Pazarlamada hikâyeleştirmenin vazgeçilmez cazibesi
Coca-Cola’nın, “Bi dünya mutluluk” adını verdiği çadırdayım. Dünyanın en değerli markası tüketicisiyle rafın dışında da buluşuyor. Bu buluşma için akıl yoruyor, para harcıyor çünkü bu buluşmaları anıya dönüştürüyor. Nasıl mı? İşte dev çadır buna iyi bir örnek! Teknolojinin tüm olanakları kullanılarak markanın mutlu dünyasının bir parçası olma fırsatı sunulmuş yani bu neşeli dünya ile etkileşebiliyorsunuz. Çadır tarihçe, üretim kalitesi ve sosyal sorumluluk projeleri olarak temalaştırılmış. Eğleniyor ama diğer yandan ‘Ne gerek vardı?’ deseniz bile markanın tarihini, çevreci projelerini tüm ayrıntılarıyla eğlenceli bir biçimde öğreniyorsunuz. Harley Davidson fanatikleri kadar işi ileriye götürüp markayı vücutlarına dövme yaptıranlar var mıdır bilmem ama markanın koleksiyonerlerden toplanan promosyon malzemelerinin bile mücevherlermiş gibi değerli kılındığını, Renk, ışık ve müzik dolu çadırdan çıkarken; markanın alamet-i farikası şişenin zaten bizzat marka demek olduğunu, Tüketici deneyimlerini hikayeleştirmenin giderek önem kazandığını, Markayla etkileştiğiniz o kısacık anı nasıl anıya dönüştürdüğünü gözlemledim. Gidin esinlenin ve kendi işinizde uygulayın.
Bu yazı Günseli Özen Ocakoğlu’nun Zaman gazetesindeki köşesinden alınmıştır.