Fatih Altaylı: “Eskiden etkilemeye çalışırlardı. Şimdi siyaset medyanın ta kendisi”
Türk medyasının belirsiz sularda önünü bulmaya çalıştığı şu günlerde duayen gazeteci Fatih Altaylı ile bir araya gelerek iletişim dünyasını ve medyanın Türkiye’deki halini konuştuk. Medyada dengenin kalmadığını belirten Altaylı siyaset-medya ilişkisiyle ilgili “Eskiden etkilemeye çalışırlardı. Şimdi siyaset medyanın ta kendisi” sözleriyle sektörün içinde bulunduğu durumu özetliyor. Hürriyet’in can çekiştiğinin altını çizen Altaylı, Ahmet Hakan yerine Ertuğrul Özkök’ün Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni koltuğuna oturması gerektiğini dile getirerek “Hiç değilse neşeli, iyi gazete yapardı” diyor. Altaylı’nın çarpıcı açıklamalarda bulunduğu ve tamamı Marketing Türkiye’nin Aralık sayısında yer alacak söyleşinin satır başları şöyle:
Söyleşi: Eylem Arslan [email protected]
Türkiye’de iktidar medya ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ilişkiyi geçmiş dönemlerden farklı kılan taraflar neler?
İktidar medya ilişkileri sadece Türkiye’de değil Dünyanın her tarafında sorunludur. Amerikalı, Fransız ve hatta İngiliz gazetecilerin özellikle de medya yöneticilerinin anı kitaplarını okuduğumuz zaman çok benzer şeylerin yaşandığını görüyoruz. Medya siyaseti, siyaset medyayı etkilemek hatta kontrol etmek istiyor. Her zaman bu böyle. Egoların yüksek olduğu alanlar bunlar. Siyaset yerine ticareti de koyabiliriz aslında. Bunların hepsi birbirini etkilemek ister. Burada araya camdan duvarlar koymazsanız iş rezalete gider. Her ülkede zaman zaman rezalete gitmiştir. Bizde de sıklıkla gidiyor. Bu olayın çivisi 90’larda çıktı. Şimdi ise zaten medya kalmadı. Tek merkezden kontrollü bir merkez medya var. Bizim Habertürk gibi bir iki istisna dışında, çoğunluğu aynı yerden kontrol ediliyor. Bu yüzden de artık bir ilişki yok. Siyaset medyanın ta kendisi oldu. Fark da bu galiba. Eskiden etkilemeye çalışırlardı. Şimdi siyaset medyanın sahibi.
Türk medyasının bir dönem “amiral”i olarak anılan Hürriyet’te kriz üstüne kriz yaşanıyor. Sizce bu durum medyadaki dengeleri nasıl etkiliyor?
Hürriyet can çekişiyor. Tirajının çok çok düşük olduğu aylar önce söyledim. 2007 yılının Mart ayında Sabah günde 550 bin Hürriyet 560 bir satıyordu. Bugün iddia ediyorum Türk basının toplam satışı bunlardan birinin o günkü satışı kadar yok. Keza reklam gelirleri de aynı derecede sefil durumda. Tüm medyayı tek merkezden, bu işleri bilmeyen ya da bu işleri siyasete yaranmak için yapan birileri tarafından yönetmeye kalkarsan böyle olur. Hükümeti destekleyen okur bile bunlara gülüyor artık. İnsanları aptal yerine koyamazsınız. Hele hele gazete okumak isteyen insanları. Koyarsanız o da aptal olmadığını böyle gösterir. Hürriyet özeline dönersek, Hürriyet’i başka bir gazeteden kontrol etmek olmaz. Ya da Mehmet Soysal’la olmazdı. Mehmet Soysal’ı severim. Ama Hürriyet’i yapmak başka şey. Türkiye gazetesi gibi bir cemaat gazetesi değil Hürriyet. Medyadaki denge falan yok artık. Bir yanda bağımsız olma çabasında bir iki yayın. Bir yanda da bağımsız olmadığını iktidara kanıtlama çabasında kalabalık bir grup. Burada denge mi kalır!
Vahap Munyar’ın istifasının ardından Hürriyet’in başına Ahmet Hakan getirildi. Siz bu kararı nasıl yorumluyorsunuz? Hürriyet markası için bu doğru bir adım mı?
Ahmet Hakan Coşkun’un oraya gelmesinin bir kıymeti harbiyesi yok. Ahmet Hakan’ın Kanal D tecrübesi durumu görmek için yeterliydi. Ahmet Hakan’ı göreve getirmek tam bir “doktor ne yerse yesin dedi” durumudur. Ben olsam Ertuğrul Özkök’ü getirirdim o göreve. Hiç değilse neşeli, iyi bir gazete yapardı. Siyaseten bir şey yapamasa da.
Söyleşinin tamamı Marketing Türkiye’nin Aralık sayısında…