Yeni moda: daha yeşil, daha mavi, daha sürdürülebilir!
Covid-19 süresince evlerimize kapandığımız günlerde doğa kendini yenileyerek tüm insanlığa mesajını net bir biçimde vermişti. Bu mesaj belli ki tüm dünya vatandaşlarınca alındı… McKinsey & Company’nin moda endüstrisini mercek altına aldığı araştırma sonuçları gösteriyor ki; Covid-19 tüketicilerin moda endüstrisinde sürdürülebilirlik beklentilerine ivme kazandırdı. Tüketiciler çevre dostu ürünlere yönelmenin yanı sıra daha az ürün satın alıyor ve online kanalları daha fazla tercih ediyor…
Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, COVID-19 salgının küresel etkilerinden en çok etkilenen endüstrilerden biri olan moda alanında bir araştırma yayınladı. Avrupa’dan 2.000’i aşkın tüketicinin paylaştığı görüşlere dayanan bu araştırmaya göre, moda endüstrisinin, yeni normale hazırlanırken tüketicilerin sürdürülebilirlik alanında artan hassasiyetini göz ardı etmemesi gerektiği ortaya çıktı. Araştırmaya katılan tüketicilerin üçte ikisi salgın sonrası iklim değişimine dair çalışmaların her zamankinden daha fazla önem taşıdığına inanıyor, yüzde 88’i ise çevre kirliliğinin azaltılması için daha fazla emek verilmesi gerektiğini belirtiyor.
Artan hassasiyete paralel olarak tüketiciler, çevresel etkilerini azaltmaya özen gösteriyor. Araştırma katılımcılarının yüzde 57’si çevreye daha duyarlı bir yaşam biçimi için alışkanlıklarında ciddi değişimler gerçekleştirdiklerini, yüzde 60’tan fazlası ise geri dönüşüm ve çevre dostu paket kullanımına öncelik verdiklerini ifade ediyor. Bu durum tüketicilerin satın alma tercihlerine de yansıyor. Tüketicilerin yüzde 67’si sürdürülebilir malzemeden yapılmış ürünleri tercih ederken, yüzde 61’i de markaların sürdürülebilirlik yaklaşımlarının satın alma kararlarında etkili olduğunu belirtiyor. Tüketiciler markaların farklı coğrafyalardaki tedarikçilerinin çalışanları da dahil olmak üzere tüm çalışanlarına etik davranmalarının da kritik önemde olduğunu vurguluyor.
COVID-19 alışkanlıkları kalıcı olabilir
McKinsey araştırması gösteriyor ki moda endüstrisinin etik ve sürdürülebilir bir duruş kazanmasının yanı sıra değişen tüketim alışkanlıklarına da uyum göstermesi gerekiyor.
Genel olarak ekonomide yavaş bir iyileşme öngörülüyor. Bu durum, tüketicilerin moda harcamalarına da yansıyor. Araştırma katılımcılarının yüzde 60’ından fazlası kriz sırasında modaya daha az harcama yaptığını söylerken, yaklaşık yarısı kriz geçtikten sonra bu eğilimin devam edebileceğini ifade ediyor. Bununla birlikte, tüketicilerin giyim ve ayakkabı harcamalarını azaltmadan önce aksesuar, takı ve diğer isteğe bağlı kategorilerdeki harcamalarını azaltmaları muhtemel görünüyor. Satın alma davranışında değişiklik yapma söz konusu olduğunda, genç tüketici segmentleri normalde satın aldıkları ürünlerin daha ucuz versiyonlarını satın almaya hazır olduklarını belirtiyor.
Öte yandan COVID-19 krizi, online kanallara yeni tüketiciler kazandırdı. Krizden önce moda ürünlerini online kanallardan satın almayan tüketicilerin yüzde 43’ü bu kanalları kullanmaya başladı. Tüketicilerin yaklaşık yüzde 28’i bundan sonraki dönemde de fiziksel mağazalardan daha az alışveriş yapacaklarını öngörüyor. Dolayısıyla online alışveriş trendi COVID-19 sonrası kalıcı bir eğilime dönüşebilir.
Araştırma aynı zamanda, moda tutkunlarının ‘yeni sezon’ beklentilerinde de değişim olduğunu gösteriyor. Ankete katılan tüketicilerin yüzde 65’i, COVID-19 krizinin bir sonucu olarak yeni koleksiyonların lansmanını geciktiren moda markalarını destekliyor. Katılımcıların yüzde 58’i ise krizle birlikte önceliklerinin değiştiğini ve ‘yeni moda’ kriterinin kendileri için önemsiz hale geldiğini belirtiyor.
Bununla birlikte COVID-19 krizinin bir sonucu olarak, katılımcıların yüzde 65’i daha dayanıklı moda ürünleri almayı ve yüzde 71’i zaten sahip oldukları eşyaları daha uzun süre saklamayı planlıyor. Ayrıca, katılımcıların yüzde 57’si kullanım süresini uzatmak için eşyalarını tamir etmeye hazır olduklarını belirtiyor. Özellikle genç tüketiciler arasında, COVID-19 krizinden sonra ikinci el ürünleri satın alma eğilimi arttı.
“Moda markaları tüketicilerin beklentilerini göz önüne alarak yeni normale hazırlanmalı”
Yapılan araştırmaları değerlendiren McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi; “COVID-19 küresel salgını tüketicilerin odağını sağlığa ve ekonomik önceliklere kaydırdı. Bu durumdan en çok etkilenen sektörlerin başında moda endüstrisi geliyor. Yeni normale salgının yoğun yaşandığı dönemde kazanılan alışkanlıklar taşınıyor. Online kanallara yönelim, daha az tüketme eğilimi ve döngüsel modellerin kullanımının yanı sıra çevre odaklı adımlar atmak da tüketicilerin ana gündeminde. Salgının küresel etkilerinin yoğunlaştırdığı hassasiyetle birlikte tüketiciler çevre dostu markalara yöneliyor, iklim değişimine yönelik aksiyonlar alan firmaları destekliyor. Dolayısıyla bugün giyim, ayakkabı ve lüks ürünler sektörlerindeki oyuncular, ancak sürdürülebilirlik taahhütlerini güçlendirerek ve değişen tüketici alışkanlıkları doğrultusunda etik, döngüsel ve yenilikçi modeller geliştirerek yeni normale hazır hale gelebilecekleri düşünüyoruz. Bunu başaran kurumların daralan pazar şartlarında dahi güçlü başarılar elde etmeleri mümkün. Bu kapsamında ülkemizde de moda ve tekstil endüstrisinden kurumların rekabette kalabilmek, yeni pazarlara açılabilmek ve yeni normale sağlam bir giriş yapmak için bu trendleri göz önüne alarak stratejik davranmaları gerektiğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.
Araştırma sonuçlarının detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.