Dünyanın çöpe giden hazinesi! Pandemiyle birlikte israfla mücadele yeniden gündemde…
Araştırmalara göre Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’i israf ediliyor. Bu da yıllık 500 milyar lira demek! Yaşadığımız olağanüstü süreç bizlere kaynaklarımızı korumanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha gösterirken STK ve markaların da bu alandaki bilinçlendirme çalışmaları hız kazanıyor. Peki, Türkiye ve dünyada israfın boyutu ne? İsraf ekonomisi toplumsal yaşamımızı nasıl etkiliyor?
İçinde bulunduğumuz salgın süreci kaynakların ve gıda ürünlerini korumanın ne denli önemli olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Zira bireylerin tüketim alışkanlıklarındaki basit değişimlerle destek olabilecekleri israfla mücadele artık her zamankinden daha da hayati bir önem taşıyor. Dünyada ekonomik eşitsizliğin her geçen gün arttığı, her gün binlerce insanın açlıktan öldüğü bir gerçeklikte gıdanın korunması ve israfının engellenmesi sürdürülebilir bir yaşamın ilk kuralı artık. Bireylerin yarınlar yokmuşçasına yaptığı aşırı tüketim sadece ekonomileri değil, çevreyi, doğal kaynakları ve geleceğimizi de tehdit ediyor. Günümüzde dünya üzerinde her 7 kişiden 1’i açlıkla savaşıyor. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, aç insanların sayısı 800 milyonu aştı. Bu da demek oluyor ki Türkiye nüfusunun 10 katı kadar insan açlıkla yüz yüze. Bu gerçekler gün geçtikçe çığ gibi büyüyen israf konusunun kurumların ve markaların gündemindeki yükselişine ivme kazandırıyor.
İsraf sadece ekonomizmi değil, geleceğimizi de etkiliyor
İsraf, ekonomik etkilerin yanında olumsuz çevresel etkileri de beraberinde getiriyor. Nüfus artışı ve satın alma gücünün yükselmesi gıda ve tarım ürünlere olan talebi ciddi oranda yükseliyor. Bu nedenle gıda kaybı ve israfı azaltmak dünyanın geleceği için büyük bir önem taşıyor. Gıdada israfı engellemek sadece doğal kaynak kullanımını azaltmayacak, aynı zamanda sera gazı emisyonlarının kullanım oranlarının düşmesine de doğrudan katkıda bulunacak. Nitekim gıda israfı yaklaşık 3.3 milyar ton karbondioksitin daha fazla yayılmasına neden oluyor. Bu da küresel iklim değişikliğini hızlandırıyor. Ekonomik kaybın yanı sıra iklim, su, toprak, çevrenin yanı sıra biyoçeşitlilik de risk altında. Dilerseniz bu noktada Türkiye ve dünyada gıda israfının ulaştığı boyutlara birlikte bakalım…
Gıda israfı her geçen gün artıyor
2050 yılına kadar dünyada nüfusun yaklaşık 10 milyara ulaşması bekleniyor. Bu da 2050 yılında iki milyar insan daha beslemek için, gıda üretiminin küresel olarak yüzde 50 oranında artması demek. Böylesi bir gelecek bizi beklerken bugün dünyada her 3 tabaktan 1’i çöpe gidiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün raporuna göre her yıl tüm dünyada insanların tüketmesi için üretilen gıdanın 3’te 1’i (yaklaşık 1,3 milyar ton) israf ediliyor. Ve bu oranın her yıl ciddi anlamda artacağı öngörülüyor.
En fazla gıda israfı Asya’da
Rapora göre dünyada gıda israfının en yüksek olduğu bölge yüzde 20’inin üzerinde bir oranla Orta ve Güney Asya. Ayrıca rapora göre, düşük gelirli ülkelerde taze sebze ve meyve gibi ürünler altyapı yetersizliği nedeniyle gelişmiş ülkelere göre daha fazla israf oluyor. Kayıpların önemli bir kısmı yeterli soğutucu ortamların olmadığı kötü saklama koşulları nedeniyle yaşanıyor.
Gıdalar en çok bozulduğu için çöpe atılıyor
Katılımcılara satın alınan gıdaların tüketilmeden çöpe atılma nedenleri sorulduğu Türkiye İsraf Araştırması’nda gıdaları tüketmeden çöpe attığını belirtenlerin (504 kişi) çöpe atma nedenleri arasında birinci sırada “Bozulması” (yüzde 74,2), ikinci sırada ise “Tüketilememesi” (yüzde 29,8) yer alıyor.
Peki, Türkiye’de durum ne?
Türkiye İsrafi Önleme Vakfı’nın hazırladığı rapora göre Türkiye milli gelirinin yaklaşık yüzde 15’ini israf ediliyor. Bu da yıllık 500 milyar liraya yakın bir israf demek. Gıda israfı ise 214 milyar liraya tekabül ediyor. Ayrıca Türkiye’de üretilen toplam ekmeğin yüzde 5’i de israf edilerek çöpe atılıyor. Türkiye’de bir yılda yetişen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ı israf ediliyor. Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan 2018 Yılı Türkiye İsraf Araştırması da Türkiye’deki israfın boyutlarını gözler önüne seriyor. Araştırmaya katılanların, bireysel günlük ekmek tüketim miktarı ortalama 0,78 adet. Ancak haftada ortalama iki adet ekmek çöpe atılıyor. Satın aldığı ekmeği tüketemeden çöpe attığını ifade eden kişilerin oranıysa yüzde 11,7.
Yemekler bitirilmeden çöpe gidiyor
Tabağa alınan yemeklerin bitirilme durumunun da sorgulandığı araştırma kapsamda bireylerin çoğunluğu (yüzde 76,6) tabağına aldığı yemeğin tamamını bitirdiğini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 23,3’ü ise bazen (yüzde 20,8) ya da çoğunlukla (yüzde 2,5) tabağındaki yemeği bitiremediğini ve çöpe atıldığını ifade ediyor. Bu oran evde pişen yemekleri bitirilemediğini ve bazen ya da her zaman çöpe atıldığını ifade edenlerin (yüzde 10,4) iki katından fazla.