Köprüler kurmak yetmeyebilir…
Kaspersky, Marketing Türkiye okurlarının hiç de yabancısı olmadıkları bir araştırma şirketi. Eski adı Kaspersky Lab… 1997 yılında Eugene Kaspersky tarafından Rusya’da kurulmuş. Aslında bir güvenlik şirketi. Bilgisayar ve internet güvenliği üzerine çözümler üretip satıyor. Anti-virüs, anti-spyware, anti-spam ve anti-intrusion ürünlerini pazarlıyor. Bir de sık sık araştırmalar yapıp/yaptırıp bunları yayınlıyor. Bu nedenle Marketing Türkiye’de sık sık gündeme geliyor. Bizde de yaş kemale erdiği için olacak Kasperksy tarafından “ileri yaştakiler ve teknoloji” konusunda yürütülmüş olan bir anket çalışması dikkatimizi çekti. Araştırma 13 farklı ülkeden 11 bin kişiyle anket yapılarak düzenlenmiş.
Buna göre 55 yaş üzerindeki kişilerin yüzde 35’i çocuklarından destek almadan günlük teknolojik sorunlarla başa çıkamıyormuş. Bu durum, yetişkinlerin her türlü teknik destek için ailedeki gençlere başvurmasına yol açıyormuş. Gençlere “İnterneti düzeltebilir misin?”, “Buluta nasıl dosya yükleyebilirim?” veya “İnternet bankacılığı uygulamam güvenli mi?” gibi sorular yöneltiliyormuş. 1980-2000 yılları arasında doğanların yüzde 55’i, yaşlı akrabalarına teknik destek vermek zorunda olduğunu hissediyormuş. Bu grubun yüzde 25’i yardım isteyeceğini düşündüğü akrabalarından özellikle kaçınıyormuş.
55 yaş üzeri kişilerin yüzde 52’si teknoloji hakkında pek fazla bilgi sahibi olmadıklarını kabul ederken, yüzde 41’i ise teknik destek almak için çocuklarını veya ailedeki gençleri aradıklarını itiraf ediyorlarmış. Bu yaş grubundakilerin yüzde 18’i şirketler yerine çocuklarının verdiği teknik desteği tercih ediyormuş. Yüzde 15’lik bir bölüm de ailedeki gençlerden yardım almak için para veya hediye verdiğini söylüyormuş. Teknik destek için gençlere çok fazla bel bağlamak aile ilişkilerini ve hatta hediye alma alışkanlıklarını bile etkileyebiliyormuş. Gençlerin yaklaşık yüzde 30’u yaşı büyük aile üyelerine teknolojik hediyeler almaktan kaçınıyormuş, çünkü cihazları kendilerinin kurmak zorunda kalacaklarını düşünüyorlarmış.
Uçurumun sebebi gençler değil
“Bazıları yaşlanır; bazıları da yaş alır!” Bir aile büyüğümüzün sıklıkla dile getirdiği bu sözün ne kadar da doğru olduğuna bu araştırmayı okurken bir kez daha ikna oldum. Gençlerle aramızda eğer bir uçurum oluşursa bu durumun sorumluluğunu hiçbir zaman gençlerde aramamak gerekir. Zamanın Ruhu (Zeitgeist) ile kendi yaşama sanat ve kültürü arasında oluşan uçurumları ortadan kaldırmayan büyüklerde aramak gerek sorumluluğu… Arada anlayış köprüleri kurmak da yetmiyor hani… Elton John’un o güzelim şarkısında (Shoot down the moon) dediği gibi: “We can build a bridge between us But the empty space remains” (Aramızda bir köprü inşa edebiliriz ama o boşluk kalacaktır)…
Çıkış yolu sermaye değil, ortak akıl
İletişim dünyası hiç bu kadar kesif belirsizlikler içinde kalmamıştı. Yazılı basının tirajları yerlerde sürünüyor. Reklam gelirleri de neredeyse aynı oranda gerilemiş durumda. Kamplara ayrılmış yazılı basının inandırıcılığı da yerlerde… Halkla ilişkileri “Medyada haberini çıkarırız” düzeyinde gören ve böyle sunan PR ajanslarının bir gün bu “Spindoctor”luk numaralarının altında kalacağını söyleyenler haklı çıktılar. Çünkü haber çıkaracak gazete sayfası kalmadı neredeyse. Aynı şey basın toplantısına çağrılacak muhabirler için de geçerli. Konvansiyonel medya, insan kaynaklarına, Ar-Ge’ye, pazarlamaya, yeni iletişim yöntemlerine, yüksek teknoloji ürünlerine ve çözümlerine, yapısal süreçlere kurumsal yönetime yatırım yapacağına, kısır döngü içinde tasarrufa gidip durmadan eleman çıkarma, sayfa sayısı azaltma yoluna gitti… Reklam dünyasının çok az bir kısmı yukarıdaki yatırım anlayışına yöneldi. Çok azı reklamdan kazandığı parayı tekrar işine yatırdı. Büyük bir kısmı kazandıklarının üstüne yattı. Reklamı hâlâ TV reklamı, gazete reklamı, açıkhava reklamı üçgeni içinde çözmeye çalışanların sayısı az değil. Sonuç; insanlar dijital dünyaya, sosyal medyaya kaçtılar. Çaresizlik içinde… Bütün araştırmalara göre sosyal medyaya hiç güvenmemelerine rağmen olan bitenle ilgili haber almak üzere başvurdukları kaynağın sosyal medya olması konusunda ısrar ettiler. Orada onları bekleyen tehlikeden bir hayli habersiz ancak son derece haklı olarak bu yolu izlediler.
Onları bekleyen tehlikeyi merak edenlere, şu sıra Netflix’te büyük bir ilgi ve abartmadan söyleyelim “dehşetle” izlenen muhteşem belgesel The Great Hack’i iki elleri kanda olsa bile izlemelerini tavsiye ederiz…
Çıkış yolu?
Çıkış yolu sivil toplumda ve meslek örgütlerinde. Mutlaka tüm meslek ve çıkar grupları bir araya gelip yarından tezi yok çalışmaya başlamalı. Her şeyin sermayeyle ilgili olmadığını anlamak için fazla teorik çalışmaya gerek yok. Dijital dünyaya bakmak yeterli ve içerik üretimi konusunda iyi örnekler ortaya koyan 140 Journos gibi örnekleri incelemek yeterli olabilir.