Herkes stresli, İK ne yapsın!
Tüm dünya mart ayından bu yana daha önce hiç tecrübe etmediği bir küresel salgınla mücadele ediyor. Yaşama biçimlerimizden başlayarak hayatın her alanına tesir eden pandeminin etkileri ise her geçen gün daha çok hissediliyor. Pandeminin bir sonucu olarak, birçok işletme kapılarını kapatırken, bu durum ülkeler özelindeki işsizlik oranlarında da çarpıcı bir artışa yol açtı. Faaliyet gösteren işletmeler ve çalışanlar ise yeni çalışma düzenlemelerine uyum sağlamanın getirdiği birçok stresle baş edebilmek için şirketlerinin insan kaynakları birimlerine her zamankinden daha çok ihtiyaç duymaya başladı. Peki insan kaynakları profesyonelleri iş yerindeki stresin yönetimi konusunda çalışanlarına nasıl destek olabilirler? Sorunun yanıtını Oxygen Consultancy Endüstri ve Finansal Hizmetler Müdürü Taylan Bengi’den alalım…
Öncelikli adım doğru iletişim
- Öncelikle pandemi sırasında çalışanlarınızın yaşadıkları stresi yönetmelerine yardımcı olmak için yapabileceğiniz en öncelikli şey iletişim kurmaktır. Onların sosyal haklar, izin politikaları, evden çalışma veya sunduğunuz diğer yardım programları hakkında soruları olduğunda kiminle iletişime geçeceklerini bilmelerini sağlamak, genel işyeri kaygısını ve COVID-19 ile ilgili iş streslerini azaltmada anahtar olacaktır.
- Pandemiye ilişkin stres yönetimi planlarınızı, e-posta, şirket içi haber bültenleri gibi duyurularla aktarmanız da yine faydalı olacak aksiyonlar arasında yer alıyor.
Özel hayat ve mesai kavramlarına dikkat!
- Evden çalışma, sınırlı mahremiyet, sevdiklerimizin sağlığı ile ilgili endişeler, iş yerlerimizdeki aciliyetle birleşiyor. Çalışanlar kişisel hayatlarını işlerinden ayırmazlar ise bu onların tükenme olasılığını artıracak. Bununla mücadele etmek içinse İK birimlerinin, çalışanların mesai saatleri dışında olup olmadığına saygı gösterilerek bu konuda açık direktifler yayınlanabilir.
- Çalışanlarınıza uzaktan çalışmaya alışmaları için ipuçları vermenin yanı sıra, yöneticilerin uzaktan çalışan ekip arkadaşlarına mentorluk ve destek sağlamaları da oldukça etkili olacaktır.
- COVID-19 oldukça bulaşıcı ve bazı çalışanlarınızın hastalanması çok olası. Mevcut sağlık kılavuzları, enfekte olanların kendilerini ailelerinden, arkadaşlarından ve hatta evcil hayvanlarından tamamen ayırmalarını ve son semptomlarından sonra yedi gün karantinada kalmalarını önerdiğinden, bu durum, çalışanlar yalnızca hafif semptomlar yaşasa bile işle ilgili strese neden olacaktır. Hastalanan aile üyeleri sürekli bakıma ihtiyaç duyabilir, bu da çalışanların, hasta olmasalar bile onlara bakmak ve ebeveynlik görevlerini yerine getirmek için izin almaları gerekebileceği anlamına gelir. Bu noktada çalışanlarınız kendilerini iyi hissetmiyorlarsa ya da COVID-19 semptomları sergiliyorlarsa evde kalmaları gerekir. Diğer yandan çalışanlarınız izin alma konusunda endişeliyse onların kendilerini rahat hissedebileceği bir iletişim kurmalarını sağlamak son derece yararlı olacaktır. Çalışanların uzaktan çalışmasına izin vermek, kuruluşunuzun statükoyu korumaktan çok çalışan sağlığına değer verdiğini gösterir.
İş yeri güvenliği
- İşyeri güvenliği en büyük önceliğiniz olmalıdır. Hastaneler söz konusu olduğunda, bu sorumluluk, daha geniş rollerinin bir parçası olarak güvenliği denetleyen idari personele düşebilir. Ancak tıbbi tesislerin dışında, güvenlik genellikle İK’nın sorumluluğundadır. Bu noktada yüksek temas alanlarının düzenli olarak dezenfekte edilmesini sağlamanız gerekecektir. Hastaneler dışındaki kuruluşlar hijyen ürünleri ve maskeleri sağlamakla yükümlü olmamakla birlikte, özellikle yaş veya sağlık nedeniyle bulaşma riski yüksekse, çalışanlarınızın maske kullanımı zorunlu olmalıdır.
Son olarak…
- IK her sorunu çözemeyebilir, bu sizlerden beklenmemelidir, ancak devam eden iletişiminiz ve desteğiniz, çalışanlarınızın bu pandemide yollarını bulmalarına yardımcı olmak için paha biçilmez olacaktır. İş stresi için desteğe sahip olduklarını hissederlerse, krizin geri kalanıyla yüzleşmek için kendilerini daha donanımlı hissedeceklerdir.