Teyit.org araştırdı: Covid-19 dijital platformlarda haber alma alışkanlıklarımızı nasıl değiştirdi?
Covid-19 salgınının Türkiye’de ulaşmasının üzerinden bir ayı aşkın süre geçmişken, mesai sistemleri, tüketim alışkanlıkları, toplu taşıma rutini dahil, yaşamın A’dan Z’ye her veçhesinde değişim yaşadık. Medya tüketim alışkanlıklarımız da bunlardan biriydi. Kriz başladığından beri Teyit’e ulaşan ihbar ve yanlışlanan bilgi sayısındaki artış, ekranlardaki konuk profilinin değişimi ve bilgiye erişim için herkesin kulak kabarttığı Twitter… Habere yaklaşımda gerçekten bir şeyler değişiyor mu?
Teyit – Vircon Group ortaklığında Albatros’un verilerine dayanarak hazırlanan “Covid-19 Kitlesi – Davranışsal Değişim Analizi” tam da bu soruya odaklanıyor. Teyit’in kurucusu Mehmet Atakan Foça’nın sunumuyla başlayan rapor, Covid-19 salgını boyunca kullanıcıların medya kanalları ve figürleri, Twitter, Instagram, YouTube gibi mecralardaki eğilimleri ile haberden kaçınma davranışındaki farklılaşmaları inceliyor.
Çalışmada pandemi öncesi döneme ait 2 milyon 628 bin kişilik kitlenin 4 milyon 300 bin gönderisi incelendi. Pandemi döneminden ise 1 milyon 573 bin kişinin 4 milyon 632 bin paylaşımı ele alındı. Kitlenin belirlenmesinde ve analizinde çalıştırılan Albatros, konu ve sektör bazında içgörüler, kitlesel eğilimler ve rakip analizleri sunan bir yapay zeka ürünü. Vircon’un geliştirdiği Türkçe NLP teknolojisini kullanarak büyük sosyal medya verilerini anlamlı halde kullanıcılara sunuyor. Sekiz ayda kitlesel bazda ele alınan 33 milyonu aşkın sosyal medya kullanıcısı arasından, genel Türkiye verileriyle uyumlu ve tamamen aktif kullanıcılardan oluşan 2.5 milyonluk bir kitle oluşturuldu. Sonrasında genel Türkiye kitlesinin davranışları ve eğilimleri incelendi.
Rapordan öne çıkanlar:
Raporun ortaya çıkardığı en önemli bulgulardan biri, kullanıcıların tedbir ve uyarılara ilişkin hızlı bilgi alma ihtiyacının arttığı. Pandemi öncesi etki gücü ve dağılım açısından ele alındığında NTV, CNN Türk, Fox Türkiye gibi ana akım medya organizasyonlarının, habere erişimde en çok tercih edilen kaynaklar olduğu görülüyor. Pandemi sonrasındaysa ilk sıraya Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ikinci sıraya ise Sağlık Bakanlığı yerleşti. Bakan Koca’nın ve bakanlığın sık paylaşım yapması, birincil kaynağa ulaşabilme isteğiyle birleşip, Twitter’ı bir numaralı haber alma platformu yaptı.
Pandemi öncesinde habere ulaşmada ilk sırada yer alan televizyon, salgın süresince dördüncü sıraya geriledi. Twitter ve YouTube’da yer alan haber içerikleri habere en çok ulaşılan mecra olurken, onları internet siteleri izledi.
TV kanalları arasında salgın Türkiye’ye gelmeden önce NTV, TV figürleri arasında ise Fatih Portakal ilk sıradaydı. Bu dönemde Fatih Portakal yerini korudu, ancak NTV sıralamaya dahi giremedi.
Listenin yedinci sırasındaysa Teyit var. Bu da yanlış bilgiyle mücadele eden organizasyonların bu dönemde dijital etkisini artırması, kullanıcıların doğru bilgi gereksiniminin büyüdüğünü anlatıyor. Kriz döneminde kitleler doğru bilgiye bu kadar ihtiyaç duyarken, medya kuruluşlarının bu ihtiyacı yerine getiremiyor gözükmesi, doğrulama platformlarına medyanın değil kamu kurumlarının eşlik etmesi de dikkat çekici.
Haber almada birincil kaynak haline gelen Twitter’da, Covid-19 öncesi ve sonrası arasında da kayda değer farklılık var. Tweetlere verilen tepkilerin ve gelen yorumlardaki pozitif – negatif duygu durumunun değerlendirilmesiyle “kitleye doğrudan ulaşabilme gücü” ve “real influence” değerine göre sıralama yapıldığında en olumlu etkileşim odağı olan isimler şöyle sıralanıyor:
Instagram’da da durum benzer. Salgın öncesi eşik bekçileri, sporcular ve sanatçılarla örülü bir liste karşımıza çıkarken, sonrasında liste epey değişti.
Pandemi sonrası dönemde dikkati çekenlerden biri, Sağlık Bakanı’nın ilk sıraya erişmesi. Bunun nedeni en hızlı şekilde birincil kaynağa erişim. Haluk Levent ve Mansur Yavaş gibi isimlerin üst sıralarda bulunması da insanların zor zamanlarda birbirine yardımcı olma ve işe yarar hissetme motivasyonlarının işareti gibi.
Listenin yedinci sırasındaysa Teyit var. Bu da yanlış bilgiyle mücadele eden organizasyonların bu dönemde dijital etkisini artırması, kullanıcıların doğru bilgi gereksiniminin büyüdüğünü anlatıyor. Kriz döneminde kitleler doğru bilgiye bu kadar ihtiyaç duyarken, medya kuruluşlarının bu ihtiyacı yerine getiremiyor gözükmesi, doğrulama platformlarına medyanın değil kamu kurumlarının eşlik etmesi de dikkat çekici.
Instagram’da da durum benzer. Salgın öncesi eşik bekçileri, sporcular ve sanatçılarla örülü bir liste karşımıza çıkarken, sonrasında liste epey değişti.
Rapor ne söylüyor?
Raporda haber tüketiminin ilk birkaç haftalık yükselişin devamında düşmeye başlaması da gözden kaçmıyor. Evlerde geçirilen sürenin artması, sosyal medyadaki kullanımına da yansıdı, ancak bu gündemden kaçınma davranışının yayılmasına engel olmadı. Bu kullanıcıların bilgi karmaşasından ve kaygıdan uzaklaşma eğiliminde olduğu anlamına geliyor. Çünkü doğru olup olmadığı bile belli olmayan ama ruh halimizi olumsuz etkileyen içeriklerin hacmi, böyle dönemlerde büyüyor. Aynı duvarın YouTube için örüldüğünü söylemek ise güç. YouTube’daki bilgilendirici kanallar bu dönemde daha fazla tercih edilir oldu. YouTube’un komplo teorisi ve yanlış bilgi eleme konusunda yeterince başarılı olmadığı şerhini de düşmek gerek.
Raporun sonuç bölümünde, yaşanan tüm bu değişime işaret ediliyor ve salgının kullanıcıları alternatif kaynaklar konusunda sorgulamaya ittiği vurgulanıyor. Foça bu durumu şu sözlerle değerlendiriyor:
Bu sürecin sonunda uzun zamandır hakikat sonrası tartışmalara eşlik eden güvensizlikte yeni bir restorasyon sürecinin başlaması beklenebilir. Kelle paçanın hastalığı tedavi edebileceği, salgının yayılımının gen havuzuyla ilgili olduğu gibi bilimsel olmaktan uzak yorumlar yapan sahte uzmanlar ile halk sağlığı için çaba sarfeden gerçek uzmanlar arasındaki fark belirginleşti. Salgının atlatılmasından sonra da söylemleri bilime dayanan uzmanların itibarlarını yeniden kazandıklarına tanık olacağız.
Vircon Group CEO’su Kerim Kaya ise; “Covid-19 süreci ile birlikte sosyal medyalarda büyük veri yüksek bir oranda spesifikleşti, her gün milyonlarca veri bütün dünyayı ilgilendiren bir şekilde networklerde insanlara ulaşıyor. Bu yönelim, yeni koronavirüsü gibi hayati önem taşıyan bir alanda, doğrulanmış bilginin konumlandırılması, potansiyel dezenformasyonlar konusunda kitlelerin bilgilendirilmesi, iletişim stratejilerinin verimliliği gibi birçok kritik sürecin analiz edilmesini gerektirdi. Albatros’un ve Teyit’in bu alanlardaki uzmanlıklarını birleştirerek Türkiye sosyal medyasındaki büyük veriyi analiz ederek bilgi ve iletişim süreçlerinin şeffaflaşması konusunda bütün gücümüzle çalışmalarımıza devam ediyoruz.” görüşünde.
Raporun tamamına linkten erişebilirsiniz.