İletişim uzmanları Ekrem İmamoğlu’nun iletişim kampanyasını yorumladı
31 Mart Yerel Seçimleri, Türkiye siyasi tarihinde ilkleri yaşadığımız bir yarış oldu. İlk tanınma oranı yüzde 16 dolaylarında olan Ekrem İmamoğlu, 3 ay gibi kısa bir sürede seçim çalışmalarını tamamlayarak Türkiye’nin önemli siyasi aktörlerinden biri olan Binali Yıldırım’ı AA ve YSK verilerine göre geride bıraktı. Her ne kadar seçim sonuçları üzerindeki tartışmalar devam etse de ortada göz ardı edilemeyecek bir iletişim başarısı duruyor. Peki, İmamoğlu’nun bu başarısının altında yatan sır ne?
Haber: Eylem Arslan [email protected]
Türkiye siyasi tarihinde pek de alışık olmadığı bir seçim süreci yaşadı ve etkileri günlerdir devam ediyor. 31 Mart’ta yerel yöneticileri belirlemek için sandık başına giden seçmenlerin büyük bir kısmı o geceyi uykusuz geçirdi zira büyükşehirler başta olmak üzere özellikle İstanbul’da rakiplerin kıran kırana mücadelesine tanık olduk ekran başında. Birçok sürpriz ismin öne çıktığı 31 Mart gecesinin en çok konuşulan ismiyse şüphesiz YSK’nın ve AA’nın son verilerine göre yarışı önde götüren Ekrem İmamoğlu oldu.
İmamoğlu, seçim çalışmalarına başlamadan önce kamuoyu tarafından pek de bilinmeyen bir isimken bugün belediye başkanlığı seçimlerini YSK verilerine göre kazanmış görünüyor. Her ne kadar İstanbul seçimlerine yönelik itiraz süreci devam etse de Ekrem İmamoğlu’nun özellikle seçim sonuçlarının açıklandığı gece ve daha sonrasında kamuoyuyla kurduğu sağduyulu yaklaşım ve güven veren açıklamalar beğeni topladı. Peki, bu başarının altında nasıl bir iletişim süreci yatıyor? İmamoğlu neyi doğru yaptı bu kısacık süre içerisinde ki bir anda hem İstanbulluların nezdinde bilinirliğini artırdı hem de oylarına talip olup almayı başardı?
İmamoğlu pozitif mesajlarla büyük sempati kazandı
- Öncelikle bu seçimleri çok yakından ve profesyonelce izlemedim. Herhangi bir aday için çalışmadığım gibi önceliklerim de farklıydı ve fazla vakit ayıramadım. Öte yandan son dönemin siyasi atmosferi de oldukça sinir bozucu ve tahammül edilmesi zor idi. Eskiden çok sevdiğim televizyon tartışma programlarını da artık izleyemiyorum çünkü gerçekten faydalı bilgi veren, yorum yapan uzman sayısı çok azaldı. Çoğunluk bir görüşün tetikçisi ve her şeyi manipüle ediyor. Özellikle iktidar tarafı.
- Bence Ekrem İmamoğlu’nun başarısının sırrı da burada. Ülkedeki bu gergin ortamdan sıkılan kitlelere verdiği pozitif mesajlarla büyük sempati kazandı. Polemiklere girmedi, yapacaklarını anlattı ve bence bundan dolayı başardı. CHP de parti olarak geçmişteki hatalarını tekrarlamadı. Özellikle büyükşehir aday seçimleri doğru idi. Ekrem İmamoğlu bu seçim öncesinde çok bilinen bir kişi değildi ama bilen de iyi biliyordu bu arada. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı çok başarılı idi.
- Teknik bir açıklama yapmam gerekirse arketiplerden yararlanmak isterim. Arketipler malum, iletişimcilerin bazen kullandığı modellerdir. Arketipler, efsanelerin kurucusu ve aynı zamanda bilinçaltımızın ürünleri olan, dünyanın her tarafında görülen, kolektif yapıya sahip şekiller ve imgelerdir. Derin, evrensel güce sahip anlamları vardır. Yıllar önce bir yazıda Sayın Erdoğan’ın “kahraman” arketipine uyduğunu söylemişti bir analist. Bu arketipin avantajları çok ve geçmiş seçimlerde çok faydasını gördü bunun ama her arketipin eksileri ve riskleri vardır. Kahraman arketipinin zayıf noktası “kibir” dir. En büyük tehdit veya korkusu da düşmansız kalmaktır. O yüzden bir arketip olarak “kahramanlar” hep bir düşman yaratmak zorundadırlar. Düşman yoksa kendilerinin de bir misyonu yok gibidir. İşte Ekrem İmamoğlu’nun iletişim başarısının arkasında bence bu vardır. Erdoğan’ı doğrudan muhatap almamak, cevap vermemek iyi olmuştur. Erdoğan kendi kendine bağırıp çağırmış, “Bay Kemal’e” saldırmıştır meydanlarda. Ayrıca tüm manipülasyona rağmen ekonomi hiç iyi durumda değildir ve millet de bunun farkındadır. Özellikle büyük şehirlerde.
- Öte yandan, CHP için yapılan iletişim kampanyaları, görsel malzemeler, mesajlar iyidir ama sonucu etkileyecek bir yaratıcı fikir de içermemektedir. Ortalama üstü işlerdir. İleride siyasi iletişim tarihine girecek bir iş yok ortada. Bu, diğer partiler için de geçerli. Seçim sonuçlarını kampanyalar değil, diğer faktörler belirlemiştir.
İmamoğlu AK Parti ve Erdoğan düşmanlığının meyvelerini sakin durarak topladı
Bilindiği üzere Ekrem İmamoğlu’nun, adının ilk geçtiği günlerde “tanınma oranı” yüzde 16’ydı. Seçim günü yaklaştığında bu oran yüzde 63’e kadar tırmandı. Bu önemli bir fenomendir. Gerekçeleri şöyle sıralanabilir:
- CHP cenahında, toplamı kucaklayıcı ve kavgacı olmayan bir siyasetçi profiline ihtiyaç vardı. İmamoğlu o boşluğu doldurdu.
- İYİ Parti, Saadet Partisi ve HDP ile iş birliği ve dirsek temasını fazla öne çıkamadan, bu siyasi partilerin seçmen tabanlarıyla ilişkisini ise itidalli ve kendisini hedefe götürecek şekilde kurmayı bildi.
- AK Parti’yi destekleyen medya ve (Binali Yıldırım Bey hariç) siyasi aktörlerin, Ekrem İmamoğlu’na karşı izledikleri hayli agresif tutum, CHP adayının seçmen kitlesini konsolide etmesine neden oldu.
- İmamoğlu’nun seçim kampanyası ve kilit mesajları (Eşinin ön planda olduğu tanıtım filmindekiler hariç) son derece başarılıydı.
- Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmesi gibi barışçı ve yapıcı davranışları hedef kitlede ciddi bir kabul gördü.
- Seçim ertesinde, Anıtkabir defterine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak imza atması dışında, şimdilik büyük bir siyasi iletişim hatası yapmadı.
- 17 yıldır Türkiye’yi, 25 yıldır da İstanbul’u yöneten bir siyasi iktidar partisinin az da olsa yıpranmasını siyasi iletişim boyutunda başarıya çevirebildi. Uluslararası boyutta ve Türkiye çapında yürütülen AK Parti ve Tayyip Erdoğan düşmanlığının meyvelerini sakin durarak toplamayı başardı.
Ekrem İmamoğlu’nu artık daha zor bir dönem bekliyor. Kendisinden, CHP içinde ve ülke çapında siyasi kariyer bekleyenler ortaya çıktı bile. Bundan sonra hem bu yüksek beklentileri karşılamak hem de Genel Başkan ve parti üst kademesinin talepleri arasında denge kurmak zorunda kalacak. Bu yol ise dikensiz olmayacak.