Kehanet değil araştırma
Temel koşul tüketiciye kendini iyi hissettirmek. Hangi ürün ya da hizmet daha iyi hissettiriyorsa tercihimizi ondan yana koyuyoruz. Marka ise bir vaat yani her yer ve koşulda size aynı hissiyatı vereceğinin sözü veriyor. Bu nedenle genel tercihimiz markalardan yanaysa da ilk tercihimiz her zaman bize kendimizi en iyi hissettirenden yana oluyor.
ARGUS Marka Danışmanlığı ve Araştırmanın Mind-Decoder tekniğini kullanarak yaptığı 2020’ye Doğru Tüketici Trendleri araştırmasında pazarlama süreçlerini etkileyecek 10 büyük trendi belirleyerek yorumlamış. Beraberinde 2009’da belirlediği “5 Tüketici ile 6 Ürün Trendi”ni de paylaşmış. Araştırmanın tamamını okumak isteyenler Araştırma Bankası başlığı altında bulabilirler.
Büyük eğilimler konusunda pek çok yazı yazıldı, biz de yazdık. Hepsi de bulunduğumuz andan ileriye doğru baktı. Ancak bu kez farklı bir şey yapıp 2009’da yapılan araştırmada saptanan 5 tüketici trendinin kendini ne kadar gerçekleştirdiğine bakalım. 2017’de tekrarlanan Mind-Decoder’de belirlenen 10 Tüketici Trendi ise bir sonraki yazının konusu olacak.
Ne denmişti ne oldu?
Yeni Osmanlı – Neo Ottomanism
Büyük bir imparatorluğun mirasına sahip çıkmak, milliyetçiliği kahramanlık ve vatanseverlikle eşit görme.
Eski adetleri, Osmanlıca ifadeleri değerli görmek.
Bu trend birebir kendini gerçekleştirmiş gözüküyor.
Osmanlı tuğralarının kullanıldığı tablolar, aksesuarlar ve özellikle erkeklerde yüzük, kadınlarda kolye ve bilezikler, otomobillerin camlarına yapıştırılan çıkartmalar ve de daha da belirgin ideolojik bir gösterge olarak Osmanlı Ocakları’nın varlığı ve giderek güçleniyor olması. Osmanlıcanın dilde ne kadar yer bulduğu konusunda belirgin bir gösterge yok.
Yamalı Bohça Hayat Tarzları – Eclectism
Farklı yaşam tarzlarının bir arada yaşaması. Birbiriyle uyumlu olmayacağı düşünülen şeyleri kişisel zevkin ifadesi olarak bir arada benimseme.
Özgürlükten söz ederken aslında birbirimize bağlı yaşamayı seviyoruz. Bu maddeyi kılık kıyafet olarak da alabiliriz, aynı evde ayrı ayrı yaşayan aile bireyleri olarak da. Bir başka yazımda sözünü ettiğim Türk genci evlenene kadar (40’da olur 50’de) ana-babasıyla yaşıyor çıkarımına bağlayabiliriz. Kendini görsellikle ifade etmeye gelince herkes ayrı telden çalıyor. Ben şık buluyorum.
Über Kozalanma – Uber Cocooning
Evde vakit geçirmenin ötesine geçip, evi sokağa taşımak, sosyal ortamları ev rahatlığında ve güvenliğinde yaşamak.
İşte bundandır kafeler doldu taştı ama bir de gel mekan sahibine sor! Bir çay ile sabahtan akşama masayı işgal edip doldur boşat yapanların bu eğilimin sembolleri olduğunu söylemek mümkün. Birlikteliği kolektivizmin yanı sıra güvenli olarak da alıyor gençler. Eğilim ise giderek artıyor.
Şımart beni – Indulgence
Artan ben-merkezcilik ve haz arayışı. Keyfi maksimize etmek için yeni yollar ve deneyimler aramak. Anın tadını çıkarmak için yeni araçlara ve çözümlere ihtiyaç duyduğuna inanmak.
Bana göre en önemli eğilim budur. İnsanlar sahiplenmek yerine deneyimi satın almaya başlayalı epey oluyor. Neden mi? Hem daha ucuz hem de deneyimden hoşlanmadıysanız başka deneyimlere kaçıp gidebiliyorsunuz. Ayrıca bu çabuk vazgeçiş size bir şeyler satmak isteyenlerin ürün ve hizmet standartlarını yukarıya çekiyor. Ben bu eğilimi rekabeti coşturduğu için çok tutmuştum. Bir pazarlama disiplini olarak yükselmeye devam ediyor.
Evrenden Haber ver – Spritualizm
Ana akım dini inançların ötesinde, hayatın manevi anlamını aramak, kaderine hükmedebileceğine inanmak. Daha fazla huzur ve mutluluk için dengenin ve uyumun gerekli olduğuna iman etmek.
Toplumda ötekileştirmeler her alanda derinleşir ve dünya din savaşları üzerinden yeniden şekillendirilirken sağduyulu bir kitle giderek içe dönüyor. Yoga, meditasyon yapanların sayısı katlanarak çoğalırken kişisel gelişim kitapları seminerleri milyar dolarlık pazarlar yaratıyor. Mutluluk arayışı anlam arayışına dönüyor. Neyin anlamı derseniz; öleceğini bilinçli olarak bilerek yaşayan tek canlı insanoğlu. “Madem geldim gidiyorum bari burada geçirdiğim kısıtlı zamanda en değerli konuğum kendim olayım!” demenin bir nevi yorumu anlam arayışı. Yine bir yazımda Brithish Council’i yaptığı bir araştırmada bizim gençlerin anlamdan ziyade maddiyata baktıklarını, ortamın buna zorladığını söylediklerini yazmıştım. Ancak anlam arayışı dünya gençliğinde bir eğilim olarak büyümeye devam ediyor.
Her ne kadar laf kalabalığına gelse de pazarlamanın alfabesi rakamlardır. Araştırmaya devam, doğru soruları sorarak elbette.