“Adapte ol, değiş ve öncü ol” ya da bir inşaat yığını olarak yok ol!
Sanal gerçeklik modülleri hayatımıza girdi girmesine ama halen emekleme döneminde. Yine de teknolojiyi henüz başında takip etmek ve o hızlı adımlarla koşarken ucundan yakalamak biz AVM sevdalılarının birinci önceliği olmalı. Mottomuz “Adapte ol, değiş ve öncü ol ya da sıradan bir bina olarak kalmaya mahkum ol” olmalı. Çünkü daha koşacak çok yolumuz var.
Teknolojik gelişmeler hızla devam ediyor. Ne zaman “Artık hayatımızı değiştirecek yeni bir icat çıkmaz” diye düşünsek tüm oyunu değiştiren bir teknoloji hayatımıza giriyor. Günlük hayatımızı ve sosyal yaşamımızı değiştirecek birçok farklı konsept yavaş yavaş hayatımıza giriyor. Tıpkı cep telefonunun gelişmesiyle iş ve özel yaşamımızın merkezine oturması gibi hayatımızı değiştirecek yeni bir teknoloji bizleri bekliyor. İngilizce olarak Virtual Reality ya da Augmented Reality olarak adlandırdığımız sanal gerçeklikler çok farklı bir biçimde hayatımıza girme aşamasında. VR gözlükler olarak adlandırdığımız şekilde artık aşina olduğumuz bu konsept aslında henüz gelişimini tamamlamadı. Ancak yakın gelecekte hiçbir şey aynı olmayacak. ABD’de katılma şansı bulduğum Virtual Reality Los Angeles Expo’da edindiğim bilgiler, katıldığım workshoplar ve deneyimlediğim yeni gizli teknolojileriyle bu geleceğin tahmin edilenden daha yakın olduğunu açıkça görülüyor.
Daha önceki yazılarımda sizlere bu dijital dönüşümü farklı boyutlarıyla anlattım. Ancak teknolojinin gelişimi buraya kanalize olduğundan daha detaylı incelemek gerekiyor. Katıldığım workshoplardan bir tanesinde VR gözlükleri cep telefonu gelişimiyle kıyaslamışlar ve VR’ın henüz sadece ikinci aşamasında olduğu belirtiliyor. Yani o ilk taşıdığımız, sadece 3-4 kişide olan ve yarım kapsama alanıyla konuşmaya çalıştığımız kocaman Ericsson telefonlar düzeyinde. Pahalı, az kullanılan, çok gelişmiş olmayan ve sınırlı erişimli ilk VR gözlükleri HTC VIVE ve Oculus gözlüklerden bahsediyorum. Çok az kişide var, temin etmek için büyük bir yatırım gerektiriyor, kullanılan içerikler sınırlı ve etkilese de hayatımızı değiştirmiyor. Sadece birkaç özel kullanımlı evde yer alıyor. Bit tanesini edinebilmek için ortalama 25 bin lira harcamak gerekiyor. Eve kocaman bir bilgisayar ve istasyonlar kurmak gerekiyor. Aynı o koca telsizi Ericsson 688’ler gibi. Ama fuarda deneyimleme şansım olan Lenovo Mirage, HTC Vive Focus ve Oculus Go ile bilgisayarsız, kablosuz ve HD görüntü kalitesi ile her eve girecek boyuta geliyor. Daha satın alınabilir fiyatlarla ve çok daha derin bir deneyim sunuyorlar. Artık eve sensör ve kocaman pahalı bir bilgisayar almadan 400USD – 600USD arasında sahip olabiliyorsunuz.
Ekonomi büyüdükçe içerikler de gelişecek
Oyunu değiştiren bir yeniliklerden biri de 360 derece ses özelliği ile işitme duyumuzu da tetikleyen ve çok daha geniş içeriklere sahip sistemler. Bu da bizlerin hayatında ve sosyal hayatta değişime neden olacak. Her eve girme şansı yaratacak. Ekonomisi büyüdükçe de içerikler gelişecek. Tabii ki bu da bir başlangıç ve ön görülen son nokta bir kontak lens kadar küçük göze takılabilen ve gerçek hayattaki görüntüyle en tegre “imperceptible devices” yani görülmez mekanizmalarla vücudumuzun bir parçası olması bekleniyor. Hedeflenen süre ise 2025. Uzak bir gelecek gibi gözükse de aslında çok yakın ve şimdiden hayatımızda.
Peki, bu değişimlerin alışveriş merkezleriyle olan bağlantısı ne? Aslında VR alanları ABD’de ve Dubai’de AVM hayatının bir parçası olmaya başladı. Dubai’de 2 tane çok büyük VR Park yani sanal gerçeklik parkı AVM’ler de yer alıyor. Devasa yatırımlar ve VR konusunda son teknolojileri deneyimlemiyorlar. Örneğin VOID isimli bir firma tarafından geliştiren mekanizma sizi gerçek dünyadan kopararak bambaşka bir sanal gerçeklik deneyimi sunabiliyor. 4 ila 6 kişilik takımlar halinde oynanabilen mobil ve gerçek mekanlar içinde yürünebilen deneyimler. Amerika’da yer alan AVM versiyonlarından sadece bir tanesi. Benim ve şirketimin önderliğinde Türkiye’de de bazı girişimler başlamak üzere ancak açıkçası ticari olarak değil itibar barındıran deneyim alanları olarak adlandırmak çok daha doğru.
Genç nüfus için bir pazarlama mıknatısı
Sanal gerçekliğin şu anda bulunduğu nokta az önce de bahsettiğim gibi teknolojinin yeni gelişmekte olan modülleri nedeniyle çok büyük yatırım gerektiriyor. Yatırımın büyüklüğü, kablo, bilgisayar gereksinimiyle 4 ve üstü oyuncu maduna geçildiğinde ekstra gereken komplike sistemleri nedeniyle kar getirmesi pek de mümkün olmayan modüller. En büyük problemi sınırlı sayıda kullanıcı ve metrekare ciro faydasının çok düşük olması. Bir modül minimum 70 ila 90 metrekare arasında yer kaplıyor ve günde en fazla 200 kullanıcıya ulaşabiliyor. Dolayısıyla bir ciro canavarı olmuyor. Ancak AVM’ler için bu alanda atılan yenilikçi ve fark yaratan bir alan. Yenilikleri ve öncülüklerini göstermek için ve özellikle genç nüfusu çekecek bir mekanizma. Atılan ilk adım sonrası gelişen teknolojiyle ancak çok büyüyecek bir market. Geçen sene hayatımıza fırtına gibi girip etrafı kasıp kavuran Pokemon çılgınlığını hatırlayın. Türkiye’de Nintando’nun yatırımı olmadığı için pazarlama canavarı haline getiremediğimiz bir konsepti. Ancak yine de elimizden geldiğince kullanmaya çalıştık. Sanal gerçeklik oyununun asıl amacı olan canavar bulmak ve avlamak olan Pokémon’da çok zor bulunan bir sanal kahramanın sizin AVM’nizde 2017 başında yer aldığını hayal edin.
İşte bu prestij PR anlamında ve genç ziyaretçiler için aynı önemi taşıyor. Evet, büyük bir gelir kaynağı şu aşamada olmayacak ama yeniyi deneyimlemek için kaç ziyaretçi çekebileceğinizi bir hayal edin. Ama bu konsepti kurarken VR’ın her hali bir deneyimdir diye düşünmeyin. Şu an kiralama bölümlerinde yer alan yumurta şeklindeki modülleri bu deneyimden lütfen saymayın. Gerçek deneyim size örneğini verdiğim “VR Park Dubai” ya da “The Hub” gibi yatırımlarda yer alıyor. Ancak teknolojiyi baştan takip etmek ve o hızlı adımlarla koşarken ucundan yakalamak biz AVM sevdalılarının birinci önceliği. Bizlerin mottosu “Adapte ol, değiş ve öncü ol” ya da sıradan bir bina olarak kalmaya mahkum ol olmalı. Daha koşacak çok yolumuz var.
Önümüzdeki aydan itibaren Disney’de katılma şansı yakaladığım ve tüm deneyim anlayışımı değiştiren “Müşteri Deneyimi” eğitimini sizlerle detaylı olarak paylaşmaya başlayacağım. Deneyim tasarımı konusunda birçok eğitim aldım ve dekor, tasarım, teknoloji, konsept üretimi konusunda bilgi sahibi olsam da firmadan çalışanına ve çalışanında müşterisine uzanan ve ana objenin insan olduğu “müşteri deneyimi” döngüsünün önemini dünyada bir numara olan Disney Üniversitesi’nden sizlere aktaracağım. Evet, asıl olan deneyim “insan”. Her deneyimi başlatan ve bitiren aslında çalışanlarımız ve bu gerçek ve sadakat yaratan döngüyü yaratmak için izlenecek yollar bir sonraki konularımız olacak.