Kale Talks online sohbetlerinin ikincisinde “Yenilikçilik” konuşuldu
Kale Grubu, kurucusu İbrahim Bodur’un kişiliğiyle özdeşleşmiş ve dünden bugüne köprü kuran değerleri etrafında kurgulanan KaleTalks online sohbetlerinin ikincisini “Yenilikçilik” temasıyla gerçekleşti.
Moderatörlüğünü Reklamcılık Vakfı Başkanı Ömür Kula’nın yaptığı, ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi /CAG Mimarlık Atölyesi’nin Kurucusu Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, Dünya Tasarım Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu ve Yaratıcı Endüstriler Derneği Başkanı Sertaç Ersayın ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi / Ece Yalım Design Studio Kurucu Ortağı) Ece Yalım’ın katıldığı KaleTalks sohbeti, 8 Mayıs Cuma günü saat 14.00’te gerçekleşti ve Kale Grubu Facebook, YouTube ve Twitter hesaplarından da canlı yayınlandı. “Yenilikçilik” temasıyla gerçekleşen sohbet büyük beğeni topladı.
KaleTalks sohbet serisinde “Yenilikçilik” üzerine gerçekleştirdiği görüşmeden öne çıkan söylemler ise şöyle oldu:
Reklamcılık Vakfı Başkanı Ömür Kula: Yenilikçilik konusunu seçmemizin bu seneyle de hoş bir bağlantısı var. İbrahim Bey’in Karaköy Perşembe Pazarı’nda ilk kez genel merkez olarak açtığı bina kısa bir süre önce Kale Tasarım ve Sanat Merkezi’ne dönüştürüldü. Kale Grubu’nun yenilikçi bakış açısını gençlerin de emeğiyle var etme hayali sürdürülecek. Bu merkezinin bilgi paylaşılan, özgür düşüncenin teşvik edildiği daha da önemlisi tasarımın filizlendiği bir yer olarak hayal ediliyor.
Ömür Kula: Yenilikçilik bize zor zamanlarda yol açan bir dinamo gibi. Sistemlerin, şirketlerin yeni yön bulmasını sağlayacak itici ve yaratıcı güç. Çok katma değerli bir pusula… Kale Grubu’nun da bu değeri benimsemiş olması bir tesadüf değil. Geçmişinde birçok yenilikçi ürünü çıkarmış bir grup… Kale Grubu, bugünün ihtiyacından da yola çıkarak zamansız bir fayda tasarlamaya odaklanıyor. Bugün de bir kırılım yaşıyoruz.
ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi /CAG Mimarlık Atölyesi’nin Kurucusu Prof. Dr. Celal Abdi Güzer: Bir kurumun kurucusunu anmak için bu tür etkinlikler organize etmesi çok güzel. Bu tür etkinlikler düzenlemek ve bazı kavram ve değerler üzerinden paylaşım yapmaya çalışmak bu anlamda çok değerli. Pandemi yaşamımızda önemli bir değişiklik yarattı. Hayatlarımıza birden bire girdi. Elbette ki çok boyutlu etkilendik bu süreçten. Ancak buradaki değişimlerin ve kırılmaların çoğu aslında çoğu doğrudan salgınla ilgili değil. Bu olay bize bir farkındalık getirdi. Bir bakma noktası, bir durup soluklanma durumunu oluşturdu. Mesafe içinden dünyaya yeniden bakma fırsatı verdi. Dolayısıyla tüm bu süreçle birlikte değerlendirmek gerekiyor. Mekanın aslında farklı ölçek ve boyutları var. Farklı ilişkiler sistemi içinde mekanla karşı karşıya geliyoruz.
Prof. Dr. Celal Abdi Güzer: Evlerimizi yeniden keşfediyoruz. Ucundan değerek yaşadığımız konaklama ortamını keyfini çıkarak daha uzun soluklu deneyimlemeye çalışıyoruz. Evin alternatif işlemlerini görmeye çalışıyoruz. Evi bir çalışma ortamı olarak yeniden keşfediyoruz. Tüm bunların hepsi yeni şeyler değil ama sistematik olarak yaşamımıza giriyor.
Prof. Dr. Celal Abdi Güzer: Tüketim toplumunun uzun süredir bize dayattığı bir yaşama biçimi var. Alışkanlıklar ve hız var. Bu süreçle birlikte bu olguya mesafeyle eleştirel olarak bakma şansı kazandık. Bu doğrudan ya da dolaylı olarak mekana yansıyor. Sonsuza kadar büyüyen kentlerden söz ediyorduk. Artık bunun bir kader olmadığını gördük.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Endüstri Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi ve Ece Yalım Design Studio Kurucu Ortağı Ece Yalım: Biz tasarımcılar birçok şeyi önceden görmeyi becerebiliyoruz. Bu tür şeyleri önceden çok tartıştık, masaya yatırdık. Ancak bu süreç tasarladığımızdan çok daha distopik bir senaryo gibi oldu. Öyle zamanları yaşıyoruz ki eskiden üstüne bir saniye bile düşünmediğimiz şeyleri enine boyuna düşünür olduk. Hayatımızı korumak zorunda olduğumuzda evimiz kale oldu. Kapımız kale kapımız oldu. O kapıya asılan ekmek bizi irrite eder oldu hijyen koşulları nedeniyle. Global olarak deniz seviyesine inmiş gibiyiz şu sıralar. Hepimiz aynı yerdeyiz ve hepimiz ekmeğimizi tartışıyoruz.
Ece Yalım: Bu süreci üzülerek ve endişeyle yaşıyorum ama bir fırsat olarak da görüyorum. Bu zamandan herkes farklı çıkacak. Süreçten nasıl bir fayda kazanarak çıkacak olması da kişilerin kendi tasarrufu. Ama bizler ders alarak çıkmak zorundayız. Çünkü işin özü bu. Bu sıralar zamanı kiminle nasıl kullandığımızı yeniden keşfediyoruz.
Dünya Tasarım Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu ve Yaratıcı Endüstriler Derneği Başkanı Sertaç Ersayın: İçinde bulunduğumuz durum çok farklı çünkü yakın zamanda yaşanmış bir örneği yok. Bu süreç kendi kendimizle olan ilişkimizi yeniden sorgulattı. Büyük bir akış ve sorumlulukla dolu yaşamımızda aslında kendimizi değil problemlerin ardından ya da önünden sorunları çözecek senaryolar geliştirmemiz gereken iş alanı içerisindeyiz.
Sertaç Ersayın: Çok şımarıkça ürettiğimiz, çok şımarıkça tükettiğimiz ve bu çokluk üzerine kurulu bir yaşam döngüsü içerisindeyiz. Bu “çokluk” kavramını herkes farklı farklı doldurabilir. Salgın sürecinde içinde bulunduğumuz duygu silsilesi başkalarına değil, kendimize ve kendi iç sesimize duyduğumuz empatiyi ön plana çıkardı.
Sertaç Ersayın: Global ölçekte duygu ve his ortaklığı da yaşıyoruz. Bununla birlikte çözüm noktaları da ortaklaşmaya başladı. Bir liralık maskelerle yaşamımızı belli kurallar içerisinde idame ettirme noktasına geldik ve birleştik. Bu bizim iş yapış biçimlerimizden, düşünme sistematiğine kadar. Bunu sadece salgın dönemine bağlamayalım. Çok daha önce başlayan motivasyonun içerisinde farkındalığımızı başka bir yere getiren, başka bir perspektife yönlendiren aynı düşünce odağında benzer soruları sorduğumuz bir süreci yaşıyoruz.