Gerçeğin içinde acı çekmek mi, rüyada yaşayıp mutlu olmak mı?
Bu soru The Matrix’in hayatımıza girmesinden itibaren filmlerde, kitaplarda, makalelerde sıkça karşımıza çıktı: Gerçeklere uyanmak mı, bir rüyada yaşamak mı? Compulsion Games’in fikrini bu sorudan ilham alarak oluşturduğu “We Happy Few” oyunu için çekilen reklam filmi oyunu tanıtmanın bir adım ötesine geçiyor ve sizi bu soruyu kendinize tekrar sormanızı sağlıyor.
The Matrix filminden önce Abre Los Ojos (Aç Gözünü) adlı İspanyol yapımı filmde de bu soru, asla görüş birliği sağlanamayacak bir şekilde izleyicinin karşısına geliyor. Kaldıramadığınız kederlerinizi bir kenara bırakıp sadece görmek istediğiniz ve mutlu olduğunuz bir rüyayı mı tercih ederseniz yoksa çıplak gerçekliğin içinde acılarınızı kamufle etmeden tüm benliğinizle yaşamayı mı?
We Happy Few adlı oyunun hikayesi de bu temel soruya dayanıyor. Oyun 1960’ların distopik İngiltere’sinde geçiyor. Bölgelere ayrılan şehirde Joy adlı ilacı alanlar halüsinatif bir dünya içerisinde mutlu mesut yaşarken almayanlar suyu, gıdası tükenmiş bu distopyanın acımasızlığı içinde gerçeği yaşıyorlar.
Kickstand adlı Amerikalı kreatif ajans oyunun reklamını tek bir oyuncu ile sade bir dille yaparken reklamın ortasında oldukça çarpıcı bir dönüş yapıyor. Reklam filmindeki kadın “Joy” adlı ilacı kullanan biri olarak tecrübelerini anlatıyor. Çok acılar çektiğini ve artık hatırlamadığı için mutlu olduğunu ifade ederken hafızasında beliren gerçek anıların acılarıyla ara ara donup kalıyor. We Happy Few’un reklam filmi oyunun iletişim kampanyası olmaktan çıkarak gerçekten Joy adlı bir ilaç varmış ve onun reklamını izliyormuşsunuz hissini uyandırıyor. Aşağıda çıkan “Bu yan etkileri görürseniz ilacı geçici olarak bırakın, doktorunuza başvurun” uyarısı reklamı daha gerçekçi kılıyor.
Peki ya siz, yaşadığınız dünyanın acımasızlığını, korkunçluğunu size göstermeyecek ve size sürekli mutlu hissettirecek bir ilacı kullanır mıydınız, yoksa tüm acıları algılayarak hayatınıza devam etmeyi mi tercih ederdiniz?