Sosyal medya fenomeni Cezmi Kalorifer ile Türk halkının mizah anlayışına karşı bakışını, markalarla ne tür iş birlikleri yaptığını ve influencer marka iş birliğinin püf noktalarını konuşmak üzere bir araya geldik.
Söyleşi: Ece Özcan [email protected]
Anonim olarak sosyal medyada kendini uzun yıllardan beri var eden Cezmi Kalorifer, paylaşımlarıyla takipçilerinden beğeni topluyor. Gerçekleştirdiği marka iş birliklerini, influencer olmanın inceliklerini ve toplumun mizah anlayışını konuşmak için bir araya geldiğimiz Cezmi Kalorifer en büyük gelişimi takipçi kitlesinin gösterdiğini söyleyerek, “Tüketiciler artık neyin reklam olduğunu reklamcılar kadar net görebiliyor. Dolayısıyla onları ikna etmek de artık daha zor” diyor.
Cezmi Kalorifer nasıl doğdu? Böyle bir hesap oluşturma fikri nasıl çıktı ortaya?
Cezmi Kalorifer’i 2010’da Facebook’ta kurdum. Herkesin kendini öne çıkardığı bir dönemde hayali bir kişilik yaratmak istedim ve bu fikir çok sevildi. Facebook’ta “Cezmi dayı” olarak ün saldım. Instagram’da var olan ilk mizah hesaplarından birinin Cezmi Kalorifer olmasıyla beraber iyi içerikleri güncel olarak paylaşmam ve zamanla ünlü isimlerin beni takip etmesinin ardından hesabım çok hızlı büyüdü. Çok derin bir felsefemin olduğunu söyleyemem fakat güldüğüm ve beğendiğim şeyleri insanlarla paylaşmaktan keyif alıyorum.
Cezmi Kalorifer hesabı kaç kişilik bir ekiple yönetiliyor?
Cezmi Kalorifer’i ilk başta tek başıma kurdum ve yavaş yavaş ilerlettim. Zamanla sosyal medyanın da büyümesiyle işlere yetişemediğimden her zaman işine saygılı, emek veren birkaç güzel insanla çalışma kararı verdim. Şu an ekip ben dahil 5 kişiden oluşuyor. Son dönemde yazılım bazlı birkaç proje inşa ediyoruz ve bu noktada dış kaynaklardan yardım aldığımız da oluyor.
Türk halkının mizah anlayışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Takipçilerinizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Türk halkının mizah anlayışı değişken. Esprili bir içerik paylaşırken “Acaba şu kesime dokunur mu?, acaba şu taraf linç eder mi?” diye düşünmek bazen beni geriyor. Çünkü bizim insanımız çoğu konuda alıngan. Hemşireler üzerinden az şakalı içerik atsanız dahi tüm sağlık çalışanları yorumlarda sizi kınıyor ya da DM’den hakaretler ediyor. Bunca sene buna alıştım mı derseniz, inanın alışamadım. Bu işi yapmak için gerçekten gamsız ve umursamaz bir insan olmak gerekiyor. Fakat bunların dışında tepkiler genel olarak güzel ve çok samimi mesajlar alıyoruz.
İyi içerikleriyle öne çıkan bir sosyal medya hesabı olarak markalara tavsiyeleriniz neler olur?
Halkımızın son zamanlarda duygusal tanıtımları daha çok beğendiğini söyleyebilirim. Bir işin içinde duygusallık varsa o kesimin yüzde 10’undan “öfff prim bu, ne duyar kastılar” tepkisi alsa da geri kalan yüzde 90 alkışlıyor. Çoğu marka da bunun farkında. Dolayısıyla markalar bu tarz reklamları arttırıyor ve halkın duyarlı olduğu noktalara dokunuyor. Mecra mecra gidecek olursak Facebook’ta kesinlikle duygusal içerikler Twitter’daysa zekice hazırlanmış mizahi içerikler daha çok ilgi görüyor. Instagram’da da bir çekiliş furyasıdır aldı başını gidiyor. Binlerce lira harcayarak “Şu hesabı takip edene çekilişle bunları vereceğiz” diyerek hesaplarına takipçi çekiyorlar. Çekiliş bitince bu takipçilerin büyük kısmı takipten çıkıyor. Eğer amaç takipçi kazanmaksa bu paraları çekilişlere harcamak yerine sağlam bir reklam planlaması yaparak kalıcı takipçiler kazanacaklarına eminim. Fakat diğer taraftan eğer amaç bir ürünü tanıtmaksa çekiliş yapmayı markalara öneriyorum.
Markalarla ne tür iş birlikleri yapıyorsunuz?
Markalar ve ajanslarla daha çok yayımcı olarak çalışıyorum. Para kazanmak hiçbir zaman birinci amacım olmadı. Tanıtımlarda da içeriklerdeki gibi seçici davranıyorum. Hesabımda replika ürünlere ve bahis oyunları gibi yasal olmayan reklamlara yer vermiyorum. Toplum tarafından bilinen ve güvenilen markalarla çalışmaya özen gösteriyorum. En çok dikkat ettiğim husus ise takipçilerin rahatsız olmayacağı, onları yanlış yönlendirmeyecek, cinsiyetçi veya ayrımcı olmayan tanıtımlar yayımlamak. Hesabım çok büyük bir kitleye hitap ettiği için bu kitleyi doğruluk ve iyilikle buluşturmak en büyük sorumluluğum diye düşünüyorum. Bu sebeple dürüst olmak en büyük önceliğim.
İyi bir influencer marka iş birliğinin püf noktaları neler sizce?
Bence bir influencer’ın markayla iş birliği içinde olduğunu belirtmesi güven verici ve samimi oluyor. Influencer kendi takipçi kitlesini her zaman daha iyi tanır ve o kitlenin nelerden hoşlanmayacağını bilir. Bu nedenle markanın bu süreci influencer’ın kendi takipçi kitlesinin parametrelerine göre inşa etmesine izin vermesi gerekir. Ayrıca çoğu zaman göz ardı edilen bir gerçek var ki; yıllar içerisinde kendini geliştiren tek kitle içerik oluşturucuları veya yayıncılar değil. En büyük gelişimi takipçi kitlesi gösteriyor. Zira onlar birçok farklı kategoride farklı kişileri takip ederek öngörülemeyen bir deneyim elde ediyor. Markaların artık neden daha az viral reklam yaptığını da buradan anlayabiliriz. Tüketiciler neyin reklam olduğunu reklamcılar kadar net görebiliyor. Dolayısıyla onları ikna etmek artık zorlaştı.
Influencer pazarlaması konusunda sizin gördüğünüz en bariz problemler neler?
Markanın etkileşime, hedef kitleye ya da influencer’ın tarzına değil de takipçi sayısına odaklı projeler çıkarması en bariz problem. Misal ben bazı markalarla çalışırken onları “Bu tanıtımda benim takipçilerimden istediğiniz verimi alamayabilirsiniz” diye uyarıyorum. Cezmi Kalorifer daha kolektif bir hesap ve genele hitap ediyor. Dolayısıyla benim bir makyaj malzemesi tanıtmamla bir hava yolu şirketinin indirimini tanıtmam aynı etkiyi göstermiyor. Ayrıca takipçiyi sık bir şekilde reklamla karşılaştırmak ya da bunu sürekli hale getirmek de tüketicinin o ürünü görmekten sıkılmasını tetikleyebiliyor. İndirim dönemlerinde birçok markanın çok büyük bütçelerle agresif şekilde reklam kampanyaları yaptıklarına şahit oluyoruz. Bu durum takipçinin sadakatini negatif yönde etkileyebiliyor. Bu sebeple içerik oluşturucunun veya yayıncının bir tarza, duruşa, kurallara sahip olmaması uzun vadede başarılı olmasının önüne geçebiliyor.