“Anadolu’nun Kadın Gücü” yarışmasının ödülleri sahiplerini buldu!
Müze ve ören yerlerindeki ticari alanların işletmesini yapan Anadolu Kültürel Girişimcilik (AKG) tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’nün (DÖSİMM) iş birliği ile başlattığı “Anadolu’nun Kadın Gücü” yarışmasının kazananları, kooperatifler ve jüri üyeleri ödül töreninde buluştu.
“Anadolu’nun Kadın Gücü” yarışması, geleneksel motifleri ve kültürel değerleri modernize ederek günümüze taşıyan ürünlere dönüştürmeyi teşvik etmek amacıyla 5 ayrı kategoride Anadolu Kültürel Girişimcilik (AKG) tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’nün (DÖSİMM) iş birliği ile düzenlendi. Yarışmaya 51 ilden ve bir yurtdışından olmak üzere 710 kadın üretici ve tasarımcı katıldı.
Yarışma, kültürel mirasın temsili açısından da büyük önem taşıyor. Özellikle pandemi döneminden en çok etkilenen sektörlerin başında gelen turizmin, kültürel mirasın dünyaya tanıtımı ile yeniden harekete geçirilmesi son derece kıymetli.
İstatistiklere göre Türkiye’de turizm amaçlı seyahat edenlerin yüzde 15’i müze mağazaları da ziyaret ediyor. Bu oran dünya genelinde yüzde 25 civarında. Doğru tasarım ve ürünlerle bu oranı önce yüzde 20’ye sonra da yüzde 25’lere çıkarmak mümkün. Her yıl düzenlenen Anadolu’nun Kadın Gücü yarışması daha çok kadın üreticinin mağazalar aracılığı ile ürünlerini dünyaya satmasına destek olmayı amaçlıyor.
Anadolu Kültürel Girişimcilik İcra Kurulu Başkanı Halil Korkmaz, “Anadolu’nun zengin birikimini kendi yaratıcı dokunuşlarıyla yorumlayan kadın üretici ve tasarımcıları, yarışmamıza katılmaya davet ediyoruz” diye aktarıyor ve ekliyor, “Anadolu uygarlıklar beşiği… Biz, Anadolu Kültürel Girişimcilik olarak kültür mirasının elçileriyiz. Kültürel miras, Türkiye’nin zihinlerde konumlandırılması sürecinde anahtar bir faktör. Çoğu kentimizin gerek antik zamanlardan, gerekse İslam medeniyetini barındıran ve farklı kitlelere hitap edebilen kültürel birikimleri var…
Artık biliyoruz ki, iyi tasarlanmış bir ürünün öyküsü; ziyaretçilerin o kente tekrar gitme kararında, ekonomik hareketlilikte büyük bir etki yaratıyor. Şehir iletişiminde kullanılan bu marka öykülerinin alt yapısında “cazibe faktörleri” yatıyor. Bu da, Kültürel Varlık ile mümkün oluyor. Geçmiş nesillerden miras yoluyla edinilen, insan eliyle yapılmış her olgu ve fiziki olmayan tüm özellikler gelenek-görenekler bu ürünlerde hayat buluyor..
Yarışmanın kategorilerini seçerken de kültürel mirasın özellikli ürünlerine yer veriyoruz. Yerel özellikler de tasarımlara ve üretim tekniklerine yön veriyor. Bu nedenle 5 kategoride düzenlenen yarışmada kahve seti diğer dört kategorinin (takı, tekstil, ev & dekorasyon ve illüstrasyon yanı sıra özel bir kategori olarak sunuluyor”.
Yarışma Koordinatörü Seçil Şendağ, “Amacımız kadın üretici ve tasarımcı sayısını artırmak. Bu yarışmayla kadınların üretimlerini cesaretlendirmeyi, kadın girişimciliğini artırmayı ve bölgesel kalkınma için kadınlarla iş birliğini amaçlıyoruz” dedi.
İki yılda bin 600 kadına ulaştıklarını aktaran Şendağ, kadın üreticileri destekleyen webinarlar ve eğitim programlarıyla devam edeceklerini ve bu eğitimlerde özgün eser tasarımına odaklanacaklarını açıkladı ve ekledi, “Burada marka stratejisini birlikte hayata geçirecek paydaşların katılımını hedefledik. Merkezi idareler, mahalli idareler, birlikler, sivil toplum örgütleri, kent konseyi, kalkınma ajansları, üniversiteler, meslek odaları, özel sektör kuruluşları, medya ve hemşehri oluşumları… Tüm bu grupları temsil eden bir komisyonla, marka kent için birlik içinde hareket etmeliyiz. Bu nedenle yarışmamızı hem üniversiteler hem sivil toplum ile iş birliği ile yürütüyoruz”. Buna ek olarak Şendağ, “Anadolu’nun zengin birikimini kendi yaratıcı dokunuşlarıyla yorumlayan kadın üretici ve tasarımcıları, yarışmamıza katılmaya davet ediyoruz” diye aktarıyor.
Anadolu Kültürel Girişimcilik Satış ve Pazarlama’dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Üstünkaya, “Ürünlerin tedarik edilmesinde üç hususa dikkat ettiklerini belirtti. Birincisi ve en önemlisi ürünlerin bir hikayesinin olması, ikincisi fonksiyonu ve üçüncüsü ise ambalajı olması gerektiğinin önemle altını çizdi ve ekledi, “Hikayesi olan ürün ilgili müze mağazasında ziyaretçiler tarafından daha çok dikkat çekmekte ve ürünün satışını kolaylaştırıyor. Kültürel miras bu hikayelerde yeniden şekillenip, form alıyor; daha sonra da bir başka ülkeye Türkiye’yi; Anadolu kültürünü temsilen gidiyor”.
Uzman Jüri Değerlendirdi
Finalist olarak belirlenen 5 kategoriden toplam 25 tasarım ve ürün çok değerli jüri tarafından değerlendirildi:
Alfabetik olarak jüri üyeleri;
- Ahu Özyurt – Woman TV Genel Yayın Yönetmeni,
- Dr. Aşkın Asan – Grevio Türkiye Temsilcisi İstanbul Ticaret Üniversitesi Kadın ve Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Müdürü,
- Aygül Fazlıoğlu – Sosyolog-Sosyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi
- Ayşegül Selışık – Dünya Gıda Örgütü Türkiye Temsilcisi,
- Gülnur İz Yılmaz – El Sanatları ve Mağazalar İşletme Müdürü,
- Dr. İpek Altınbaşak Farina – Bahçeşehir Üniversitesi İktisadi, İdari Bilimler ve Sosyal Bilimler Fakültesi,
- Reyhan Aktar – Türkonfed İş Dünyasında Kadın Komisyonu Başkanı,
- Özlem Suer – Moda tasarımcısı
“Bu topraklarda doğan kadınlar olarak borcumuzu yaratıcılığımızla ödemeliyiz”
Tekstil Kategorisi birincisi Nilgün Arıca açıklamasında, “Anadolu’nun Kadın Gücü yarışmasına katılanlar olarak hepimizin, hatırlaması gereken başka bir gerçekliğin de olduğunu düşünüyorum. Bu topraklarda doğan kadınların “yaratmak” konusunda varoluşsal sürece ayrıcalıklı katkısından ötürü durumu öncelikli bir misyon olarak ele almamız gerektiğini burada vurgulamak isterim.
Yarışmanın sonucunda ortaya çıkan tüm tasarım ürünleri, kültürümüzün beşiği olan Anadolu coğrafyasında yaşayan kadınlarımızın gerçek gücünü ve potansiyelini kolektif bir ruhla açığa çıkarması adına çok kıymetli buluyorum. Uzun süreçler sonucunda yaratılan çalışmalar, eskiyle yeniyi harmanlayarak toplumsal belleğe yeniden kazandırılmış oluyor. Ayrıca ülkemizin dört köşesinde farklı tarihsel dönemlere ait ören yerlerinde ve müzelerimizde sergilenip satılacak olmasının heyecan verici bir sonuç olduğunu da altını çizmek gerekiyor.
Müze mağazalarında satışa sunulan ürünlerin kendi kültürel birikimimizin etkisiyle; geleneksel ile moderni yeni bir yorumla ortaya konulmasına aracı olan bu anlamlı yarışmanın düzenleniyor olması, bireysel olarak beni olarak heyecanlandırdı. Seyahat ettiğim ülkelerde ve yurtiçinde, müze ziyaretlerimin en zevkli kısımlarını müze mağazaları oluşturur. Hem kültürel mirasa yapılan bir katkı olarak oradan alışveriş etmek; ve aynı zamanda özel olarak müze için tasarlanmış farklı türlerde ürünleri incelemek beni çok mutlu eder. Sanırım bu etki yarışma için beni motive eden önemli unsurlardan biri oldu.
Anadolu’nun Kadın Gücü yarışmasına ileriki yıllarda katılmayı arzu eden tüm girişimcilere tavsiyem, varoluşlarına katkıda bulunan tasarımlarını, yaratıcı faaliyet ve üretimlerini paylaşmalarının; duygusal bir sinerji yaratmadaki değerinin çok önemli olduğunu hatırlamaları ve cesaretle katılmalarıdır” sözlerine yer verdi.