Hepimiz sınırdayız: Kung Fu Fighting
1 Aralık’ta Rota Yayınları’ndan yayınlanan “Hepimiz Acayibiz” kitabı ile Seth Godin yine pazarlama dünyasını birbirine katmayı hedefliyor. Biz de Marketing Türkiye olarak bu olay yaratacak kitabın ilginç bölümlerini sizinle paylaşmaya devam ediyoruz. Daha önceki yazılarda Seth Godin, çağımızın mücadelesini ve kitle, normal, acayip, zengin kelimelerinin anlamının nasıl farklılaştığını ele almıştı. Şimdi de yeni bir bölüm ile devam ediyoruz.
Müzik koleksiyonunuz hiç kimseninkine benzemez. Müziğin sonu gelmez açık büfesine yaptığınız yolculuk artık başka birisinin seçtiği çeşitliliğe hiç de benzemeyen bir yolda ilerliyor. Tüketimi cazip kılan –aradığımız, uğruna yolculuklara çıktığımız ve hakkında konuştuğumuz- şey bolluk değil, sözde niş adı verilen ürünlerdir.
Bir müzik kaynağı yerine neden diğerini seçeriz? Keskin hatlara sahip ürünler için…
Cory Doctorow dosya paylaşımlı müziğin bu kadar revaçta olmasını şöyle açıklıyor: “Napster neden hepimizi bu kadar etkiledi? Radyoyu açtığımız anda duyabileceğimiz en iyi 40 şarkıyı sunduğu için değil. Bunun nedeni, bugüne kadar kayıt altına alınan müziğin yüzde 80’inin dünyanın hiçbir yerinde satışta olmamasıdır. Bu yüzde 80’in içinde bizi duygulandıran, beynimizin derinliklerine yerleşen kulak solucanlarını harekete geçiren ve duyduğumuzda bizi gülümseten şarkılar vardı. Diğer bir deyişle, dosya paylaşımını popüler yapan Beatles değildi (Beatles’ı seven herkes zaten bir albümüne sahiptir). Hayır, insanların mp3 avına çıkmalarını sağlayan şarkılar Kung Fu Fighting, Patridge Family ve Sister Sledge’dir. Gölgelerde kalmış bu müzikleri bulmaya çalışmak için rahat kanepelerimizden kalktık. Tüm hesaplar kökünden ve temelli değişmiştir: Biz zamanlar niş olarak adlandırdığımız şeyleri ateşleyip besleyerek başarılı oldunuz. Bizi zorla tanımladığınız normal kalıplarının içine sokmaya çalışarak değil… Tower Plakçılık çeşitlilik için duyduğumuz sonu gelmez arzuyu tatmin edemedi ve battı.