Her şey bir “fareyle” başladı…
Tek umudum bir şeyi hiç unutmamak. Tüm bunların bir fare ile başladığını…” Walt Disney yukarıdaki meşhur sözleriyle bir yandan tek umudunun tüm bunların bir fareyle başladığını hiç unutmamak olduğunu ifade ederken bir yandan da başarının sırrının kişinin hayalleriyle doğru orantılı olduğuna ve tabii ki bu hayalleri büyütebilmek için ortaya doğru çaba koyması gerektiğine dikkat çekiyor. Her şeyin bir fareyle başladığının her fırsatta altını çizen Walt Disney’in sihirli dünyası her yaştan hayranının kalbine hitap eden küresel ölçekli eğlence markası The Walt Disney Company olarak karşımızda. Walt Disney’in bu ilham veren başarı hikâyesi gönülden severek, tutkuyla yaptığınız bir işin ve hayal gücünün nasıl zengin bir dünya yaratabileceğinin de kanıtı şüphesiz.
Hikâyenin başkahramanı kim mi? Tabii ki dünya çapında her yaştan hayranına gülmenin, iyimserliğin ve umudun faydalarını hatırlatan, The Walt Disney Company’nin marka elçisi, benim hayatımda da çok özel bir yere sahip olan Gerçek Bir Efsane: Mickey!
Sizlere geçen ay hayranı olduğum Mickey’nin doğum günü şerefine dünyada ve Türkiye’de gerçekleşen 90’ıncı yıldönümü kutlamalarından detaylı bir şekilde bahsetmiştim. Aradan geçen bu 90 yılda animasyon çizgileri anlamında pek çok değişimden geçmiş olsa da Mickey’nin eğlenceli macerası hız kesmeden devam ediyor…
Macerasının ilk başlarında isminin “Mortimer” olması düşünülürken Walt’ın sevgili eşi Lillian tarafından kulağa daha sevimli gelen “Mickey” olarak değiştirildiğini biliyor muydunuz? Mickey, eğlenceli üslubu, aktif çizgisi, iyimserliği ve doğal liderlik özellikleriyle Disney’in marka çatısı altındaki her şeye ilham veren bir karakter olarak şimdiye dek 120’den fazla animasyon filminde yer almış. Farklı dillerde, örneğin İtalyancada Topolino (minik fare), Almancada Micky Maus, Fince’de Mikki Hiiri, Latincede Michael Musculus ve İsveççede Musse Pigg olarak ifade edilse de Mickey, yetişkinlere çocukluk anılarını ve nostaljik duyguları anımsatan, çocuklara ise olumlu duygular aşılayan ikonik bir marka elçisi olarak görevini yerine getiriyor.
Mickey konuşmaya başlıyor
Size biraz da Mickey hakkında eğlenceli ve bir o kadar da ilginç birkaç detaydan bahsetmek istiyorum. Örneğin Mickey, önceleri yer aldığı içeriklerde sadece ıslık çalıyorken 1929’da oynadığı The Karnival Kid filminde ilk defa konuşmuş ve ilk sözleri de sosisli sandviçler anlamına gelen “hot dogs!” olmuş. Daha da ilginci, Mickey 1946 yılına kadar yaratıcısı Walt Disney tarafından seslendirilmiş.
1935’de yayınlanan The Band Concert Mickey’nin sinemada gösterilen ilk renkli kısa çizgi filmiymiş. 1940’da oynadığı Fantasia filmi ise Mickey’nin sinemalarda gösterime giren ilk uzun metrajlı filmi olmasının yanı sıra Mickey’nin en büyük rolü olarak kabul ediliyormuş. 2013’teki Annecy Film Festivali’nde Walt Disney Animasyon Stüdyoları başyapıtlarından Frozen’ın (Karlar Ülkesi) öncesinde gösterime giren kısa animasyon filmi Get A Horse! ile Oscar adayı da olmuş bizim sevgili dostumuz.
Kulakları TIME dergisi tarafından 20. ve 21. yüzyılın en büyük kültürel simgelerinden biri ilan edilen Mickey’nin her iki elinde dörder parmak oluşunun sebebi çizimlerinde estetik görüntüyü korumak içinmiş. Siz buna dikkat etmiş miydiniz?
Çizimleri Walt Disney’in yakın arkadaşı Ub Iwerks tarafından gerçekleştirilen Mickey’nin ilk karikatür serisi 1930’larda yayınlanmış. Bugün Avrupa’da 25 farklı dilde yayınlanan her yıl 100 milyondan fazla satan 130’dan fazla dergisiyle Mickey yayıncılık tarafında ortalama 300 milyon okuyucuya ulaşıyormuş.
Her yaşa hitap eden Mickey lisanslı ürünleri de 1930’lardan itibaren piyasaya çıkmaya başlamış. İlk ürün ise çocuklar için bir yazı tabletiymiş! Yakından takip ettiğim kadarıyla Mickey, ilk ortaya çıkışından bu yana zaman içerisinde geçirdiği çizgisel değişim süreciyle dünya çapında pek çok ünlü tasarımcıya ilham veren ve yer aldığı her iş birliği projesine eğlenceli üslubu ve nostaljik albenisini katan bir kahraman. Çok geniş bir yaş aralığından tüketiciye yönelik ürün gelişimine olanak sunması bakımından tasarımcılar tarafından da en çok tercih edilen, benzersiz bir karakter ve kültür ikonu haline geldi şüphesiz. Eğlenceli hikâyesini ürünleri ve tasarımları kanalıyla hayranlarına aktarmaya devam ederken Mickey’nin Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde Disney’in lisans hakları en çok satan 2 numaralı marka yüzü olması da tesadüf olmasa gerek.
Ve Mickey, Türkiye’de…
Peki, Mickey’nin Türkiye’de ilk ortaya çıkışı nasıl olmuş diye sorduğunuzu duyar gibiyim… Sizi daha fazla merakta bırakmadan anlatayım:
Mickey’nin Türkiye’de ilk ortaya çıkışı lisanslı yayıncılık tarafında 1930’lu yıllardaki “Miki Maus” adlı çizgi romanlarla başlıyor. 1980’lerden sonra ise “Mickey Mouse” adıyla hayatına devam ediyor. Bugüne dek 200’den fazla yayınevi tarafından Mickey’i içeren çok çeşitli çizgi romanlar, gazete tefrikaları, çocuk dergileri, boyama kitapları, bilmece-bulmaca kitapları, yap-boz setleri ve hikâye kitapları basılmış.
Mickey’nin sessiz kısa çizgi filmleri Türkiye’de ilk olarak 1970’lerden itibaren televizyonlarda ve sinemalarda gösterilmeye başlanıyor. Başrolünde Mickey ve arkadaşlarının yer aldığı “Mickey Fare’nin Kulüp Evi” Türkiye’de ilk kez 2010’da Disney Junior’da yayınlanmış. Bunu 2017’de ilk kez Disney Channel Türkiye’de yayınlanmaya başlayan ve halen daha kanalın en sevilen içeriklerinden biri olan “Mickey ve Çılgın Yarışçılar” takip etmiş. “Mickey Kısaları” da 2013’den bu yana Disney Channel Türkiye’nin en sevilen içeriklerinden biri olmaya devam ediyor. Hatta 2016’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında Disney çok özel bir jest yaparak İstanbul’a özgü bir bölüm hazırlayıp Türk çocuklarına armağan etti. “Mickey İstanbul’da” adlı bölüm İstanbul’un tarihi sembollerinden Kapalı Çarşı’da, Mickey ve arkadaşlarının eğlenceli maceralarını konu alıyor ve Türkiye’yi konu alan ilk çizgi filmi olması açısından da Disney için büyük önem taşıyor.
Perakende tarafında Mickey’nin lisans hakları ilk defa 1996’da Disney’in Türkiye ofisinin açılmasını takiben okula dönüş dönemine yönelik okul çantası kategorisinde verilmiş. Mickey Türkiye’ye ilk ziyaretini 1999 yılında Minnie, Goofy, Donald ve Pluto ile birlikte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında yapmış. Sonraki yıllarda pek çok kez Türkiye’ye gelen Mickey, şimdiye dek Ayasofya, Topkapı Sarayı, Galata Kulesi ve Ortaköy’de birçok ikonik fotoğraf çekimi gerçekleştirmiş.
Macera devam edecek…
Kahramanımızın en son ziyareti de bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında bu yılki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında oldu. Disney Türkiye, Genç Başarı Eğitim Vakfı ile birlikte #DisneyleKendineİyiBak adlı çok başarılı bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi hayata geçirdi. Proje kapsamında gerçekleştirilen Çocuk İnovasyon Kampı’nda Disney’in en çok sevilen karakterlerinin ve onların eğlenceli hikâyelerinin gücünden faydalanılarak çocuklara dengeli beslenme ve hareket etmenin önemi aktarıldı. Disney’in en çok sevilen karakteri Mickey de etkinlikte çocukları yalnız bırakmadı elbette…
Mickey şüphesiz Gerçek Bir Efsane olarak eğlenceli üslubu ve benzersiz hikâyesiyle bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da hayatlarımıza renk katmaya devam edecek.
Ben de Mickey’nin en sıkı hayranlarından biri olarak O’nun maceralarını takip etmeye ve fırsat buldukça da sizlere aktarmaya devam edeceğim.