Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan seçimlerle Reklamcılar Derneği’nin (RD) 17. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Volkan İkiler oldu. “Sektörün hem nitel hem de nicel büyüme hızına ve bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda arzu ettiğimiz yerde olmadığımızı görüyoruz” diyen Volkan İkiler ile hem RD’nin yeni dönem hedeflerini hem de reklam sektöründe yaşanan sorunları ve sektörün geleceğini konuştuk. İkiler “Yeni dönemde arkadaşlarımla birlikte gerçekçi, ulaşılabilir hedefler belirleyeceğiz” diyor ve ekliyor “Hedefimizde sektörü büyütmek var.”
Söyleşi: Beyza Gözeyik [email protected]
Sektörün meselelerine dertlenen bir yapım var
Reklamcılar Derneği, kurulduğundan beri süregelen yapısı ve davranış biçimi oldukça yerleşik köklü bir STK. Derneğimizde yönetime gelebilmek için uzun ısınma süreleri yaşanıyor. 2013’ten beri yönetim kurulu üyesiyim. 2016’da sayman üyelik görevini üstlendim. 2017’de asbaşkan seçildim, bu görev zaten bir sonraki yönetim kurulu başkanlığına aday olmaya işaret ediyor.
20 yıldır bağımsız ajans yöneticiliğinin verdiği deneyimle sektörün meselelerine kafa yoran, dertlenen bir yapım var. Sadece yakınmakla kalmayıp çözüm aramayı görev addediyorum. Bu göreve altı yıllık bir süreçte hazırlandığım için nelerin yapılabileceği, nelerin ise değişmeyeceğiyle ilgili realist bir bakış açısı oluşturdum. Yeni dönemde arkadaşlarımla birlikte gerçekçi, ulaşılabilir hedefler belirleyeceğiz.
Sektör arzu ettiğim noktada değil
✓ Enerjisi yüksek ve sonuç odaklı bir insanım. Dolayısıyla iş hayatında, birincisi elimi taşın altına koymaktan imtina etmiyorum, ikincisi ekiplerle birlikte ortak hedefe ulaşmak üzere çalışmaktan büyük zevk alıyorum. Bu görevi kabul ederken de önümüzdeki iki yıllık süreçte bir fark yaratmak için aynı derecede heyecanlandığımı hissettim. Hedefimizde sektörü büyütmek var.
Geçmişten bugüne reklam yatırımlarını incelediğimizde, sektörün hem nitel hem de nicel büyüme hızına ve bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda arzu ettiğimiz yerde olmadığımızı görüyoruz. Sektörü büyütmek elbette pek çok farklı konuyu eşzamanlı ama koordineli bir biçimde yapabilmeyi gerektirecek
✓ Tabii en önemlisi, en büyük paydaşımız aslında bu işin merkezinde oturan reklamverenler. Bu nedenle reklamverenler ile birlikte ve yine sektörümüzdeki başta RVD, IAB, ARVAK, RİAK olmak üzere diğer STK’lar; TİAK, RÖK, AÇİAK, Reklam Kurulu, GÜR gibi yapılar ve mecralarla bu anlamda el ele yürüyeceğimize inanıyorum.
Sektörün hızlı yeni iş yapma biçimlerinin benimsememesi gerekiyor
✓ Sektörün şu an içinde bulunduğu durum itibarıyla hiçbir konuya acil ve kolay çözüm bulunabileceğini düşünmüyorum. Konuların birlikte ve eşzamanlı yürütülerek çözülmesi gerekiyor. Temelde yıllardır konuşulan bir itibar konusu var. Bir kere ilişki yönetimi konusunun paydaşların birbirlerini daha doğru anladığı, daha fazla kol kola yürüdüğü, daha sağlıklı bir zemine oturtulmaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Aslında geçtiğimiz yıllarda bu yönde çok adım da atıldı. İlişki sistemlerinin paydaşlar arasında yeniden çok daha şeffaf konuşulup belli asgari müştereklerde el sıkışılacağına yürekten inanıyorum.
✓ Pazarlama sektörü dijital transformasyonla birlikte kökünden değişti ve ezberler bozuldu. Bu durum bütün iş yapma biçimlerine de sirayet etti. Bu anlamda sektörün çok hızlı bir şekilde yeni iş yapma biçimlerini benimsemesi, bunlara uyumlanması gerekiyor. Reklamcılık Vakfı Başkanı sevgili Ömür Kula ile birlikte hem eğitim hem de dönüşümde bizlere düşen roller adına burada çok ciddi planlarımız, projelerimiz var ve tabii sektörü büyütmeye yönelik olarak da pazarlama yatırımlarının etkinliği, ölçümlemeleri için doğru teknolojilerin kullanılması zaten geçen dönemden beri gündemde.
RD” Esinlenme” konusunda ajansları koruyan bir tavsiye paketi hazırladı
✓ Reklamcılar Derneği konuları süzerek, dikkatle kamuoyu paylaşımları yapan bir kurum. Esinlenme, eşzamanlı yaratıcılık, telif hakları, ajansların yaratıcı sorumluluğu, özgünlük, çalışanların sorumluluk zincirindeki yeri, reklamveren olma gerekleri gibi birçok üst başlık var. Bunların tümüne birden bakmak üzere Yüksek Danışma Kurulumuzu topladık, görüşlerini aldık, hukukçularımız ajansları koruyan bir tavsiye paketi hazırladı. Bunu yakın zamanda üyelerimizle paylaşacağız.
Ülkemizde de reklamda cinsiyet eşitsizliğine karşı girişim başladı
✓ 2015’te BM’nin Sustainable Development Goals’unu en iyi benimseyenler yaratıcı endüstriler oldu. Cannes Lions bu bakımdan çok faydalı bir platform olarak ortaya çıktı. Cannes’da 2018’de bu doğrultuda özel bir ödül konuldu: The Sustainable Development Goals Lions ödülleri. #WomenCannes ile kadınların başarıları ve gücü vurgulandı, #metoo akımına yeni bir boyut eklendi. Evet, Cannes Lions iletişim endüstrisinin gündemini belirlemede ciddi bir etki yaratıyor. Örneğin, Glass Lion cinsiyet eşitsizliğini ortaya çıkaran işlerin yarıştığı özel bir ödül. P&G, Unilever gibi pazarlama devlerinin de desteğiyle cinsiyet eşitsizliği/çoğulculuk Cannes’ın önde gelen gündemlerinden biri olmayı sürdürecektir sanıyorum.
Ülkemizde de bu yönde bir girişim başladı. RVD Başkanı Sevgili Ahmet Pura kişisel olarak inisiyatif alıp, sektördeki belli başlı aktörleri bir araya getiren bir platforma liderlik etti. Reklamcılar Derneği olarak platformu güçlendirecek her tür desteği veriyoruz. Örneğin, Effie’nin kuruluştan beri tüm veritabanını araştırmaya açarak anlamlı sonuçların kamuoyuyla paylaşılmasına olanak sağladık. Bahçeşehir Üniversitesi-RVD tarafından sonuçlar Kristal Elma’da paylaşıldı. Şimdilerde üyelerimize yönelik çeşitli workshop’lar da düzenleniyor. Farkındalık yaratma amaçlı, RD ve RVD’nin birlikte düzenlediği Effie’de ve Kristal Elma’da Cinsiyet Eşitliği/Çoğulculuk konulu iki ayrı özel ödül veriyoruz.
Gerçek duygular önem kazanacak
Reklam trendlerinin nasıl şekilleneceği konusunda içinde yaşadığımız dünyaya bir bakmak lazım. O gözle baktığımızda, bir yanda teknolojik gelişmeler var; aşağı yukarı her konferansta ve konuşmada dile getirilen yapay zeka, data kullanımı, hedeflemeler, sanal gerçeklik uygulamaları, sürücüsüz arabalar, akıllı evler gibi… Bir yanda da tüm dünyada gördüğümüz büyük bir belirsizlik var. Belki biraz da teknolojinin, sosyal medyanın üzerimizdeki bir etkisi olarak. Sahte haberler, sosyal medyanın insan hayatındaki olumsuz etkileri, ekonomik ve politik belirsizlikler, kutuplaşmalar
✓ Bizim sektörümüze baktığımızda da reklamcılığın, yaratıcılığın yeri, önemi gibi şeyler de konuşuluyor, tartışılıyor. Bense hiç umutsuz değilim. Hatta tam aksine, tüm bu belirsizlikler içinde hâlâ karşımda bir insan görüyorum. Dinlediği bir hikâyeden etkilenmek isteyen, gerçek duygular yaşamak isteyen, insanlarla etkileşime girdiğinde mutlu olan, gülen, ağlayan insan. Bizler yani. O yüzden bu belirsizlikler içinde yaratıcılığın, hikâye anlatmanın, gerçek duyguların, samimiyetin çok ama çok daha fazla önem kazanacağını düşünüyorum