Belirsizlikle mücadele etmek zorunda olan markalar nasıl planlama yapmalı?
Covid 19’un ardından değişim herkes için kaçınılmaz oldu. Tüketiciler finansal belirsizlikle karşı karşıya, markalar ise baskı altında kaldı. Fiziksel perakendenin geleceğiyse tamamen bir sis bulutunun ardında. Peki markalar tüm bu baskılar ve belirsizliğin üstesinden gelebilmek için yol haritasını nasıl çizmeli?
Mirella Mokbel’in Planmacısı Josh Tilley, esprili bir dille gerçeğin açık olduğunu söylüyor: “Kolektif geleceğimize ilişkin tahminler bol olsa da, gerçek daha açık, aslında kimse ne olacağını bilmiyor.”
Markalar için, keşfedilmemiş sularda gezinmek tehlikeli ve belirsiz hissettirebilir. Josh Tilley ise araştırma şirketlerinin durmaksızın anket ve danışmanlık yayınlamasının, sayısız kaynak ve rapor paylaşmasının, kısacası aşırı bilgi yüklemesinin gerçek bir endişe kaynağı olduğunu düşünüyor.
Peki markalar endişe girdabından nasıl kurtulabilir?
Josh Tilley, tüketici davranışlarının değişiminin kaçınılmaz olduğunu kabul ediyor. Ancak bu beklenen davranış değişikliklerine odaklanırken, şu anda gözlemlenebilen eğilimler doğrultusunda reaksiyon göstermenin önemini de özellikle vurguluyor.
Josh Tilley, “Bugün nakit rezervlerini desteklemek ve finansal uygunluk için mücadele etmek endişe verici olmaya devam etse de, markaların gelecekteki iyileşmeyi planlaması ve anlamlı bir şekilde harekete geçmesi gerekiyor” diyor.
Markalar Nasıl Planlama Yapmalı?
Herkese uyan tek bir yaklaşım yok. Net bir çözüm bulmak, “Bunlar, odaklanmanız gereken 10 kültürel değişikliktir” demek ve bu listeleri takip etmek ancak kandırmaca olur.
Markaların ileriye yönelik doğru çıkış yolunu bulmak için, bir varış çizgisini hedeflemektense, değişime yönelmesi gerektiğini düşünüyor Josh Tilley.
Planlamacıların rolünün ise endişe yaratmak yerine basitleştirmek olduğunu ifade ediyor. Bu basitleştirmenin şifresi ise: birden fazla strateji geliştirmek.
Hayatta kalma modundan çıkmak için markalar, planlamanın değişmesi gerektiğini kabul etmeli.
Geçmişte, uzun vadeli planlamalar markaların temel stratejilerini oluşturuyordu. Ancak markaların bir kuzey yıldızına yönelmesi ve doğrudan oraya gitmesi artık makul değil.
Josh Tilley de bunun yerine, birden fazla beklenmedik durum seçeneğine ve her biri için farklı reaksiyonlara sahip olmanın, markaların belirsizlikle başa çıkmak için elini güçlendireceğine inanıyor.
Özetle; markalar, kendine soracağı şu iki soruya yanıt vermeli.
*Aralık ayının son haftası pandemi önlemleri daha da arttırılırsa ne yapmalıyız?
*Aralık ayının son haftasında pandemi süreci sona ererse ne yapmalıyız?
Kaynak: The Drum