Bugüne denk kendinizi nasıl sakladınız Mehmet Bey?
İnşaat sektörünün içinde bulunduğu zorlu koşullara rağmen Ant Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Okay’ın şirket olarak yaptıklarını böyle iştahla anlatırken görünce dayanamayıp “Bu motivasyonu nereden alıyorsunuz?” diye soruyorum. Anlatılanlardan ve sonradan okuduğum Ant Yapı bilgi notundan anlıyorum ki her daim ilkleri yapmanın verdiği bir heyecanı var Mehmet Okay’ın. Ve bugüne kadar rastlamadığım türden bir tanımlamayla bitiriyor konuşmayı: “Yurt dışında IQ’su yüksek taahhüt ağırlıklı işleri, yurt içindeyse IQ+EQ’su yüksek yatırım projeleriyle iş ortağı olarak gördüğü Ant Yapı dostlarının ihtiyaçları doğrultusunda, en uygun çözümleri üreterek hizmet vermeye devam ediyoruz.” İnşaatın ince işlerindeki ustalıklarıyla nam salmış şirketin kuruluş tarihi 1991. Kurucuları Kadir Tokman, Mehmet Okay, Hasan Yılmaz ve Cengiz Karaduman. Ankara kuruluşlu Mesa’da birlikte çalışmışlar yıllar boyunca. Sonra da kendi işlerini yapmaya karar vermişler. “Ancak bu kadarını yapabiliriz” dedikleri projelerden çok daha büyüğü geldiğinde ise biraz tereddüt etseler de “Önceki şirketimizde de bunları biz yapıyorduk” deyip derin suya atlamışlar. Hem de ne atlamak!
Birinci olmak kolay ilk olmak zordur
2000’li yılların başında yeniden yapılanmışlar ve Rusya, İngiltere ve ABD’deki uluslararası iştirakleri nin yanı sıra turizm alanında da faaliyet göstermeye başlamışlar. Uluslararası alanda en çok iş yapan 100 müteahhitten ve dünyanın en büyük 100 inşaat firmasından biri konumuna gelerek 10 binin üzerinde çalışanı olan devasa bir şirket olmuşlar. Yurt içinde 30, yurt dışında 80’i aşkın tamamlanmış projede imzaları bulunuyor. Ayrıca yurt içinde duygusal zekası yüksek Anthaven, Antwell ve Galataport, yurt dışında da 3 farklı ülkede inşası süren 27 zeki projeleri bulunuyor. Ant Yapı ilklerle de anılıyor. Bakınız aşağıdaki liste:
➞ Türkiye’nin ilk kanal konseptli projesi Alaçatı Port’u ve Türkiye’nin en yüksek ikiz kuleleri olan Anthill.
➞ Turizm ve konut birimlerinden oluşan AntHeaven’da dünyanın en büyük zincir otel grubu Radisson’ın lüks segmenti Radisson Collection’ın ilk yatırımının Türkiye’ye getirilmesi.
➞ Avrupa’nın en yüksek binası unvanını alan OKO Towers’ı ve Londra’nın en prestijli projelerinden Belgravia Gate ile Londra’da söz sahibi olmuşlar.
➞ Bitmedi New York’un sembol binalarından olan ve Manhattan’ın Tacı olarak nitelenen “The Crown Building”in renovasyonunun ana yükleniciliğini de üstlenmişler.
Dost dedikleri müşterilerine hizmette ne kusur ne de eksik var
Anthaven, Ant Yapı’nın Bodrum’daki ilk projesi. Bodrum’da lüks konut, otel, özel liman, market, çarşı, spa gibi farklı yapıları bütünleşik sunan ilk ve tek proje olma özelliği taşıyor. Bana göre en önemli özelliği kapınızın önündeki kanallardan denize ulaşabiliyor olmanız. Hele yazın o sıcakta bulunmaz nimet! AntHaven’ın sayısal büyüklüklerini merak edenler projenin sitesine bakabilirler, burada yazmayacağım. Ancak gördüğüm kadarıyla Bodrum’un rüzgarlı Aspat Limanı’na tarihi dokuya pek de dokunmadan güzel bir proje kondurulduğu. Bu arada rüzgar demişken projenin tanıtım gecesinden söz etmeden olmaz. Gecenin konsepti cennetten yola çıkılarak beyaz olarak seçilmişti. Ara sıra şiddetlenen rüzgarda uçuşan elbiseler, kanatlı hostesler ve klas bir müzik. Oturduğum yüksekçe yerden ütopik bir dünyaya bakıyor gibiyim. Etkileyici hem de çok! Aslında 28 yıldan bu yana sadece yaptığı işlerle adından söz ettirmeyi tercih etmiş Ant Yapı. Geçtiğimiz aylarda inşaat sektöründeki deneyimiyle tanıdığımız Fatma Çelenk’i yeni kurulan Uluslararası Satış ve Pazarlama Koordinasyonu’nun başına getirildi. Ve elbette sessizlik de bozulmuş oldu. AntHaven iddialı bir proje… Fatma Çelenk de iddialı bir başlangıç yapmış oldu. Bu vesileyle Sevgili Fatma Çelenk’e de başarılar diliyorum.
Ben ilkleri severim
Bir yol hikayesi bu! Sahiden yolda başladı, yolda devam ediyor… TOBB Genel Kurul’dan çıkmış iki kadim dostum Şanlıurfa Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Cevahir Asuman Yazmacı ve Of Ticaret Meclis Başkanı Zuhal Akyüzlü ile havalimanına gidiyorken kıvılcımlandı fikir; birbirinden bu denli farklı iki coğrafyanın farklı karakterdeki kadınları birlikte iş yapma kültürünü geliştirecek buluşmalar yapacaktı. Proje operasyonel olarak zor ama bir o kadar da ilki barındırıyordu: Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası topraklarımızda kurulan 145 yıllık ilk ticaret odasıydı. TOBB KGK’ları için de iki şehrin buluşması ve beraberinde bir kardeşlik protokolünün imzalanması bir ilkti. Avrupa Birliği Bilgi Merkezleri ilk kez yapageldiklerinin dışında bir projenin ortağı olacaklardı. Ve işin en ironik yanı tarihin sıfır noktası Göbeklitepe Şanlıurfa sınırları içerisindeydi. 26-27 Temmuz’da Şanlıurfa’da, 5-6 Ağustos’ta Trabzon’da iki buluşma iki arama toplantısı yaptık. Pek çok ortak alan ve coğrafi işareti çoktan alınmış ürünlerin birlikte nasıl güç birliği oluşturarak pazarlanıp satılacağından yeni girişim alanlarına kadar pek çok şey kayıt altına alındı. Geçtiğimiz günlerde TOBB KGK’lları yeniden yapılanmaya gitti. Türkiye 13 bölgeye ayrıldı ve bu bölgelerin başkanları seçildi. Kadın Girişimciler AB yolunda projesinin sonuç bildirgesi hazırlandı. Şanlıurfa ve Trabzon KGK’ları süreçten edindikleri tecrübeyi tüm KGK’lar ile paylaşmayı, yaratılan iş fırsatlarının yanı sıra sosyal kaynaşmanın da sağlanacağını düşünüyor. Bu kadar çabanın gerisinden güzel işler, birliktelikler çıkacak inanıyorum. İnanıyorum çünkü önce Cevahir Asuman Yazmacı ve Zuhal Akyüzlü’ye sonra da diğer Anadolu kadınlarına çok güveniyorum.
Yine, yeni yeniden kayısı
Epey ara verilmişti Malatya Kayısı Festivali’ne, odak Kristal Kayısı Film Festivali’ne kaymış, memleketin has evladı bir süreliğine göz ardı edilmişti. Seçimler bitti, Selahattin Gürkan Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ilk icraatında kentin ekonomisinin bel kemiği kayısıyı bir festivalle tekrar gündeme taşıdı. Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan’ın selefi de AK Partili’ydi ancak her değişim beraberinde bir zorluğu taşıyor. Elbette yeni başkan, yeni yönetim anlayışı, yeni direnç demek. “Neden siyasete girdin?” dediğinizi duyar gibiyim, hayır asla girmiyorum. Girmeye çalıştığım konu hiç bütçesi yokken zamana karşı yapılan bir festivalden söz etmek istemem. Basında festivalle ilgili pek çok haber çıktı. Malatya’ya giderek tanıklık ettim ki daha iyi organize olması gereken güçlendirilmeye açık alanlar varsa da Malatyalı hem yeniden festivaline kavuştuğu için memnun hem de Başkan Gürkan’a sonsuz kredi açmış. 16 Temmuz’da on binlerin katılımıyla başlayan kortej yürüyüşü bunun bir göstergesi. Malatya’dakiler de İstanbul’daki Malatyalılar da festivale sahip çıkmış. Her birinin kaşesi çok TL ile anılan ünlü sanatçıların kente gelişi için Malatyalı işadamları destek olmuş. Ben İlbak Holding’in sponsor olduğu Funda Arar konserinde sanatçıyı keyifle dinledim. Destek sadece maddi de olmamış holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İlbak da Başkan Gürkan’ı festival boyunca yalnız bırakmamıştı.