan zihninde farklı mesajlar yaratıyor.
Gelişen ve hızla değişen dünyada firmalar da kurumsal kimliklerinde birtakım değişiklikler yapıyor. Dünya dijitalleştikçe, logolar da buna ayak uyduruyor …
Başlangıçta tepkiler alsa da sonradan herkesin alıştığı Instagram da bu değişime ayak uyduran markalardan biri. Her gün binlerce, hatta milyonlarca insanın fotoğraf yüklediği ve anlık paylaşım yaptığı uygulama, logosunu değiştirdiğinde büyük yankı uyandırmıştı. Önceleri sadece filtrelerle fotoğraflar üzerinde oynama şansı veren Instagram, daha sonra video ekleme, filtreleri zenginleştirme, boomerang gibi çeşitli eklentilerle kendini güncelledi. Bu gelişim ve değişim Instagram’ın logosuna da yansıdı. Yapılan açıklamada değişimdeki amacının ince çizgilerle, kullanıcıların tarzına da uyan, daha estetik bir görünüm yakalamak olarak ifade edildi.
Dünyanın en çok kullanılan siteleri arasında yer alan ve arama motoru denildiğinde akla gelen ilk isim olan teknoloji devi Google’ın logosu da değişime ayak uyduranlardan… 19 yıldır hayatımızda olan Google, renk ve tipografiye yapılan küçük dokunuşlarla belirli aralıklarla logosunda değişime gidiyor. Önce alıştığımız tırnaklı fonttan çıkıp, tırnaksız fonta geçiş yapan Google, renkli dünyasını daha dinamik hale getirdi. Bir zamanlar Google’a tek bir cihazdan, sadece masaüstü bilgisayardan ulaştığınız bir adresken, bugün çok sayıda cihaz, uygulama ve platform üzerinden, bazen gün içerisinde bunların tümünü kullanarak etkileşime giriyoruz. Nerede ve ne zaman olursa olsun, ister cep telefonu, TV, saat veya arabadan, ister masaüstü bilgisayardan yardımcı olmasını bekliyoruz. Bugün bu gerçeği yansıtan ve en küçük ekranlarda bile Google’ın görsel dilini tanıyoruz ve hatta arıyoruz. Google logo ve görsel ögelerini, kusursuz bilgi işlem süreçlerini içeren dünyası için güncelledi.
Google’ın bir de zaman zaman yarattığı ‘doodle’ları var.. Tatil günlerini, yıl dönümlerini kutlamak, ünlü sanatçıları, kâşifleri ve bilim insanlarını anmak amacıyla Google logosunda yapılan eğlenceli, şaşırtıcı değişiklikler lokalleşebiliyor. Kolombiya Milli Günü, Wimbledon’ın 140. Yıl Dönümü, Babalar Günü gibi.. Hepsi farklı coğrafyada bir kültürün sahip çıktığı, önemsediği özel günler. Hepsi, Google’ın güncelliğini koruduğu, kullanıcıları ile arasındaki bağı güçlendirdiği başarılı örnekler.
Neden logo değişir?
Logo değişikliklerinin ise çeşitli amaçları ve nedenleri olabiliyor. Var olan sembol, anlam veya içerik açısından zamanın gerisinde kalmış olabilir, şirketler arası birleşme olabilir, şirket yeni bir kimlik oluşturmak isteyebilir. Logo değiştirmek bir şirket için gerçekten çok zor bir karar. Tüm geri plan araştırmalarını yaparak, ihtiyacı belirlediniz ve bunun için gerekli tüm stratejiyi hazırladınız diyelim. Bunun üzerine “Haydi logomuzu değiştiriyoruz.” dediğinizde dahi hem zaman hem de maliyet olarak bir şirkete getirdiği yük inanılmaz. Hele uzun yıllardır çok iyi bilinen bir logonuz var ise bunu tüketiciye kabul ettirmeniz en zor süreç.
Bu konuda 2000’lerin başlarında, uzun yıllardır kullandığı logosunu değiştiren Arçelik’i örnek gösterebiliriz. Robot Çelik ile birlikte lanse edilen logo değişimi, Arçelik’in teknolojik ve inovatif bir şirket olduğunu vurgulamayı amaçlıyordu. Başarılı, ancak çok da sancılı bir dönem geçirmişti Arçelik. Sadece logoyu değiştirmekle kalmıyorsunuz. Çünkü yeni logonuzu tüketiciye doğru anlatmak ve kafalarında yer etmek için çalışmak zaman alıyor. Bunun yanında bazı sektörlerde ürün, bayi ve servis ağında da görsel değişikliği sağlamak zorundasınız. Üstelik görsel bütünlüğü sağlayabilmek için bu yüzlerce noktadaki değişikliği çok kısa süreler içinde gerçekleştirmek zorundasınız. Zaman ve maliyet baskısına katlanarak aldığınız bu çok stratejik kararın “tüketicinin beğenmemesi” gibi riski de var.
Özellikle son birkaç yılda birçok teknoloji şirketi logosunu değiştirdi. Günümüz dijital dünyasında bu değişiklikler artık daha kolay gerçekleşmeye başladı ve tüketici tarafından da genelde olumlu karşılanıyor.
Çağın gerekliliklerine ayak uydurmak isteyen markalar logo değiştirerek döneme ayak uydurmak isteyebiliyor. Tabii, kullanıcıların tepkisini göze alarak. Ancak logo değişimi ile gelecek yönetimi yapmaya çalışan şirketlerin kültürlerinde geleneksel bir yapı varsa, bu konu şirketin itibarını da etkileyebilecek bir risk taşımaya başlayabilir.
Gelecek için gelenekseli sürdürebilmek mi yoksa yeniyi yönetmek mi daha büyük başarı sayılacak? Onu da bir sonraki yazıma saklıyorum.